31 Mayıs 2012 Perşembe

Gülümseyin, uluslararası basındasınız!


Bosphorus Cup’la ilgili aşağıdaki filme takip ettiğim yelken blogu xssailing’de rastladım. Teknelerimizi, yelkencilerimizi uluslararası bir sitede görünce ne yalan söyleyeyim koltuklarım kabardı, hoşuma gitti. Yarış yarın (cuma) Caddebostan’da start alacak. Ekipler cumartesi Boğaz, pazar günü de Caddebostan parkurunda yarıştıktan sonra Porto Cervo biletini kazanan takım belli olacak. Takımlar bugün antrenman yarışlarına çıktılar. Dolayısıyla  marina da çok hareketliydi. Harıl harıl son hazırlıklarını yapan ekiplerde, gördüğüm kadarıyla ödül büyük olunca heyecan dozajı da artmıştı. Videoyu izlemenizde fayda var zira kendinizi de görebilirsiniz. 


RC44’ler bu kez gölde yarışıyor


RC44 Dünya Şampiyonası’nın üçüncü ayağı Avusturya’da start aldı. Bu ayağın önemli bir farkı var, o da gölde yapılıyor olması. Ev sahibi bu kez Traunsee Gölü. Şampiyonanın üçüncü ayağı dün match race’lerle başladı. Yarış parkuru deniz seviyesinden kilometrelerce yüksek ve etrafı dağlarla çevrili olunca yarışın koşulları da zorlaştı. 15 takım rüzgarın 90 derecelere ulaştığı, hızının da 5-12kt arasında değiştiği bu zorlu mücadeleden oldukça memnun görünüyordu. Rus Synergy’nin dümencisi ABD’li Ed Baird bu durumu “Bu yarıştaki rakibimiz sadece diğer takımlar değil, aynı zamanda gölün farklı hava koşulları” sözleriyle özetledi. “Yarış müthiş geçiyor. Ancak bir rakibimiz var o da gölün kendisi. Rüzgar çok değişken ve aldatıcı. Yani mücadelemiz aynı zamanda gölün kendisiyle.”
 

Günün en çok öne çıkan takımı Fransız Aleph ve Synergy oldu. Mathieu Richard dümenciliğindeki Aleph, biri dışında tüm yarışlardan galip olarak ayrıldı. Sadece Peninsula Petroleum ile yarışında kaybeden taraf oldu. Böylece aldığı puanlar Aleph’i match race genel sıralamasında ikinci sıraya taşıdı.  Takımın dümencisi Mathieu Richard da gölün aldatıcı hava koşullarının kendilerini zorladığını söyleyerek şöyle devam etti: “Artemis ve Team Aqua gibi güçlü takımlarla mücadele etmek ve onları yenmek çok keyifliydi ama değişken hava koşulları nedeniyle bir o kadar da zordu. Bu yüzden şans faktörü de çok önemliydi.” 


Biri dışında  tüm karşılaşmalarından  galip ayrılan genel sıralama birincisi Synergy de ilk günü sadece bir yarış kaybıyla kapattı. O da Hollandalı takım No Way Back’le yarışındaydı. Sebebi balonunun yırtılmasıydı. Match race sıralamasında ilk üç takım Synergy, Aleph ve Team Aqua. Bugün dümene tekne sahiplerinin geçtiği filo yarışlarıyla devam eden Avusturya ayağı 3 Haziran’da sona erecek.

Fotoğraflar: martinezstudio.es

ETNZ’nin, AC72’si tamamlandı


ETNZ'nin AC72'sinin gövdesinin bir parçası

34. America’s Cup’ta AC72’lerin suya indirilmesine az bir süre kala takımlardan haberler gelmeye devam ediyor. Dün duyurduğum Oracle Team USA’in kanat yelkeninin tamamlandığına dair haberin ardından bu kez ETNZ’den haber geldi. Buna göre takım Ekim 2010’da Yeni Zelanda’da yapımına başlanan AC72’sini haziran ortasında teslim alacak.  Teknenin temmuz ayında suya inmesinin ardından takım katamaranlarının performansını test etmek üzere antrenmanlara başlayacak. ETNZ’nin teknesi 50 bin saatten fazla süren çalışmanın ürünü. Parçaları Cookson Boats ve Southern Spars’ta üretildi. Yine burada üretilen kanat yelken ETNZ’nin Viaduct Limanı’ndaki merkezinde birleştirildi. Takımın direktörü Grant Dalton, katamaranlarının tam zamanında bitirildiğini  söylüyor. “Bu tekne Yeni Zelanda denizcilik sektörü için çok büyük bir proje. Bu proje için onlarca kişi 18 aydan fazla çalıştı, tasarım ve inşa ekibi tüm sınırlarını zorladı. Ancak daha yapılacak çok iş var. Teknenin performansını test edeceğiz bir yandan da ikinci katamaranımızı yapmaya başlayacağız.” 

Fotoğraf: Richard Gladwell/Sail World

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Europa Warm’up’ta Groupe Bel direk kırdı



Europa Warm’up bir fire daha verdi. Kito de Pavant’ın kullandığı Groupe Bel bugün öğle saatlerinde direğini kırdı. Haber birkaç saat önce teknenin teknik ekibinden geldi. Kito de Pavant’ın sağlık durumunun  iyi, herhangi bir yaralanma durumu sözkonusu olmadığı da bildirildi. Gelen habere göre olay tekne Azorlara 50 mil kala, 20-25kt rüzgarda seyrederken meydana geldi. Tekne şu an olay yerinden 50 mil uzaklıktaki Sao Miguel Adası’nın Ponta Delgada Limanı’a doğru ilerliyor. Tekneden gelen haberler şimdilik bu kadar. Teknesi Virbac-Paprec 3’teki hasar nedeniyle Jean Pierre Dick de dün yarışa ara vererek tamirat için Cascais’ye geri dönmeye karar vermişti.

Bu arada nihayet Azorlar’a ulaşan filo yukarı doğru tırmanmaya başladı. Şimdi pruvalarında Fastnet Kayalıkları var. Filonun başını PRB’siyle Vincent Riou çekiyor. Hemen arkasında Macif’le François Gabart gidiyor. Macif, Chimnees Poujoulat ve Banque Populaire birbirlerine çok yakın seyrederken en geride Acciona ile Javier Sanso var. Sanso öncü gruptan yaklaşık 130 mil geride seyrediyor.

Çikolata ve yelken bir araya gelirse...


Tolga Pamir Naviga’nın haziran sayısında bir yarıştan bahsediyor. “La Solidaire du Chocolat” yani “Çikolata Dayanışması”’. İsminde çikolata geçince dikkatimden kaçması mümkün değildi. O yüzden sizlere de aktarmak istedim. Sadece Class 40’ların katıldığı bu yarış daha çok yeni, 11 Mart 2012’de ikinci kez start almış. İki kişilik ekipler yarışıyor. Son yarışa 11 tekne katılmış. Rotası ise Fransa ve Meksika’yı birbirine bağlıyor. Nantes St. Nazaire şehrinden start alan tekneler Atlantik’te 5 bin deniz milini geçerek Progreso kentine ulaşıyor. Aslında dikkatimi çeken yarışla ilgili bu bilgilerden çok hikayesi ve amacı. Konunun devamını Tolga’nın kaleminden aktarıyorum:
“Bu yarış aslında Fransızların çok kullandıkları ‘Solidaire’, yani ‘Hep birliktelik’ kelimesinden yola çıkarak başlatılan bir sosyal sorumluluk projesi. Dolayısıyla yarışa katılan ekipler mücadelenin yanında büyük bir sosyal sorumluluk projesine de destek oluyorlar. ‘Çikolata bu işin neresinde?’ derseniz, yarış parkuru yüzyılımızın başında gerçekleştirilen kakao ticaret yolunun tersi. Kakao, Meksika’dan Avrupa’ya bu rotadan getiriliyormuş, dağıtımı da o zamanın önemli limanlarından St. Nazaire’den yapılıyormuş. Yarışta bu ticaret yolunun öyküsü kullanılarak Meksika’da hizmet veren derneklere destek sağlanması amaçlanıyor. Aslında markalar doğrudan bağış yapmanın yanı sıra bir yandan da sponsorluk yatırımlarını yarıştırıyor. Ayrıca ünlü sanatçılar Fransa ve Meksika’daki yarış köylerinde konser vererek elde edilen gelirleri yine bu derneklere bağışlıyor. Her iki ülkenin dışişleri bakanlıkları da projeye destek veriyor.” 
Yani Tolga’nın da dediği gibi aslında çikolata ve yarış işin bahanesi. Asıl amaç farklı sosyal sorumluluk alanlarında hizmet veren derneklere finansal destek sağlamak. Tolga’nın bu yarıştan bahsederek vermek istediği mesaj ise böyle bir sinerjinin ülkemizde de yaratılması ve yelken sporu sayesinde bu tür mesajların kitlelere  ulaştırılabilmesi için bizde de böyle organizasyonların düzenlenmesi.
Tolga bildiğiniz gibi 2016 Vendee Globe’a hazırlanıyor. Dediğine göre bu hedefe ulaşmak için Class 40 sınıfında da geçmesi gerekiyor. Tolga Pamir’in Class 40 sınıfını anlattığı bu yazının devamını Naviga’nın haziran sayısında okuyabilirsiniz.

29 Mayıs 2012 Salı

Europa Warm’up’ta ilk fire



Europa Warm’up’ın ikinci ayağı için üç gün önce Cascais’den La Rochelle'e doğru yola çıkan yedi Imoca 60’ın kıyasıya rekabeti devam ediyor. Öncü grup arasında, sıralamada sürekli değişim yaşanıyor.  Başrollerdeki isimler ise Banque Populaire ile Armel Le Cleac’h, PRB ile Vincent Riou, Chimnees Poujoulat ile Bernard Stamm ve Macif ile François Gabart. Bu sabah saatlerinde en önde Banque Populaire, hemen arkasında da Macif vardı. PRB ise üçüncü sıradaydı. Ancak akşam saatlerinde sıralama değişti. Banque Populaire hala lider durumda ancak PRB Macif’i geçerek ikinciliğe yükseldi. Banque Populaire ve PRB arasında yaklaşık 6 mil fark var. Üçüncü tekne ise Chimnees Poujoulat ile Bernard Stamm. Yarışçıların şu an hedefleri olan Azorlar’ın doğu ucundaki Santa Maria Adası’na yaklaşık 200 milleri kaldı. Filo, Santa Maria Adası’na ulaştıktan sonra kuzey, Fastnet Kayalıkları’na doğru tırmanmaya başlayacak.

Bu arada yarışın ilk ayağını birincilikle bitiren Virbac-Paprec 3’ün dümencisi Jean Pierre Dick salmasını yöneten hidroliklerdeki arıza nedeniyle sıkıntılı anlar yaşıyor. Pazartesi günü seyir halindeyken şiddetli bir gürültü duyduğunu ve salmanın kontrolü dışına çıktığını söyleyen Dick, sorunu dünden beri kendisi tamir ederek gidermeye çalışıyordu. Ancak Fransız dümenci bugün pes etti ve tamir edilmesi için teknesini Cascais’e geri götürmeye karar verdi. Dick, teknesini burada tamir ettikten sonra yeniden La Rochelle’e doğru yola çıkacak.

34. Kupa’nın ilk kanat yelkeni tamamlandı


34. America’s Cup’tan haber var. Gelen habere göre kupa sahibi Oracle Team USA’in yarışta kullanacağı yeni nesil kanat yelken tamamlandı. Kanat yelken, Yeni Zelanda’da Core Builders Composite tarafından 25 bin saatlik çalışma sonucu üretildi. Yelken, yakında San Fransisco’ya gönderilerek Oracle’ın AC72’sine monte edilecek. Yukarıdaki fotoğraf yeni kanat yelkenin çizimi ve kurallara göre olması gereken uzunlukları gösteriyor. Yarış kurallarına göre karbon fiber kanat yelken 18 metrelik iki parçadan oluşacak. Direk tekneye monte edildiğinde, teknenin su hattı boy ve direğin yüksekliğinin birleşimi 40 metreyi aşamayacak. AC72’lerin 1 Temmuz’dan itibaren suya indirilmesi gerekiyor. Yarış kuralları böyle buyuruyor...

Büyük ödül Porto Cervo, Cowes ve St. Tropez...



Yeni adıyla American Express Bosphorus Cup etkinlikleri, bugün yarışın resmi fotoğrafçısı Kaan Verdioğlu’nun Lucca’daki sergisiyle başladı. 31 Mayıs Perşembe günü saat 16:30’da yapılacak antrenman yarışının ardından büyük mücadele  cuma günü başlayacak pazar gününe kadar devam edecek.  

American Express Bosphorus Cup’ta bu yıl da birçok sürpriz var. Ama en büyük sürpriz ödüllerde. Önceki yıllarda Bosphorus, Turgutreis ve Göcek Cup birincilerini Fransa’da yapılan Les Voiles St. Tropez yarışına götüren organizasyon bu kez üç ayağın birincisini, yurtdışında üç farklı yarışa götürecek. 
 
Buna göre Bosphorus Cup birincisi 28 Haziran-1 Temmuz’da Porto Cervo’ya, Turgutreis Cup birincisi 11-18 Ağustos’ta Cowes Week’e, Göcek Cup birincisi de 29 eylül-7 ekim tarihinde St. Tropez’ye gidecek. Yarışın Turgutreis ayağı 21-22 Temmuz, Göcek ayağı da 8-9 Eylül tarihlerinde yapılacak.


Bosphorus Cup’ta bu yılın diğer yeniliklerine gelirsek... 10 yıldır yarışın organizasyonunu üstlenen ORG Sports’tan Orhan Gorbon anlatıyor:

“Bu yıl ilk kez yarışın iPhone ve iPad uygulaması da yapılacak. Henüz hazırlık aşamasındaki uygulamanın önümüzdeki günlerde hizmete girmesi planlanıyor. Uygulamayı indiren iPhone ve iPad kullanıcıları tekne ve yarış sonuçlarıyla ilgili anında bilgi alabilecek, yarışın videolarını izleyebilecek. Ayrıca her gün saat 17:30’da “Medya Saati” yapılacak. Bu etkinlikte o günün seçilen yelkencileriyle basın toplantısı yapılacak, röportaj ve söyleşiler gerçekleştirilecek, günün yarışı değerlendirilecek.

Bu sene bir fotoğraf yarışması da düzenliyoruz. 2 Haziran Cumartesi günü Boğaz’da yapılacak yarışta çekilen ve “yelkenlerbogazda” hashtag’iyle (#Yelkenlerbogazda) ile Instagram üzerinden paylaşılan fotoğraflar arasında birinci seçilen fotoğrafın sahibine İstanbul Sailing Academy’den yelken eğitimi ödülü verilecek. Ayrıca yarışla ilgili her gelişme www.bosphoruscup.org adresi ile Facebook ve Twitter hesaplarından takip edilecek. Yarışlarla ilgili anlık haberler Milli Yelkenci Berk Can Biren tarafından aktarılacak.”

  Fotoğraflar: Kaan Verdioğlu

27 Mayıs 2012 Pazar

52 Super Series’de ilk zafer Quantum Racing’in



Beş TP52’nin kapıştığı 52 Super Series’in ilk regattasının galibi Quantum Racing oldu. Barcelona’da, Troefeo Conde de Godo kapsamında dört gündür devam eden serinin bu ilk ayağı Audi Azzura’yla Quantum’un çekişmesine sahne oldu. Beş yeni yarışçısıyla mücadele eden ABD’li Ed Baird ve takımı Audi Azzura ilk gün yarışında aldığı birinciliklerle dikkat çekti. Ancak ikinci gün yarışlarında Quantum Racing yaptığı çıkışla en büyük rakibi Audi Azzura’yı geride bıraktı. Üç gün boyunca kararsız ve değişken rüzgarlar sıralamayı sürekli değiştirdi. Regattanın sonuncu günü olan bugün ise rüzgarsızlık nedeniyle yarışlar yapılamadı ve ABD’li Quantum Racing galibiyetini ilan etti. İkinci İtalyan Audi Azzura, üçüncü de İsveçli Ran oldu. Serinin ikinci ayağı önümüzdeki ay Audi Sardinia Cup çerçevesinde yapılacak.


Bu arada Ran demişken… Bugün, aşağıdaki ders alınası video düştü sosyal medyaya. Görüntü Ran’dan. Vinci canhıraş bir şekilde çeviren ekip üyesi kafasını hızla gelen bumbadan korumayı başarıyor ama gel gör ki halattan kurtulamıyor ve takla atarak havuzluğun diğer tarafına doğru fırlıyor. Olay sağ salim atlatılıyor ve yarışçı şaşkınlığını attıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi hızla görev mahalline geri dönüyor. Bir de videosunu izleyin.


Europa Warm’up’ta artık dümenciler tek başına



Yedi Imoca 60, Europa Warm’up’ın ikinci ayağı için dün Cascais’den start aldı. Ancak bu kez tek başlarına. Yani Vendee Globe ruhuna uygun olarak. Azor Takımadaları’nın doğu ucundaki Santa Maria Adası’ndan dönecek olan yedi tekne, ardından İrlanda’nın güney ucu Fastnet Kayalıkları’na doğru yukarı çıkacak, sonra da hedefleri olan Fransa’nın La Rochelle kıyısına rota tutarak toplamda 2.300 mil yol kat edecek.

Filo, dün saat 16:00’da 14-15kt kuzeybatılı havada start aldı. Finiş hattını erken geçen François Gabart’lı MACIF ve Jean Pierre Dick’li Virbac-Paprec 3 ceza alarak startını yineledi. En iyi start alan tekneler ise Armel Le Clec’h ile Banque Populaire ve Kito de Pavant’lı Groupe Bel oldu.


Yedi tekne ilk 18 saat oldukça güzel rüzgarlarda 180 milden fazla yol yaptı. İlk gece filonun lideri İspanyol Javier ‘Bubi’ Sanso ile teknesi Acciona’ydı. Ancak filo Azorlar’a yaklaştıkça rüzgarsız bir alana girdi ve filoda sıralama da değişti. Filonun önünde şu an Virbac-Paprec 3 var. Ardından Cheminees Poupojlat’la Bernard Stamm geliyor. Üçüncü ise Macif.

Şu an filonun en büyük sorunu rüzgarın neredeyse hiç kalmaması. Groupe Bel skipper’ı Kito de Pavant durumlarını “Görünüşe göre yedi tekneden hiçbiri şu an bu sorunu nasıl aşacağını bilmiyor” diyerek özetliyor. François Gabart da, “Jean Pierre Dick bu sabah yaptığı atakla hepimizin önüne geçti. Şimdi nasıl daha hızlı gidebileceğimizi bulmak zorundayız. Rotamız uzun, önümüzde uzun bir rüzgarsız bölge var. Ama korkarım yelkenleri biraz yapraklatacağız bugün” dedi.


Peki filoyu bundan sonra nasıl bir rota bekliyor? Azorlar rüzgarların çok hafif olduğu bir bölge. Yarışçılar bu bölgeyi aştıktan sonra bu kez gemilerin geçiş yolunda dümen tutacak. Bu bölgede yavaşlamak ya da dalgınlıkla bir geminin rotasına girmek çok büyük risk. Filo neyse ki ondan sonra stabil batılı rüzgarlarla yol alacak. Fastnet Kayalıkları’na tırmanırken Güney Okyanusu’nda yarışacakları Vendee Globe öncesi kendilerini ve teknelerini sınamak için gerçek bir açıkdeniz deneyimi yaşayacak.

Eric Tabarly’nin hayali gerçek olacak mı?



Fransızların "uçan trimaranı" 60ft’lik l’Hydroptere DCNS, ilk açıkdeniz hız rekoru için gün sayıyor. Fransa’nın La Ciotat kıyılarında son denemelerini yapan ekip, test seyirlerinin ardından tekneyi bir gemiye yükleyip rekor denemesini yapacağı Los Angeles’a doğru yola çıkacak ve orada en uygun hava koşulları için beklemeye başlayacak. Hedefleri Los Angeles-Honolulu arasında bugüne kadarki en yüksek hıza ulaşmak.

Ekibin başında, aynı zamanda teknenin tasarımcısı Alain Thebault var. Geri kalan ekip üyeleri Fransız yelkenciler Jean Le Cam, Yves Parlier, Jacques Vincent ve Luc Alphand’dan oluşuyor. Ekip, son denemelerini Akdeniz’in güçlü mistrallerinde, 20-45kt arasında değişen havalarda gerçekleştirdi. İlk denemelere göre sonuçların umut verici olduğu söyleniyor.


Bu, l’Hydroptere’in açıkdenizdeki ilk hız rekoru denemesi olacağından geçtiğimiz kış boyunca trimaranda bazı modifikasyonlar yapıldı. Öncelikli olarak tekne açıkdenizdeki en önemli unsur olan dalgalara karşı geliştirildi. “l’Hytroptere çok asabi bir makine. Birdenbire hızlanabiliyor. Ancak böylesine hız için aynı zamanda oldukça küçük. Bu yüzden stratejimizi, 7 ton ağırlığa sahip 60 feet’lik bir teknenin 35kt’ta seyretmesi üzerine değil, 23 ton ağırlığındaki 130ft’lik bir tekneymiş gibi oluşturuyoruz” diyor ekipten Jean Le Cam.

Dolayısıyla trimaranın modifikasyonunda en önemli konu dalgalara karşı gövdenin kontrolünün sağlanmasıydı. Ekibin yüzlerce saatlik analizi ve denemesi sonucunda gövdenin açıkdenizde daha iyi kontrol edilmesi sağlandı, alabora ve burnun suya gömülmesi riski daha aza indirildi. Teknik ekip bunun için teknenin gövdesinin etrafına, suyun içinde kalacak şekilde sensörler yerleştirdi.


Daha önceki hız rekoru denemelerinde amaçlarının tekneyi 50kt’ın üstüne çıkarmak olduğunu söyleyen teknik ekipten Philippe Perrier, “Fakat tekne o zaman dalgaları yeterince iyi tolere etmiyordu çünkü bu rekor denemelerimizin hepsi sakin sulardaydı. Ancak şimdi durum değişti. Biz de çalışmalarımızı buna göre yaptık. Teknemiz artık dalgara karşı daha stabil” dedi. Modifikasyon sonucu l’Hydroptere’in 20 knot havada rüzgara karşı 140 derece açıyla 30 knot hıza ulaşması da sağlandı. l’Hydroptere’in tasarımcısı ve skipper’ı Alain Thebault, “Bu işin en önemli kısmı tüm bu modifikasyonların bir uyum içinde yerleştirilmesiydi. İşimiz zor ve çok karmaşıktı. Ancak biz de zor olanı seviyoruz” diye konuştu.



l’Hydroptere için bir rüya ve yüksek teknolojinin birleşimi denilebilir. Denizde, böylesine hızlı bir çokgövdeli aslında Fransızların efsane yelkencisi Eric Tabarly’nin hayaliydi. Ancak 70’li yıllarda bunun ilk çizimini yapan Tabarly’nin, bu hayalinin gerçekleşmesi için kompozit malzemeden üretilen tekneleri beklemesi gerekiyordu. Böyle bir tekne Thebault’un da çocukluk rüyasıydı. Çocukken “uçan bir tekne” yapmayı hayal eden Thebault, bu sıradışı teknenin ilk adımını 1990’lı yıllarda Eric Tabarly’nin desteğiyle attı. Tekne, suya inmesinin ardından arka arkaya rekor kırmaya başladı. İlk rekorunu 2005’te Dover-Calais arasında kırdı. 19 millik mesafeyi ortalama 33kt hızla, 34 dakika ve 24 saniyede aştı. Bu rekorla l’Hydroptere, “Atlantik’i ilk aşan uçağın hızını  geçen ilk yelkenli tekne” oldu. 2007’de 500 metrede 44,81kt’a ulaşarak dünya hız rekoru kırdı. Bir sonraki yıl 500 metrede ortalama 44,88kt’a ulaşarak yeni bir rekora imza attı. 2009’da hızını 1 milde ortalama 50,17’ye (saatte yaklaşık 90 kilometre) ulaştırdı. Bunlar, l'Hydroptere'in rekorlarından bazıları.


l’hydroptere bu yıl bir Fransız gemi inşa firmasının desteğini arkasına aldı ve isminin sonuna firmanın adı olan DCNS’yi ekledi. Ekip artık açıkdenizde rekor kırmak üzere çalışacak. Denizde en yüksek hıza ulaşma hedefine odaklanan Thebault ve ekibinin amacı öncelikli olarak ABD’li windsurf yarışçısı Rob Douglas’ın 2010 yılında kırdığı 500 metrede ortalama 55,65kt (saatte yaklaşık 103 kilometre) hız rekorunu geçmek. Bir windsurf’ün ağırlığıyla 7 tonluk bir trimaranınkinin karşılaştırması, böyle bir rekorun öneminin anlaşılması açısından önemli bir nokta olabilir.

24 Mayıs 2012 Perşembe

Okyanuslarda dört mevsim


İngiliz TheTelegraph gazetesi Volvo Ocean Race’i en sıkı şekilde takip eden gazetelerden biri. Gazete son olarak yarışçıların karşı karşıya kaldığı farklı hava durumlarını gösteren 50 kareyi bir araya getirmiş. Sadece birkaç tanesini seçtim.  Beni en çok yarışçıların yaşadıklarını belki de en iyi anlatan ilk fotoğraf etkiledi. Yedi aydır okyanuslarda süren maceranın küçük bir özeti belki de...Fotoğrafların tümünü yukarıda yer  alan gazetenin linkine tıklayarak görebilirsiniz.







52ft’likler Barcelona’da karşı karşıya



 TP52’lerin yeni arenası 52 Super Series’in ilk yarışı, 39. Trofeo Conde de Godo kapsamında Barcelona’da start aldı. Dört gün sürecek regattada sekiz yarış yapılması planlanıyor. Seride beş takım yarışacak: Audi Azzura, Quantum Racing, RAN, Gladiator ve All4 One. Bu arada takımlarda bazı değişiklikler de var. Ed Baird yönetimindeki Quantum Racing, Volvo Ocean Race’in kupa sahibi navigatörü Warwick Fleury ile takımını güçlendirirken, RAN da MedCup şampiyonlarından Ado Stead’ı, İngiliz Gladiator de 33 America’s Cup yarışçısı Chris Larson’ı ekibine kattı. Fransa’nın olimpik madalyalı yelkencisi Pascal Rambeau da All4One’da taktisyenlik görevini üstlendi.

Europa Warm’up’ta saniye farkıyla finiş



 Vendee Globe’a ‘ısınma turu’ niteliğindeki Europa Warm’up 19 Mayıs Cumartesi günü Barcelona’dan start almış ve yedi Imoca 60 yarışın ilk etabı olan Cascais’e doğru yola çıkmıştı. Dört günün sonunda dün Cascais’deki finişe ilk ulaşan takım Virbac-Paprec 3’le yarışan Jean-Pierre Dick ve ekibi oldu. Dick ve ekibinden yaklaşık altı dakika sonra hocası Michel Desjoyeaux’yu da yanına alan François Gabart’ın takımı Macif  hattı geçti. En heyecanlısı ise üçüncü takım PRB’nin finişiydi. Çünkü Vincent Riou ve takımı, Macif’ten sadece 53 saniye sonra hattı geçerek üçüncülüğünü ilan etti

 
Barcelona’dan start aldıktan sonra takımlar Atlantik’e çıkışlarını sağlayacak Gibraltar Kanalı’na doğru ilerledi. Akdeniz’den aşağı iniş boyunca Virbac-Paprec 3 yarışı önde götürüyordu. Ancak Gibraltar Kanalı’na geldiklerinde Jean Pierre Dick bir taktik hatası yaptı. Dümenini Fas’a doğru kıran Dick ve ekibi, tamamen rüzgarsız bir alana girerek geride kaldı. Riou’nun bu hatasından avantaj sağlayan Vincent Riou filonun önüne geçti. Gibraltar Kanalı çıkışında ise işler tamamen değişti ve üç takım bir anda kendilerini çok yakın seyreder halde buldu. Başa baş devam eden bu son 24 saatin galibi ise Virbac-Paprec 3 oldu. Jean Pierre Dick ve ekibi birinci ayağı 4 gün, 3 saat, 44 dakika ve 17 saniyede tamamladı. 

 
 Saniyelik farklarla ilk üçün belirlendiği yarışın sonunda skipper’lar da çok heyecanlıydı. Jean Pierre Dick, “İnanılmaz anlar yaşadık” diyerek şöyle devam etti: “Yarışın ortalarında birbirimizin nerede olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yokken finişte bir anda kendimizi yanyana bulduk. Oyunlarla dolu müthiş bir mücadeleydi.”

François Gabart da “Çok sıkı bir yarış olsun istiyorduk, isteğimiz gerçekleşti. Özellikle son 24 saat çok eğlenceliydi” diye konuştu. 53 saniye farkla ikinciliği kaçıran PRB’nin skipper’ı Vincent Riou ise yaşadığı hayalkırıklığını dile getirdi ve şunları söyledi: “Hayalkırıklığına uğrasak da bu kadar yüksek seviyede rakiplerle yarışmak çok etkileyiciydi. Yarış çok iyi gitti, daha önemlisi stratejilerimiz çok iyiydi. Çok zorlu bir etap oldu.”

Yarışın ikinci ayağı olan La Rochelle etabı 26 Mayıs Cumartesi günü start alacak. İlk etapta yanlarında üç kişiyle yarışan skipper’lar Vendee Globe’a gerçek bir hazırlık olması amacıyla bu kez solo mücadele edecek.


23 Mayıs 2012 Çarşamba

VOR filosu Alberto’nun hışmından kurtulamadı



Volvo Ocean Race’te Alberto adlı tropik fırtına filoyu darmaduman etti. Pazar günü Miami’den Lizbon’a doğru start alan filo iki gece önce korkunç bir fırtınanın ortasında kaldı ve ‘survival mode’ a geçmek zorunda kaldı Groupama hariç... Doğuya doğru erken kavança atarak avantaj yakalayan Franck Cammas ve ekibi, bu proaktif manevra sayesinde fırtınaya  yakalanmayan tek takım oldu.

Abu Dhabi’nin Skipper’ı Ian Walker, tam ortasında kaldıkları bu kaos anını blogunda şöyle anlattı:

 “Ne gündü ama! Alberto denilen bu fırtına Groupama dışında hepimizin rotasını değiştirmesine neden oldu. Elimizden geldiğince fırtınadan kurtulmaya çalışsak da hakim rüzgar bizi tam da fırtınanın merkezine sürükledi. 12 saat süren bu fırtınada en sonunda, hızlı gitmeye çalışmaktansa kaderimize boyun eğip yelkenlere camadanı vurduk ve ‘Survival Mode’da beklemeye karar verdik. Dalgalar korkunçtu ama daha da berbat olan şimşeklerdi. Hepsi etrafımıza düşüyordu. Birinin tam da karbon direğimize isabet etmesi ihtimalini düşünmek bile istemiyordukAncak tüm bunlara rağmen iyi bir ekip çalışmasıyla bu zor durumu atlattık ve yeniden normal rotamıza döndük.” 



‘Survival mode’ zorlu hava koşullarında yarış rotasının bırakılarak teknenin ve armanın zarar görmemesi için çok küçük bir fırtına yelkeninin basılması ya da yelkenlerin tamamen indirilerek teknenin fırtınanın yönüne bırakılması olarak açıklanabilir.

Pazar günü Miami’den Lizbon’a doğru start alan altı takım, Atlantik’te altı kola ayrılmış durumda. Pruvasını doğuya yönelten filonun başını Groupama çekiyor.

20 Mayıs 2012 Pazar

Loick Peyron Venedik'e damgasını vurdu



ACWS’nin Venedik ayağı öncesi yapılan tahminler tuttu ve final yarışı sonunda dengeler değişti. Etabın ilk yarışlarından itibaren çok iyi performans gösteren Loick Peyron’lu Energy Team, final yarışında da aynı başarıyı gösterdi ve zaferi elde etti.

Ekipler dün çok hafif hava koşullarında start aldı. Muhtemelen bu serinin en zorlu yarışıyla karşı karşıya kalacaklarının da farkındaydılar. Arada kendini gösteren sağanaklar, pozisyonların an be an değişmesine neden oldu. Yarışın ilk dakikalarında Peyron, bir hava kanalı yakalayarak filonun önüne geçti. Onu birkaç dakika sonra Oracle Team USA Spithill aynı avantajı yakalamayı başardı. Kıran kırana geçen yarışta finiş hattına ilk ulaşan Peyron ve ekibi oldu. Onu Jimmie Spithill ve ekibi takip ederken hemen arkalarından ETNZ ve Artemis Racing  finişe ulaştı. Öncü grubun çok gerisinde kalan filonun geri kalan kısmı yarışı, zaman limitine yakın bir sürede tamamladı. 


Yarış sonrası konuşan Peyron, “Sanırım hafif hava koşulları bize daha uygun. Aslında bu tür havalara çok alışkınım. Bu bizim için çok büyük bir başarı. Küçük bir takımız ama umarım bu sadece bir başlangıç olur” dedi.

2011-2012 serisinin son yarışı önümüzdeki ay 26 Haziran-1 Temmuz arası ABD’nin Newport kentinde yapılacak. Bu yarışın sonunda serinin birincisi de belli olacak. Genel sıralamada puan durumu şöyle:

1.    ORACLE TEAM USA Spithill-84 puan
2.    Emirates Team New Zealand-80 puan
3.    Artemis Racing-71 puan
4.    Energy Team-65 puan
5.    Team Korea-56 puan
6.    ORACLE TEAM USA Bundock-53 puan
7.    Luna Rossa Piranha-34 puan
8.    China Team-31 puan
9.    Luna Rossa Swordfish-21 puan

Miami yarışının galibi Abu Dhabi


Volvo Ocean Race’te sıra geldi yedinci ayağa. Sanya’nın yeniden yarışa  dönmesiyle yeniden altı tekneye ulaşan filo yerel saatle 17:00’de Miami’den Lizbon’a doğru start alacak.

Starttan bir önceki gün, yani dün Miami koyiçi yarışı yapıldı. Yarışta birinciliği Abu Dhabi aldı ve altı puanı da hanesine eklemeyi başardı. Ian Walker ve ekibi yarışta müthiş bir performans sergiledi. Özellikle Groupama’yla Abu Dhabi arasında sıkı bir çekişme yaşandı. Mücadaleyi kazanan taraf Abu Dhabi oldu.  Groupama finişe Abu Dhabi’nin hemen ardından ulaşrak ikincilik elde etti.

Finiş hattında bir mücadele de Puma’yla Camper arasındaydı. Yarışın sonuna doğru çok yakın seyreden iki takımdan Puma, finişe sadece metreler kala Camper’ı geçerek üçüncülüğe yerleşti. Sanya beşinci, Team Telefonica ise sonuncu oldu.

Miami mücadelesi, Abu Dhabi’nin koyiçi yarışlardaki dördüncü zaferi. Abu Dhabi’nin skipper’ı Ian Walker, yarışın çok zorlu geçtiğini söyledi  ve şöyle devam etti: “Bu yarışa hazırlanmak için çok fazla vaktimiz olmadı. Ancak son iki gün çok sıkı antrenman yaptık. Amacımız dünyaya Abu Dhabi’nin bu oyundan vazgeçmediğini göstermekti. Ve bunu başardık. “

Takımlar şimdi, yerel saatle 17:00’te Atlantik’i aşmak üzere 3.580 millik yedinci etap için start alacak ve Lizbon’a doğru rota tutacak.

Volvo Ocean Race’te son puan durumu şöyle:

1. Team Telefonica: 165 puan
2. Groupama Sailing Team: 158 puan
3. CAMPER with Emirates Team New Zealand: 152 puan
4. PUMA Ocean Racing powered by BERG: 151 puan
5. Abu Dhabi Ocean Racing: 74 puan
6. Team Sanya: 27 puan

Fotoğraf: Paul Todd
 

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Tekneye bir de buradan bakın


Şu her yere kolaylıkla monte edilebilen minicik GoPro kameralar sayesinde görüntüleri izlerken neredeyse o anı bizler de yaşamaya başladık. Bu görüntü geçtiğimiz günlerde İngiltere’nin Falmouth kentinde yapılan Finn Sailing Gold Cup 2012’den. Hani şu Ben Ainslie’nin “tarih yazdığı” yarıştan. Görüntülerdeki sporcu Hollandalı Heinvan Egmond. Kendisi 92 yarışçı arasından 34’üncü olmuş. Egmond, genellikle teknenin kıçına yerleştirilen kamerayı bu kez direğin en tepesine takmış. Videoda etkileyici görüntüler var, özellikle direğin suya girdiği anı kaçırmayın derim.


18 Mayıs 2012 Cuma

Ben Ainslie hayallerine bir adım daha yaklaştı




İngilizlerin medar-ı iftiharı 35 yaşındaki Ben Ainslie, bir rekor daha kırdı. Falmouth’da yapılan Dünya Finn Şampiyonası’ndan zaferle çıkarak bu unvanı altıncı kez elde eden ilk yelkenci oldu. Ainslie, hafta boyunca yapılan dokuz yarıştan yedisinde birinci oldu. Bu çok büyük başarı çünkü 1956’dan bu yana düzenlenen şampiyonada bugüne kadar üç kereden fazla birinci olan bir başka sporcu daha yok. Ainslie, bu rakamı kat be kat geçerek altıncı kez Dünya Finn Şampiyonu oldu. Ainslie daha önce; 2002,  2003, 2004, 2005, 2006 ve 2008 yıllarında bu ünvanı elde etmişti.

Bu kez, dünya şampiyonu olmasının yanı sıra yarışların bir başka anlamı daha vardı Ainslie için. “Bu yıl kazanmak benim için daha da özel. Çünkü şampiyonaya ev sahipliği yapan Falmouth büyüdüğüm ve yelkene ilk adımımı attığım, öğrendiğim yer. Dolayısıyla benim için ayrı bir anlamı var.”



Bu arada Ben Ainslie cephesinden çok önemli bir haber daha var. America’s Cup’ta yarışan Oracle Racing’in CEO’su Russel Coutts, Ainslie’nin önümüzdeki yıl San Fransisco’da yapılacak 34. America’s Cup’ta teknelerinden birinin dümeninde olacağını söyledi. Coutts, “Ben Ainslie’nin takımımıza katıldığını büyük bir mutlulukla açıklıyoruz. Teknemizin birinin dümeninde  Jimmie Spithill, diğerinde de Ben Ainslie olacak. Çok heyecanlı olduğumuzu söyleyebilirim. Bu iki isimle birlikte yarışların kıran kırana geçeceğinden hiçbirimizin şüphesi yok. Son üç ayı, ekiplerimizi dünyanın en iyi yelkencilerinden oluşturmak için çalışarak geçirdik.  Ainslie’nin takımımız için en iyi seçim olduğundan eminiz.”

Ben Ainslie aslında America’s Cup’a kendi adını taşıyan, Ben Ainslie Racing ile katılmayı planlıyordu. Hatta takımın duyurusu geçtiğimiz aylarda resmen yapılmıştı. Ancak Ainslie’nin, teknenin yarışa yetişmesi konusunda umudu kalmadığı için Oracle’ın teklifini kabul ettiği söyleniyor.

İlginç bir anekdot… Edindiğim bilgiye göre Ainslie’nin iki büyük hayali varmış. Biri olimpiyat kupasını kazanmakmış –ki bugüne kadar kendisi bir gümüş ve arka arkaya üç altın madalya  elde etti ve böylece tüm zamanların en başarılı olimpik yelkencisi ilan edildi. Diğer hayali de America’s Cup’ı elde etmekmiş.  Oracle’la yaptığı bu anlaşmayla Ainslie, bu hayaline bir adım daha yaklaştı.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Volvo Ocean Race’in bir de bu yüzü var




Volvo Ocean Race... Gelişmiş teknolojiyle donatılmış altı VOR70'in doğayla mücadelesi. Biz Volvo Ocean Race’in bu kısmını takip edenleriz. Ancak altı kıta, 10 ülke dolaşan; perde arkasında binlerce çalışanın bulunduğu bu dev organizasyon aynı zamanda belki de tüm zamanların en büyük halkla ilişkiler organizasyonu. Görevli yüzlerce kişi her gün izleyicilere yarıştaki gelişmeleri aktarmak için gece gündüz çalışıyor, altı teknedeki gelişmeleri bizlere ulaştırıyor. Yani Volvo Ocean Race’in bir de bu yüzü var. 29 Ekim’de start alan yarışın medya geri dönüş raporu açıklandı. Rakamlar, henüz tamamlanmayan 2011-2012 yarışının bir öncekini çoktan aştığını  gösteriyor. Rapordan ilginç anekdotlar aşağıda.

·       Yarışın tüm dünyada televizyon kanallarındaki görünme oranı bir önceki yarışa (2008-2009) göre yüzde 90 arttı.
·       19 Şubat’tan bu yana 880 milyon kişi 1.200 saat Volvo Ocean Race haberlerini televizyondan izledi. İzleyenlerin büyük çoğunluğunu, ilk kez Volvo Ocean Race'te yer almalarından olsa gerek Çinliler oluşturdu. İzlenen görüntüler ağırlıklı olarak ekipteki medyacıların gönderdiğiydi. Bir önceki yarışta izleyici sayısı ise 459 milyondu.
·       TV kanallarında yarışa en çok yer veren ülke İspanya oldu. Onu ABD ve Çin izledi.
·       Yazılı basında Volvo Ocean Race haberlerini okuyanların sayısı yine bir öncekine göre yüzde 45 arttı.
·       Yarışın resmi internet sitesini bugüne kadar 35 milyon kişi ziyaret etti. Sayfa görünümü 110 milyona ulaştı.
·       Facebook’taki hayran sayısı 18 Mart’tan bu yana 111 bine ulaştı. Bu da Volvo Ocean Race’i bu platformdaki en büyük yelken organizasyonu haline getirdi.

Volvo Ocean Race CEO’su Knut Frostad, medyada görünümü artırmanın stratejilerinin önemli bir bölümünü oluşturduğunu söylüyor. Özellikle online mecralardaki artıştan çok mutlu olduklarını söyleyen Frostad şöyle devam etti:

“Yarış organizatörlerinin bir amacı da durak kentlerdeki yarış köylerine olan ziyaretçi sayısını artırmaktı. İlk dört durak kent; Alicante, Cape Town, Abu Dhabi ve Sanya’yı 1.3 milyon kişi ziyaret etti. Artık insanların yarış köyünde daha fazla vakit geçirdiğini görmek mutluluk verici. Finişe daha uzun bir yolumuz var. Bu rakamları daha da artırmakta kararlıyız.”