14 Nisan 2012 Cumartesi

İstanbul’un şanssız yelken festivali

Yarışçılar ve Tekne Tutkunları buluşmadan az önce
 (Başarısız bir fotoğrafçıyım maalesef)

İki yıl önce farklı bir sponsorla yapılmıştı buna benzer bir organizasyon. Bebek Parkı’nda festival alanı oluşturulmuş, biz de Boğaz’da yarışmıştık. Yarış bitip tekneleri marinaya bağladıktan sonra servis teknesiyle festival alanına ulaştığımızda daha karaya inmeden uğurlanmıştık organizasyon görevlileri tarafından. Çünkü biz yoldayken fırtına kopmuş festival alanı darma duman olmuştu. Bir kahve bile içemeden aynı tekneyle geri dönmüştük.
Bugün saat 12:00’de yine Bebek önünde toplandık BMW Bosphorus Sailing Fest’te start almak için. Amaç hani şu Borcalona Regatta’da çekilen, yüzlerce yelkenlinin biraraya geldiği meşhur karenin bir benzerini yaratmaktı. Yarışa 105 tekne kayıt yaptırmıştı, çoğunluğunu Tekne Tutkunları sınıfı oluşturuyordu. Hiç yarışmayan tekneler bile bu organizasyona destek vermek için parkura gelmişti. Yarış sınıfları Bebek’ten start alacak, Tekne Tutkunları da Büyükdere’den başlayıp Bebek’e ulaşacaktı.
Sezonun ilk Boğaz yarışını yapmanın heyecanıyla tam saatinde 10 civarı havada orsa start aldık. Raporun aksine hava kuru, hatta hafiften güneşliydi. Alan dar olunca start da heyecanlı oldu, “yol ver” bağırışları yankılandı teknelerden. Ardından tüm takımlar balon bastı. Balon kavançayla bir Anadolu  bir Avrupa kıyısı ilerlerken tam olmasa da hedeflenen fotoğrafa yakın bir kare Tarabya açıklarında yakalandı. Yani balonla kuzeye doğru ilerleyen Yarış sınıfı ile orsa seyirle güneye inen Tekne Tutkunları karşılaştığında. Dönüşe geçtiğimizde bastıran ve bir daha da dinmeyen yağmur hepimizi sırılsıklam yaptı. Biz göremedik ama muhtemelen yine festival alanını da darma duman etti.
Organizasyonun adı Yelken Festivali. Ancak iki organizasyonda da gördüğümüz kadarıyla festival havasını sadece karadakiler yaşayabiliyor. Yarışçılar –dedik ya organizasyonun şanssızlığından- hem yağmur ve fırtına, hem teknelerini Bebek’e bağlayıp karaya çıkma gibi bir şansı olmadığından festivalin sadece yarış kısmını tadabiliyor.
Turquoise ekibi olarak bizim festivalimiz şakır şakır yağmur altında marinaya doğru motorla ilerlerken içeride içtiğimiz sıcacık kahve ve kurabiye eşliğinde oldu. Bir yandan da kurumaya çalışarak ve organizasyonun verdiği beyaz şık mont ve şapkalarla fotoğraf makinesine pozlar vererek.
Yarışçılar olarak bir kez daha festival alanına ulaşamadık. Hoş, yarışçıların birçoğunun bu konuyu pek de kafasına taktığını sanmıyorum. Ama yarıştan sonra yelkencilerle, etkinlik alanında toplanan konuya meraklı insanların biraraya  gelebileceği gerçek bir festival ortamı olsa daha iyi olmaz mıydı? Bu benim naçizane görüşüm…
Editörün notu: Yarış süresince başüstünde görevimi sürdürmeye çalıştığımdan maalesef fotoğraf çekemedim. Affola…


Dalga, sticker'ı parçalayınca...

Köprü altından geçilir de fotoğraf çekilmez mi...

Islandıktan sonra ısınmak gerek


Montun kolundaki, denizci alfabesiyle yazılmış
BMW yazısını pek sevdik.

Tamamı olmasa da ekip hatırası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder