29 Şubat 2012 Çarşamba

Ekibimizdeki en sinir bozucu kişi navigatör Jules Salter


İngiliz The Telegraph gazetesi Volvo Ocean Race skipper’larıyla bir dizi mini röportaj yapmış. Yarışla ilgili 10 soru ve 10 yanıt. İlk konuk Abu Dhabi Racing’in skipper’ı Ian Walker. Teknedeki günlük yaşama dair güzel ipuçları var röportajda. Devamını da elime ulaştıkça Başüstü sayfalarında yer vermeye çalışacağım.

1) Son zamanlarda duyduğunuz en komik şey?
The Telegraph’s gazetesinde gördüğüm “Volvo Ocean Race skipper’larının yarıştan 2 milyon pound kazandığına” dair haber. Keşke doğru olsaydı. Ancak İngiliz yelkenci Lawrie Smith’in dediği gibi insanlar size ödemeleri gereken miktar yerine ne kadar kazandığınızla ilgileniyor.
2) Bu yarışın en iyi yanı?
Sponsorların özellikle liman içi yarışlardan sonra yüzündeki gülümseme.
3) Teknede en çok dinlediğiniz şarkı?
Çok fazla müzik dinleyemiyorum. Ancak takım olarak Adele’in Rolling in a Deep’ini ve The Killers’ın tüm şarkılarını dinliyoruz.
4) Yapmaktan nefret ettiğin şey?
Hava sertken yemek yemeye çalışmak. Böyle havalarda en iyisi tabağı iyice ağzına yaklaştırıp yemeği hızlıca ağzına tıkmak. Ancak bunun pek de hoş olduğunu söyleyemeyeceğim.
5) Rahatlamak için ne yapıyorsun?
Asla rahatlayamıyorum.

6) En sinir bozucu kişi kim ve neden?
Navigatörümüz Jules Salter. Çünkü lanet olası her zaman haklı.
 7) Yaşadığınız en sıkıntılı an?
Starttan hemen sonra direği kırdığımız an. Bu tabii sıkıntıdan öte bir durum.

8) Yarıştaki en keyifli rota?
Cascais ve Kanarya Adaları arası. Çünkü hep rüzgaraltıydı.

9) VOR 70’lerin en güzel yanı?
Rüzgaraltı seyirler müthiş.
10) Yarışın en güzel sürprizi?
Abu Dhabi liman içi yarışını kazanmak. Yo hayır aslında o bir sürpriz değildi çünkü zaten kazanacağımızı biliyorduk. Ama yine de güzeldi.
Fotoğraflar: Nick Dana

28 Şubat 2012 Salı

Extreme’de ABD’li Larson’ın sürpriz çıkışı


Extreme Sailing Series, bugün Umman’ın Muscat Limanı’nda start aldı. Seride ilk kez yarışmasına rağmen yarışın gediklisi Groupe Edmond de Rotschild’la beraber 36 puan alarak birinciliği paylaşan Oman Air’in skipper’ı ABD’li Morgan Larson tüm dikkatleri üzerine çekti. Larson bu dereceyi, denize bir adamının düşmesine rağmen elde etti.


Özgeçmişinde üç America’s Cup deneyimi ve altı dünya şampiyonluğu unvanı olan 44 yaşındaki yelkenci de bu sonuca şaşırdı. Larson şaşkınlığını “Dürüst olmak gerekirse ne beklendiğini tam olarak ben de bilmiyordum. Burada çok yetenekli ve deneyimli bir çok yelkenci var. Sanırım bu dereceyi almamdaki en büyük etken bu formatın benim yelken tarzıma çok uyması” sözleriyle ifade etti.



Diğer yandan gözler aynı zamanda serinin yenileri Team Trifork ve ZouLou’daydı. Danimarkalı Team Trifork ilk gün yarışlarını 15 puan alarak sonunculukla tamamladı. Takımın skipper’ı Jes Gram-Hansen, “Zor, öğrenecek çok şey var ama kesinlikle çok eğlenceli. Günü sonunculukla tamamladık ancak mücadelemize devam edeceğiz” dedi. Loick Peyron’lu ZouLou ise 22 puanla günün altıncısı oldu.
İlk günün sonunda puanlar ve sıralama şöyle:

1.       Groupe Edmond de Rothschild-36 puan
2.       Oman Air-36 puan
3.       GAC Pindar-34 puan
4.       The Wave, Muscat-30 puan
5.       Red Bull Sailing Team-26 puan
6.       ZouLou-22 puan
7.       Alinghi-17 puan
8.       Team Trifork-15 puan

Arap kadınlar ilk yarışında dördüncü oldu


Bu yıl ikincisi düzenlenen Sailing Arabia The Tour 2012 Pazartesi günü Fransız takım Courrier Dunkerque’nin birinciliğiyle sona erdi. İlk kez Arap kadınların yarıştığı Al Thuraya Bank Muscat takımı ise dördüncü oldu.

Bu yıl ilk kez uluslararası boyut kazanan yarışta dokuz takım 15 gün boyunca Mumm 30’larla mücadele etti, yedi limana uğradı. 760DM’lik yarışta takımlar offshore rotanın yanı sıra liman içi yarışlarda da mücadele etti.

Yarışa katılan dokuz takım dün Umman’ın Muscat Limanı’nda karşılandı. Birinciliği elde eden Courrier Dunkerque’nin skipper’ı Daniel Souben yarışın çok iyi geçtiğini, Arap Körfezi’nin farklı dinamiklere sahip çok iyi bir parkur olduğunu söyledi. Hatta Fransız takım, önümüzdeki yıl yapılacak yarışa katılacağını da şimdiden açıkladı.

Başüstü olarak en başından beri takip ettiğimiz, ilk kez Arap kadınların yarıştığı Al Thuraya Bank Muscat da, ilk yarışları olmasına rağmen büyük bir başarı göstererek dördüncü oldu. Takımın başındaki İngiliz yelkenci Dee Caffari şunları söyledi: “Aslında kızların podyuma çıkmasını çok istiyordum. İlk üçü kılpayı kaçırdığımız için biraz üzüldüm. Ama ekip çok mutlu ve onları böyle görmek çok güzel. Bu yine de harika bir sonuç.”

 

Bu arada Umman, son günlerde yelkencilik açısından oldukça hareketli günler geçiriyor. Sailing Arabia’nın sona ermesinin hemen ardından bugün de Extreme Sailing Series’in ilk ayağı start aldı.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Volvo Ocean Race'ten farklı kareler

Yarış fotoğraflarının her biri o kadar güzel ki, hepsini bloguma taşımak istiyorum. Mümkün değil tabii ki. Ama bugün yayınlananlardan ikisi daha farklıydı bana göre. Chris Nicholson ve Kean Read'in öznesi olduğu iki kare.


Bu karede karede Chris Nicholson, dümen alanından uzaklaşmış kendini de yumuşak balonun üzerine bırakıvermiş. Konfordan nasibini almamış bir VOR70'teki nadir rahat yerlerden biri. Camper'ın skipper'ı uzanmış ufku gözlüyor, bir yandan da kimbilir neler düşünüyor.


Hepi topu yemek için her birinin muhtemelen tek tabağı var. O da ağırlık yapmasın diye. Puma'nın skipper'ı Kean Read de karnını doyurmuş, bir sonraki öğüne temiz olsun diye tabağını havuzlukta yıkıyor. Denizin havuzluğu doldurduğu suyla.

Fotoğraflar: Hamish Hooper/Amory Ross

Extreme’de starta saatler kala, yeni bir takım daha


Extreme Sailing Series 2012, yarın Umman’ın Muscat kentinde start alıyor. Bu arada startın alınmasına neredeyse saatler kala Fransız Zoulou’nun ardından yeni bir takımın daha mücadeleye katıldığı açıklandı. Bugün yapılan açıklamaya göre Danimarkalı Team Trifork yarın parkurdaki yerini alacak. Böylece yarışacak takım sayısı 8’e yükseldi.

Team Trifork’un dümeninde Jes Gram-Hansen yer alırken taktisyenliğini ise Rasmus Kostner üstleniyor. Her ikisi de Danimarkalı ve her ikisinin de geçmişinde World Match Racing Tour ile America’s Cup deneyimi yer alıyor. Hansen ve Kostner, 32. America’s Cup’ta Mascalzone Latino’da yarıştı. Takımın kuruluş hikayesi de bir başka mücadele. Hansen bu süreci şöyle anlatıyor:


“Rasmus ve ben America’s Cup deneyiminden sonra RC44 ve Farr 40 gibi farklı yelken sınıflarında yarıştık. Ama hayalimiz hep kendi takımımızı kurmaktı. Hangi yarışın bizim için uygun olacağını düşünürken America’s Cup ve Extreme Sailing Series arasında gidip geldik. En sonunda Extreme sınıfında yarışmaya karar verdik ve tüm mal varlığımızı bu tekneyi satın almak için harcadık. Birçok markayla görüştükten sonra da bir bilişim firması olan Trifork’u arkamıza alarak yarışlara katılabildik. Bizim için zorlu bir süreçti ama başardık.”

Takım, seride henüz yeni olduğu için hedefini de buna göre belirlemiş. “Öğrenecek çok şeyimiz var. Bu sezon birçok hata yapacağımızdan eminim. Amacımız bu sezon deneyim kazanarak önümüzdeki yıllarda birinciliği elde etmek” diyor Hansen.

Bu arada ilk ayağın startına bir gün kala ekiplerde heyecan dorukta. Massanah sahilinde toplanan takımlar yarın, yerel saatle 11:30’da verilecek start için son hazırlıklarını tamamlıyor. Serinin en dikkat çekici isimlerinden biri Zoulou'nun dümenindeki Loick Peyron. En son 2010 yılında seride yarışan Fransız yelkenci, yarışa geri döndüğü için çok mutlu olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Hem teknemiz hem de ekibimiz yeni. Sadece üç gün antrenman yapabildik. Çok heyecanlı olacak.”

Takımlar ve skipper’ları şöyle:
1.       Alinghi-Ernesto Bertarelli
2.       GAC Pindar-Ian Williams
3.       Groupe Edmond de Rotschild-Pierre Pennec
4.       Oman Air-Morgan Larson
5.       Red Bull Sailing Team-Roman Hagara
6.       The Wave Muscat-Leigh McMillan
7.       Zoulou-Loick Peyron
8.       Team Trifork- Jes Gram-Hansen

26 Şubat 2012 Pazar

Benzinlikte tekne vaar!..


Tekneye karada yakıt ikmali olur mu? Bal gibi olur. İşte kanıtı. Malumunuz bir haftalık Boat Show macerası bugün sona erdi. Fuarda sergilenen tekneler de yavaş yavaş kendi doğal yaşam alanlarına, yani denize dönmeye başladı. Bu fotoğraf da fuar dağılırken çekilmiş. TÜYAP’ın hemen yanındaki benzinlikte. Kameranın arkasındaki kişi ise Vira Yatçılık’tan Efe Özbil. Belli ki sahipleri hazır benzinliğe girmişken tekneye mazotu da dolduralım demiş, pompayı takıvermiş. Efe de bu görüntüyü yakalamış.

Doğu’nun gizemi Dhow’un güzelliği




Araplar, bir yandan dünyanın en önemli yelken yarışlarına katılmak için milyonlarca doları gözden çıkarıp modern hız makinelerine yatırım yaparken bir yandan da geleneksel yelkenlileri Dhow’u unutmuyor. Volvo Ocean Race’in Abu Dhabi’den start alan üçüncü ayağı öncesi bu Arap yelkenlileriyle gösteri amaçlı bir yarış düzenlemiş, büyük yarışın skipper’ları da bu teknelerde yarışmıştı. Yukarıdaki etkileyici kareler de geçtiğimiz günlerde Dubai’de düzenlenen Geleneksel Dhow Yelken Şampiyonası’ndan. Dubai International Marine Club tarafından düzenlenen yarışa 88 tekne katıldı. Üç yarışın sonunda birinci Al Zeer teknesi oldu. Latin yelkenli 43ft’lik Dhow’lar da bu güzel görüntüleri ortaya çıkardı.

25 Şubat 2012 Cumartesi

İsmin Vendee Globe’da dünyayı dolaşsın

10 Kasım’da Les Sables d’Olonne’da start alacak Vendee Globe’a aylar kala yarışçılar mücadelelerini karada sürdürüyor. Onlara göre bu mücadele denizdekinden daha da zor. Yarışa katılmak için gerekli bütçeyi toparlayabildikleri an karadaki yarışın finişine ulaşacak ardından denize açılacaklar. Bunun için kimileri sponsorlarla görüşmelerini sürdürürken kimileri de milyon Euro’ları bulan bütçeyi toparlayabilmek için farklı yollar deniyor.


Bunlardan biri de Bertrand De Broc. Fransız yelkenci, Cheminees Poujoulat isimli teknesiyle yarışa katılabilmek için gerekli olan 1.5 milyon Euro’yu toplamak amacıyla bir kampanya başlattı. Kampanyasına da “Your name around the world” ismini verdi. Buna göre isteyenler 50 Euro ödeyerek ismini De Broc’un teknesinin gövdesine yazdırabilecek. Böylece hem ismi bir Vendee Globe teknesiyle dünyayı dolaşacak hem de Fransız yelkencinin yarışa katılmasına destek olacak. De Broc’un gerekli parayı toplayabilmesi için 30 bin kişinin kampanyaya katılması gerekiyor. Yelkenci daha önce de böyle bir kampanya düzenlemiş ve başarıya ulaşmıştı. 1996-1997 Vendee Globe yarışına katılan De Broc, 6 bin kişinin ismini teknesine yazdırmayı başarmış ve gerekli bütçeyi biraraya getirebilmişti.  


Bu arada ismi yarışa katılacaklar listesinde yer alan Jeremie Beyou’nun katılımı geçtiğimiz günlerde yapılan resmi açıklamayla kesinleşti. Beyou, Michel Desjoyeaux’nun eski Foncia’sı, şimdiki adıyla Maître CoQ ile yarışacak. Desjoyeaux, bu tekneyle 84 günde dünyanın etrafını dolaşarak rekor kırmış ve yarışın birincisi olmuştu. İki kez de Solitaire du Figaro’da birinci olan Maître CoQ, mart ayında suya inecek. Beyou, Foncia’yla daha önce de yarışmıştı. 35 yaşındaki yelkenci, 2009 yılında Desjoyeaux ile birlikte Transat Jacques Vabre’da dördüncü, İstanbul Europa Race’te de birinci olmuştu.

Bu yelken tekneyi uçurur

Başlıkta yelken dedim ama değil. Bildiğin uçurtma! Yelkenin yerine koymuşlar. Öyle güçlü çekiyor ki tekneyi salmanın üst tarafı suyun dışına çıkıyor. Yani tekne uçuyor. Bu, Amerika’da devam eden bir proje. Adı da kiteboatproject. Fikir, 1997 yılında Don Montague adlı bir yelkencinin uçurtmayı tekneye eklemesiyle ortaya çıkmış. Montague ve 10 kişilik ekibi hala projeyi geliştirmek için Kaliforniya’da çalışmaya devam ediyor. Amaçları uçurtmayı, teknelerde daha kullanılabilir hale getirmek. Aşağıdaki video da geçtiğimiz yıl San Fransisco Körfezi’nde çekilmiş. Teknenin hızı 31.5kt’a ulaşıyor. Görüntüler kanıtı… Cumartesi sabahının uyku mahmurluğunu atmak için ilaç gibi.

24 Şubat 2012 Cuma

Dünyanın bir köşesinde unutulmuş gibiydik

Dün, TAYK’ın düzenlediği Aylık Yelkenci Yemeği’nde Mustafa Miharbi’yle birlikteydik. Miharbi toplantıda fotoğraflar ve videolar eşliğinde, teknesi Filizim’le katıldığı ve üçüncülük elde ettiği Atlantic Rally for Cruisers (ARC) macerasını anlattı. Miharbi ve ekibinin Atlantik geçişinden birkaç anekdot:



·       Tekneyi Danimarka’dan indirirken, Kuzey Denizi’nde yarıştan daha fazla zorlandık. İnsan buradan bir daha ancak mecbur kaldığında geçer herhalde. İnsan Atlantik’te yatçı olmaya karar verir, Kuzey Denizi’ne gelince bundan vazgeçer.

·       Biskay Körfezi’nde hava karşıdan geliyor ve orsa gidiyorduk ama pupadaymış gibi sörf yapıyorduk. Çünkü gece hakim olan hava dönmüş olmasına rağmen bu değişiklik denize yansımamıştı.

·       Atlantik geçişi sırasında etrafınızda hiç kimseyi görmeyince bir süre sonra dünyanın bir köşesinde unutulduğunuzu düşünüyorsunu. Ama telsizle bir haber geldiğinde “Evet herkesin gözü bizim üzerimizde” diye kendinize geliyorsunuz.

·       Böyle uzun seyirlerde en önemli marifetin ekmek yapmayı bilmek olduğunu anladık. Belli bir saatten sonra teknede her şey inanılmaz bir hızla bayatlıyor. Taze olarak ulaşabileceğiniz tek şey fırından çıkan, dumanı tüten mis gibi bir ekmek. Bu moralleri de yükseltiyor.

·       Yola çıkmadan önce rüzgarüstü ıskotanın gönder bağlantısına takviye yapmamızı çünkü buradan kopabileceğini söylemişlerdi. Dediklerini yaptık ama bu kez de takviyenin bittiği yerden koptu. Yelkenler de hamur oldu ve sürekli yırtıldı.
·       Seyir boyunca sürekli yelken tamir ettik. Yırtık yerin üzerine sürekli bant yapıştırıyorduk. Yelken bir süre sonra tanınmaz hale geldi.
Yemeğin sonunda TAYK Komodoru Serdar Kısadere,
Miharbi'ye hediye verdi.

Miharbi ve ekibinin Atlantik seyir notlarını  www.x-yachts.com.tr/filizim adresinden okuyabilirsiniz


Bu işler büyük işler

Bu fotoğraflar Mayorka’dan. Ağırlıklı olarak maksi yatlara hizmet veren İspanyol firma RSB RiggingSolutions, Palma de Mallorca’da Dubois tasarımı Red Dragon’un yenilenen direğini monte ederken çekilmiş. Alüminyum gövdeli Red Dragon 52 metrelik bir süper yat. Fotoğrafta gördüğünüz görkemli direğinin uzunluğu ise 65 metre. Red Dragon, Alloy Yachts tarafından 2008’de inşa edilmiş ve halen Akdeniz’de charter hizmeti veriyor. Bu güzel tekneyle Fransız Rivierası’nın tadını çıkarmanın bedeli haftalık 200 bin Euro. Fiyatı bizi aştığından fotoğraflarıyla yetinmekten başka çare yok. İşte size inşa aşamasından arşivlik birkaç kare…






23 Şubat 2012 Perşembe

Volvo Ocean Race’te mideler normale döndü


Sanya’dan ayrıldıktan sonra Güney Çin Denizi’nin kaba dalgalarıyla mücadele eden ve bu yüzden deniz tutan Volvo Ocean Race yarışçılarının mideleri en sonunda normale dönmeye başladı. Dört gündür doğru dürüst uyuyamayan, mide bulantısı nedeniyle yemek yiyemeyen yarışçılar denizin sakinleşmesiyle günlük hayatlarına geri döndü. Camper’dan Hamish Hooper, “En sonunda bu sabah kahvaltıda bir kase müsli yiyebildim. Bir kenarda sakladığım somon fümeyle birlikte nacho cipsleri yemek için ise sabırsızlanıyorum. Eğer bir VOR70’te yarışıyorsanız böyle bir yemek Michelin yıldızlı restoran menüsüyle eşdeğer oluyor. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam” dedi.
Tayvan ve Filipinler arasındaki Luzon Kanalı’nı geçen ekip halen Tayvan açıklarında birbirine oldukça yakın seyrediyor. Liderliği ise Camper götürüyor.
Fotoğraf: Hamish Hooper

22 Şubat 2012 Çarşamba

Yasemin’in hedefi net: Solo açıkdeniz yarışçılığı


Aralık ayında, teknesi Filizim’le Atlantic Rally for Cruisers’a (ARC) katılan ve ekibiyle sınıfının üçüncüsü olan Mustafa Miharbi’yle çok keyifli bir röportaj yapmıştım. Miharbi hayalini gerçekleştirmiş ve bu yarışla jübilesini yaparak parkurlardan çekildiğini söylemişti. Anlattıkları hem eğlenceli hem de heyecanlıydı. Ekipleri 10 kişiden oluşuyordu. Takımda bir de kadın yelkenci vardı: Yasemin Akyıl. O zaman, bu macerayı bir de kadın gözüyle Yasemin’den dinlemeyi istemiştim.
Aslında Yasemin’i yelkenciler arasında tanımayan yok. İzmir’de yaşıyor, burada ortağı Nicolas’la birlikte yelken dersleri veriyor. Ama yarışçılıktan da kopamıyor. Türkiye’deki yarışların yanında geçtiğimiz yıl Uno Farr 40 takımıyla European Circuit’e katılan Yasemin bu yıl da aynı ekiple Amerika’da yapılacak yarışlarda mücadele edecek. Tam anlamıyla offshore yarışı tutkunu. Hedefi günün birinde açıkdenizlerde solo yarışmak. Bunun için deyim yerindeyse canını dişine takmış bir şekilde mücadele ediyor. Gerisini, belki de fırsat verilirse ileride Türkiye’nin ilk solo kadın yelkencisi olacak Yasemin’den dinleyelim.

Filizim ekibine nasıl dahil oldun?
Offshore yarışlara tutkumu bilen TAYK Komodoru Serdar Kısadere, Atlantik geçişine hazırlanan Mustafa Miharbi’yle tanışmamı önerdi. Ben de Mustafa Abi’yle telefonla konuştum ve yelken geçmişimi anlatan bir e-mail gönderdim. Yüz yüze bile görüşmeye fırsat bulamadan kendimi Danimarka’dan Kanarya Adaları’na 2 bin deniz millik tekne transferinde buldum. Buradaki performansıma göre takıma dahil oldum.
Daha önce okyanus geçmiş miydin?

Hayır ama 2010’da Mini Fastnet Yarışı için Fransa’nın Atlantik Okyanusu kıyısında 300DM antrenman yapmıştım. Fastnet Yarışı ise 600DM idi. Şimdi açıkça söyleyebilirim ki Mini Fastnet Yarışı benim için Atlantik Rallisi’nden daha zorluydu. Çünkü orada 5 gün boyunca 2 kişi 35kt rüzgarda yarıştık. Tuvalet ve motoru olmayan 6.5 metre bir tekneden bahsediyoruz. Otopilot kullanmadan dönüşümlü dümen tuttuk.


Ekipteki tek kadın olmak nasıldı?

1994 yılından beri yelken yapıyorum ve birçok ulusal ve uluslararası yarışta milli takımda yer aldım. Kız sporcular çok az olduğu için hep erkeklerle veya erkeklere karşı yarıştım. Dolayısıyla bu alışık olduğum bir durum. Tercihim tabii ki kadın rakiplerle yarışmak ama şu an ekiplerde kadınlara şans verilmiyor. İtiraf edeyim Atlantik Yarışı öncesi Danimarka transferinde bana bulaşık yıkatıp yemek yaptıracaklarından korkmadım değil. Ancak RYA eğitmenlerinden Martin'in, herkese eşit işbölümünün yapıldığı “mother watch” sistemini ekibe anlatmasıyla bu sorun çözüldü.

Hazırlık kısmı nasıldı?

Bizim için en büyük hazırlık teknenin transferiydi. O seyahatte birbirimizi tanıdık. Asıl zor olan 10 kişinin teknede anlaşıp uyumlu bir şekilde hareket etmesiydi. Zaman zaman sinirler gerilse de kritik anlardan hep beraber çıktık. Bir de işin içine yarış girince gecede 3 kavança attığımız, balon değişimi yaptığımız, yırtılan yelkenleri dikmekten hiç dinlenemediğimiz zamanlar oldu.
 


Seni en çok zorlayan neydi?
Rüzgarın sert olması nedeniyle dümen tutarken sırtımın ve kollarımın çok ağrımasıydı. Hatta bir ara sakatlanacağımdan korktum. Diğeri de watermaker’ın yaptığı suydu. İçebilmek için içine limon sıkıyordum.

Peki en güzel an?

İlk günlerden birinde, gece geç saatte kavança attık fakat tekne tam toparlanamamıştı. Tam o sırada iskele tarafta denizde birşey oynadı tekrar bakınca bir balina olduğunu gördük. Ve biz nerdeyse 2 metre yanından 25kt havada balonla fişek gibi geçtik. Ona çarpmadığımız için çok sevindim.

Bu aralar neler yapıyorsun?

Geçtiğimiz hafta Southampton'da Royal Yachting Association’ın (RYA) Yachtmaster sınavına girdim. Yılın en soğuk zamanında bunu yaptığım için kendime kızdım tabii. Dışarıda kar yağarken biz sınava hazırlanıyorduk. Sınav pratik olduğu için 1 hafta boyunca denizdeydik.

En son Mini Transat’a katılmayı planlıyordun. Ne oldu?

Hedefim solo yarışmak. Bunun için de en ucuz tekne olan Mini 6.5’u seçmiş ve en önemli yarışı olan Mini Transat’ı hedef koymuştum. Amacım 2011 yarışına katılmaktı. Sponsorluk için destek aradım ancak olmadı. Bir tekne alabilecek ve Fransa’da hazırlıkları sürdürebilecek imkanım olsaydı bunu kesinlikle gerçekleştirmiştim. Çünkü o dönemle Fransa'da kendi imkanlarımla antrenman yapıp Mini Fastnet Yarışı'nda 19. olmuştum. Artık bilgi birikimimin yeterli olduğunu düşünüyorum. Fiziksel olarak da hep antrenmanlıyım. Bundan sonraki hedeflerim de hep aynı; solo offshore yarışmak. Bunu da Mini 6.5 , Figaro veya Class 40 tekneleriyle yapabileceğimi düşünüyorum.

21 Şubat 2012 Salı

Extreme Sailing Series 2012’nin startına son yedi gün

Denizlerin Formula 1’i olarak anılan Extreme Sailing Series’in 2012 sezonunun başlamasına bir hafta kaldı. Bu seneki seride yeni yüzler ve yeni bir ekip sahneye çıkarken yarışan takım sayısı ise geçen seneye göre daha az. Geçtiğimiz yıl 11 takımın yer aldığı seride bu seneki takım sayısı yedi. Dokuz şehri dolaşacak serinin İstanbul ayağı ise 7-10 Haziran’da yapılacak.


X-40’ların hız ve taktik savaşına sahne olan, zaman zaman teknelerin alabora olduğu ve izleyicilerin kıyıdan rahatlıkla seyredebildiği Extreme Sailing Series 28 Şubat’ta Umman’da start alıyor. Bu yıl yarışacak ekipler yine iddialı. Takımlarda dokuz farklı ülkeden  21 olimpik sporcu, America’s Cup’ta mücadele eden 36 yarışçı, dünya turu yapan 7 denizci ve dünya şampiyonalarında derece elde eden 47 yelkenci var.


11 Aralık’ta Singapur’da yapılan son ayağın ardından yaklaşık iki aylık mola veren takımlar bir yandan dinlenirken bir yandan da ekiplerinde değişikliklere gitti. Takımların çoğu neredeyse ekiplerinin tamamını yenilerken geçen sezonun ikincisi Fransız Groupe Edmond de Rotschild ve İsveçli Alinghi ise değişimi minimum düzeyde tutan iki takım oldu. Üç kez Dünya Match Race Şampiyonu olan İngiliz Ian Williams, iki olimpiyat madalyası alan Avusturyalı Roman Hagara, olimpiyat gümüş madalyalı Amerikalı Charlie Ogletree ve beş kez America’s Cup’ta yarışan Fransız Bernard Labro serinin yeni yüzlerinden öne çıkanları.

En çok değişimin yaşandığı takımlar The Wave Muscat ve Oman Air oldu. Bu iki takımda sadece The Wave Muscat’ın dümenindeki olimpik tornado yelkencisi Leigh McMillan ve Oman Air’in başüstü Nasser Al Mashari yerini korudu. Ekipteki diğer isimler ise tamamiyle değişti. Oman Air’in dümeninde bu yıl  America’s Cup yarışçısı ABD’li Morgan Larson var. Takım, geçtiğimiz yıl aralarında İngiliz yıldız yelkenci Ben Ainslie’nin de aralarında olduğu üç skipper’la çalışmıştı.

Bu seneki serinin en büyük sürprizi ise Fransızların yıldız yelkencisi Loick Peyron. Geçtiğimiz günlerde Jules Verne Trophy’de Banque Populaire V’le hız rekoru kıran Peyron, bu yıl ilk kez Extreme Sailing Series’de ilk kez yarışacak Zoulou’nun dümenine geçiyor. Yarışların üç ayağında skipper’lık yapacak olan Peyron, bu görevi takımın sahibi Erik Maris’le dönüşümlü olarak yürütecek. Bu, aynı zamanda Peyron’un seriye geri dönüşü. Fransız yelkenci 2010 yılında Oman Sail Masirah’ın dümenindeydi.
Öte yandan bu yıl yarışın bazı kuralları da değişti. Buna göre artık takımlar beş profesyonel yelkenciyle yarışacak. Her bir yarışta, daha önceki yıllarda olduğu gibi bir de misafir olacak. Getirilen bir başka kurala göre beşinci profesyonel yelkenci “kadın, 23 yaşın altında ya da ISAF’ın amatör yelkenci sınıfından” olmak zorunda. Bu kural sayesinde seride iki yıl aradan sonra yeniden kadın yelkenci olacak, hem de iki tane. The Wave Muscat’taki Rachel Williamson ile Groupe Edmond de Rotschild’ta Adeline Chatelet. Seride ilk kez 2009’da bir kadın yelkenci yarışmıştı. Altın madalyalı olimpik yelkenci Shirley Robertson iShares’in dümeninde yer almıştı.
Seriden ayrılanlar da var. Geçtiğimiz yılın birincisi Max Sirena’lı Luna Rossa, Dean Barker’lı ETNZ ve Terry Hutchinson’lı Artemis, AC World Series’de yarıştığından bu sene Extreme Sailing Series’de yer almıyor.

 Öte yandan seriyle ilgili ilginç bir bilgi de geçtiğimiz günlerde dünyanın önde gelen ölçüm şirketlerinden Havas Sponsorship Insights’tan geldi. Şirket tarafından açıklanan rapora göre 2011’de Extreme Sailing Series’e olan medya ilgisi bir önceki yıla göre 2.7 kat arttı ve reklam eşdeğerliğine göre elde gelir 25.7 milyon Euro’ya ulaştı. Bu artışın en önemli nedenlerinden birinin, daha önce sadece beş Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen serinin 2011 yılında dokuz farklı ülkeye yayılması olduğu belirtiliyor.
Seri Umman’ın ardından Çin’de yapılacak ikinci ayak sonrası 7-10 Haziran arasında İstanbul'da yapılacak. Sonraki ayaklar Porto, Cardiff, Trapani ve Nice’te devam edecek, 29 Kasım’da Brezilya’da sona erecek.

20 Şubat 2012 Pazartesi

Volvo Ocean Race yarışçılarını deniz tuttu


Güney Çin Denizi’nde beklenen tehlikeli hava koşulları nedeniyle normal zamanlamadan 17 saat sonra start alan Volvo Ocean Race filosu, fırtınadan kurtulmasına rağmen zorlu hava koşullarıyla mücadele ediyor.

Yarış yönetimi, ekipleri bile bile tehlikeye atmamak için Alicante’deki yarış merkezinden gelen uyarı üzerine dördüncü ayağın ikiye bölünmesine karar vermişti. Sanya-Auckland ayağının normalde dün start alması gerekirken ekipler Sanya Limanı’nda şamandıra yarışı gerçekleştirmişti. Puanlamanın yapılmadığı bu yarışta dördüncü ayağın start sıralaması belirlenmişti.


Şamandıra yarışındaki sıralamaya göre gece yarısı ilk start alan takım Telefonica oldu. Onu sırasıyla Groupama, Abu Dhabi Ocean Racing, Team Sanya, Camper ve Puma izledi. Takımlar rüzgarsız bir havada start aldı ancak Sanya Limanı’ndan ayrıldıktan sadece birkaç saat sonra azgın dalgalar ve sert rüzgarın içine daldı. Ekiplerin görevlerini zorlukla yerine getirdiği gelen bilgiler arasında. İlk bilgiler ise Abu Dhabi Ocean Racing’den. Teknelerine çarpan dalgaların çalışma koşullarını çok zor hale getirdiğini söyleyen takımın medyacısı Nick Dana, “Burası tam bir savaş alanı gibi. Birçok ekip üyesini deniz tuttu, geri kalanlar da zorlukla duruyor” dedi. Takımın skipper’ı Ian Walker da hayatında ilk kez kendisini deniz tuttuğunu söyledi.


Sanya’yı terk eden ekipler halen Güney Çin Denizi’nde seyrediyor. Ekiplerin burayı üç günde geçmesi bekleniyor. Bu arada Volvo Ocean Race’i meteoroloji Uzmanı Gonzao Infante, dördüncü ayağın çok zorlu geçeceğini belirterek “Okyanusun bu köşesinde hava çok hızlı değişiyor ve her bir noktasında farklı bir dinamik var. Özellikle Luzon Kanalı’nın daha da zorlu geçmesi bekleniyor” dedi.

Fotoğraflar: Nick Dana/Andres Soriano

19 Şubat 2012 Pazar

Cansın seyire hazır, sıra teknenin tamamlanmasında

Serebral Palsy hastası 17 yaşındaki Cansın Yemlihaoğlu’nun Türkiye'deki özürlülerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla çıkacağı “umuda yolculuğu” için çalışmalar son hızla devam ediyor. Cansın, dün İstanbul Boat Show’da, İstanbul’dan Samsun’a 350DM’lik seyir yapacağı teknesi Azuree40’la gazetecilerin karşısına çıktı.


Cansın seyrine şimdiden hazır. Bunun için bir yıldır yelken antrenmanlarının yanı sıra vücudunu güçlendirmek için her gün kondisyon yapıyor. Bir yandan da teknedeki modifikasyonlar Sirena Marine’in Orhangazi’deki fabrikasında devam ediyor. Amaç tekneyi Cansın’ın rahat kullanabileceği bir hale getirmek. Bunun için tekneye özel genişlikte pasarella, elektrikli vinç, kamaraya iniş için elektrikli lift, biri güvertede diğeri kamarada olmak üzere yarış arabalarındaki gibi iki güvenli sürüş koltuğu, güverteye metal tutamaçlar ve yine güverte boyunca emniyet ipi gibi donanımlar ekleniyor.

Cansın’ın tekneyi nisan ayında teslim alması planlanıyor. Sonra da babası Hakan Yemlihaoğlu’yla deneme seyirlerine başlayacak. 12 Mayıs’ta da W Sailing Cup öncesi hayallerinin yolculuğu için Samsun’a doğru yelken basacak. Seyahatinde Cansın’a babası eşlik edecek. Cansın seyiri süresince 80 saat boyunca dümen tutmakla kalmayacak ana yelkeni basacak, navigasyon yapacak. Bir haftalık yolculuğun ardından Cansın, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda Samsun’a ulaşmış olacak.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Volvo Ocean Race’te 4. ayağın startı ertelendi


Büyük yarışta söylentiler gerçekleşti ve dördüncü ayağın startı bir gün ertelendi. Yarış organizatörleri, ekipleri bekleyen tehlike nedeniyle dördüncü ayağın iki etaba bölündüğünü açıkladılar. Buna göre yarın, yine planlandığı gibi yerel saatle 14:00’te start alacak. Ardından ekipler kıyıya yakın bir parkurda şamandıra yarışı yapacak. Ardından kötü hava koşullarının geçmesi için bekleyecek. Erteleme 24 saati geçmeyecek. Ekipler pazartesi günü yeniden start alacak. Volvo Ocean Race’in CEO’su Knut Frostad, Alicante’deki yarış merkezinden gelen  uyarı üzerine böyle bir karar aldıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Start aldıktan 12-18 saat sonra ekipleri çok tehlikeli hava koşullarının beklediğini biliyoruz. Rüzgarın 40kt’ı bulması, dalgaların da 8 metreyi geçmesi bekleniyor. Eğer bu havaya bile bile girerlerse çok büyük risk almış oluruz.”

Sanya liman içi yarışta zafer Telefonica’nın


İspanyol Team Telefonica, Volvo Ocean Race’teki üstünlüğünü sürdürüyor. Bu sabah Sanya’da yapılan liman içi yarışın birincisi, overall’da da liderliğini sürdüren Telefonica oldu.

Böylece bugüne kadar yapılan üç offshore yarışı birincilikle bitiren Team Telefonica’nın dört liman içi yarışta da ikinci liderliği oldu. Martinez, yarıştan sonra yaptığı açıklamada izledikleri taktik sayesinde birinci olduklarını söyledi. Telefonica’yı Puma ve Abu Dhabi Ocean Racing takip etti.

20kt havada yapılan yarışı izlemek için binlerce Çinli de kıyıda hazır bekliyordu.
Yarın, şiddetli fırtınanın beklendiği ve ekiplerin “survival mode”a geçmesi beklenen dördüncü ayağın startı verilecek. Altı takım, yerel saatle 14:00’te 5.220DM’lik Sanya-Auckland ayağı için yelken basacak.

Volvo Ocean Race’te puanlara göre sıralama şöyle:
1.      Team Telefonica 101
2.      Camper with ETNZ 83
3.      Groupama Sailing Team 73
4.      PUMA Ocean Racing powered by BERG 53
5.      Abu Dhabi Ocean Racing 43
6.      Team Sanya 17

Fotoğraflar: Ian Roman ve Paul Todd/Volvo Ocean Race

17 Şubat 2012 Cuma

Dünyanın sonu geliyor, tek kurtuluşunuz bu yarışa katılmak

ABD’nin batı kıyısında yapılan bir yelken yarışı. Adı Border Run International Sailing Event. Her gün dünyanın farklı köşesinde yapılan yüzlerce yelken yarışından biri aslında. Başüstü’nde konu olma sebebi ise kült filmleri andıran tanıtım videosu. Yarışın sloganı “Dünyanın sonu gelmişcesine yarışın.” Her akşam bir televizyon kanalında izlediğimiz, dünyanın sonunun yaklaştığını anlatan klasik Amerikan filmlerini aratmıyor video. Görüntülerde –devlet başkanı olması muhtemel- bir adam, ürkütücü bir ses tonuyla dünyanın sonu geldiği için panik haldeki halkına tek kurtuluşlarının Border Run’da yarışmak olduğunu söylüyor. Adamın uyarısı fondaki müzikle birleşince hakikatten tek kurtuluşunuzun bu olduğunu düşünüyorsunuz. Nitekim bu akıllıca pazarlama tekniği işe yaramış olacak ki 10 Mart’ta başlayacak yarışa 140 tekne kayıt yaptırmış. Katılımın 200 tekneye ulaşması bekleniyormuş. Buyrun filmi buradan izleyin.

16 Şubat 2012 Perşembe

Volvo Ocean Race’te "survival mode" alarmı

Volvo Ocean Race’in dördüncü ayağı Pazar günü Çin’in Sanya Limanı’ndan start alıyor. Ancak bu kez ekipleri diğerlerinden çok farklı bir hava bekliyor. Çünkü meteoroloji uzmanları startın alınacağı gün Güney Çin Denizi’nde çok ciddi bir fırtına beklendiğini ve takımların “survival mode" ile (hayatta kalma durumu) karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunuyor.


Güney Çin Denizi’nde yarından itibaren en erken salı günü bitecek 35-40kt’lık rüzgar bekleniyor. Ancak uzmanların dediğine göre burada sorun rüzgarın şiddeti değil, bölgedeki denizin yapısı. Volvo Ocean Race meteoroloji uzmanlarından Gonzao Infante bu durumu şöyle açıklıyor:

“Bu bölgede derinlik aniden 3 bin metreden 100 metrelere iniyor. Bu da ölümcül dalgalara yol açıyor. Rüzgar teknelerin hızla gitmesine ve dalgaların üzerinde deli gibi zıplamasına neden olacak. Bu, açıkdenizdekinden bile daha tehlikeli bir durum. Böyle bir durumda teknelerin kaçacağı bir yer de olmayacak. Dolayısıyla ekipler bu fırtınadan tek parça halinde kurtulmak istiyorsa ‘hayatta kalma modu’na hazırlıklı olmaları gerekiyor. Bu, şimdiye kadarki en zorlu etap olacak.”


“Survival mode” zorlu hava koşullarında yarış rotasının bırakılarak teknenin ve armanın zarar görmemesi için çok küçük bir fırtına yelkeninin basılması ya da yelkenlerin tamamen indirilerek teknenin fırtınanın yönüne bırakılması olarak açıklanabilir. Yukarıdaki fotoğraf da Velux 5 Oceans Yarışı'ndayken şiddetli rüzgara yakalanarak "survival mode"a geçen Bernard Stamm ve teknesini gösteriyor.

2008-2009 yarışında da filo aynı bölgede benzer bir durumla karşılaşmıştı. Tayvan ve Filipinler arasındaki Luzon Kanalı’nda fırtınaya yakalanan filodaki üç tekne ciddi hasar görmüştü: Puma’nın bumbası kırılmış, Delta Lloyd’un ana yelkeni yırtılmış, Ericsson 3’ün de gövdesinde çatlak meydana gelmişti.
Diğer yandan bu korkunç senaryoya rağmen Cumartesi günü Sanya’da yapılacak liman içi yarış için herhangi bir risk görünmüyor. Körfez korunaklı olduğu için yarışın sakin bir havada geçmesi bekleniyor.