28 Kasım 2013 Perşembe

60 yaş hediyesi

Ercüment ve Elif Gümrük
Fotoğraf: Tuğçe Yener
TAYK Sonbahar Kupası’nın ikinci ayağında beni Keyif 60 ekibi ağırladı. Takımla ne kadar eğlenerek yarıştığımız ve hatta nasıl birinci olduğumuz konusuna hiç girmeyeceğim. O ayrı bir yarış hikayesi olarak hafızamda kalacak. Benim asıl anlatmak istediğim Keyif 60’ın kuruluşu ve Destek’ten IRC1 ve sonrasında IRC 2’ye uzanan hem ilginç hem de eğlenceli hikayesi. Ekibin elebaşı Ercüment ve kızı Elif Gümrük’le tanışmamız Naviga için yaptığım röportajla oldu. 45 feet’lik Grand Soleil olan Keyif 60’ın hem alımlı bir gezi hem de azılı bir yarış teknesi olduğunu belirttikten sonra sözü Ercüment Gümrük’e verelim.

“Ben 60 yaşına kadar şehir hatları ve feribottan başka hiçbir deniz aracına binmedim” diye söze başlıyor Ercüment Gümrük. Kendisinin aslında eski bir milli bisikletçi. Özgeçmişinde Türkiye Bisiklet Turu’nun yanı sıra Türkiye şampiyonluğu gibi dereceler var. Ercüment Gümrük gençlik yıllarındaki bisiklet tutkusu yüzünden neredeyse okuduğu ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden atılmak üzere olduğunu, bu yüzden seçildiği Akdeniz Oyunları’ndan vazgeçmek zorunda kaldığını söylüyor. Gümrük hala yurtdışında bisiklet turnuvalarına katılıyor. “Pekiyi yelken bu hikayenin neresinde?” diye soruyorsanız Ercüment Gümrük’ün ağzından devam edelim.

Fotoğraf: Kaan Verdioğlu
“Sanki 60’ımda birdenbire vahiy indi bana. Benim denizle hiç alakam yoktu. Hatta eşim arkadaşlarıyla birkaç kez çıktığı mavi yolculuğa beni de çağırmıştı ama ona bile gitmemiştim. O sırada ODTÜ Mezunlar Derneği’nden, üyelere özel yelken kursu açıldığı haberi geldi. Ailecek Alfa Sail’de yelken eğitimine başladık. Bir gün pratik eğitim için Sivriada’ya giderken karar verdim ve ‘Bir tekne alsak iyi olacak’ dedim. Tabii bizimkiler çok şaşırdı.”

Hızlı giden bir tekne istediğini söyleyen Ercüment Gümrük, ilk olarak Beneteau First serisinin ikinci ellerine bakmış. Sonra bir arkadaşı 2000 model bu tekneyi bulmuş. Yarışmak da tekneyi aldıktan iki sene sonra kanına girmiş. “Ben yarışın her türlüsünü çok severim. Bisiklet yarışlarına katılamayınca mimarlık yarışmalarına katılmaya başlamıştım. Sonra kızlarım yüzmeye başlayınca 10 sene Galatasaray Yüzme Şubesi’nin kaptanlığını üstlendim. Tekneyi aldıktan sonra gez gez nereye kadar... Ben de yarışlara katılmaya karar verdim” diye devam eden Ercüment Gümrük 60’ından sonra bir de yelken yarışçılığına başlamış.

Keyif 60 ekibi
İlk sene Destek sınıfında kupaları toplayan ekip en sonunda IRC sınıfına geçmeye kararı verir ve tekneyi ölçtürünce IRC 1’de oldukları ortaya çıkar ve takım bu duruma şaşırır. Ekip acemi olunca IRC 1’in iddialı tekneleri arasında yarışmak da ayrı bir macera olur. Başlarına birçok komik olay geldiğini söyleyen Ercüment Gümrük onlardan bazılarını şöyle anlatıyor: “IRC 1’deki ilk yarışımız Boğaz’daydı. Gayet güzel start aldık. Ama ben akıntıları falan doğru dürüst bilmiyorum. Bir süre sonra geri gittiğimizi fark ettik ve yarım saat sonra bu kez IRC 5’lerle bir kez daha start aldık. Ama sonra çoğunu yakaladık. Bir keresinde de hakem teknesinin üzerine çıkıyorduk. Rakiplerimizi bir tek startta görüyorduk. Bir daha da karşılaşmıyorduk.”

Bir yıl IRC 1 ekibinde yarışan Keyif 60 ekibi, yelkenlerinde yapılan IRC optimizasyonuyla geçen yıl IRC 2 sınıfına dahil oldu. Bu durumdan çok memnun olduklarını belirten Elif Gümrük, “Teknenin performansı da arttı. Geçen yıl tekneyi götüremiyorduk, trimler tutmuyordu doğru düzgün. Ekibimize de yeni arkadaşlar geldi, onlardan da çok şey öğreniyoruz. Artık hem sınıfımız hem de ekibimiz yerine oturdu” diye belirtiyor. Nitekim artık tam anlamıyla bir yarış ekibi olan Keyif 60, bu yıl Aşağı Yarışı’nda kupa kaldırdı. Çeşme’deki Doğu Ege Yelken Haftası’nın ilk gününde birinci olan takım, genel sıralamada da ikinciliği elde etti. Ercüment Gümrük teknelerinin özellikle sert havalarda daha iyi gittiğini söylüyor. Ancak ekibin derece kaygısı yok. Onlar daha çok eğlenmek için yarışıyor. Teknede demokrat bir ortamın hakim olduğunu söyleyen Ercüment Gümrük, “Nerede tramola atacağımıza bile birlikte karar veririz. Çok sakin bir ekibiz. Kimse küfretmez, bağırmaz. Zaten ekibimize gelen agresif yelkenciler bir süre sonra uyum sağlayamadığından ekipten ayrılıyor. Biz sadece keyif için yarışıyoruz, kazanırsak da mutlu oluyoruz.”



26 Kasım 2013 Salı

VOR’a iki gizemli aday takım

Knut Frostad
Volvo Ocean Race’in startına bir yıldan az bir süre kala hazırlıklar hızlanıyor. Yarışın durak şehirlerinden Newport’ta basın açıklaması yapan Volvo Ocean Race CEO’su Knut Frostad, 2014-15 yarışı için iki ekiple daha el sıkışmaya hazırlandıklarını söyledi. Ancak bunların kim olduğunu açıklamadı. Sözleşmenin neredeyse imzalanma aşamasında olduğunu belirten Frostad isimleri henüz kesinlikle açıklayamayacaklarını da ekledi.

Bu yarışa hedefledikleri gibi en az yedi takımın katılacağı konusunda emin olduklarını söyleyen Frostad, şu an inşa edilen yedinci VO65’in gövdesinin yarısından çoğunun tamamlandığını belirtti. İki takım için anlaşma aşamasında olduklarını, üçüyle de ciddi görüştüklerini ifade eden Frostad şöyle devam etti:


“2014-15 yarışı için çalışmalara başladığımızdan bu yana 174 takım Volvo Ocean Race’e katılmak için bize geldi. Ama bunların yaklaşık 120’si bize göre hayalperestti çünkü yarışın startına kadar onları nelerin beklediği konusunda en ufak bir fikirleri dahi yoktu. Biz şimdi gerçekten bunu finanse edebilecek takımlara odaklanmış durumdayız. Ekonomik kriz nedeniyle sponsorlar her şeyi çok ince eleyip sık dokumasına neden oluyor ama şu an öyle bir durumdayız ki, bu işi gerçekten yapabilecek takımlarla karşı karşıyayız. Zaten bu işin en zor kısmı start hattına gelebilmek.”

Şu ana kadar üç takım kesinleştiğini, bunların da İsveçli SCA, Abu Dhabi Ocean Racing ve Çinli Dongfeng olduğunu bir kez daha hatırlatıp metni noktalayalım.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Şampiyon trimaran Bozburun’da



Çokgövdeli teknelere olan tutkusunu bildiğimiz Edhem Dirvana, filosuna bir de trimaran ekledi. Üstelik 1986 yılında F40 dünya şampiyonu olmuş bir trimaran. Dirvana, Fransa’nın Toulon şehrinden aldığı Pleione (denizcilerin koruyucusu yunan tanrıçası) isimli 40 feet’lik trimaranı Cemre Metin ve Mustafa Kemal Vural’la birlikte 17 günde Bozburun’a getirdi.

Pleione, dünyanın en ünlü teknelerini üreten Fransa’daki CDK Tersanesi’nde inşa edildi. Tersanenin ürettiği tekneler arasında neler yok ki... IMOCA 60’lar Macif, Foncia 2, PRB; MOD 70’ler Virbac Paprec, Musandam, Spindrift, Foncia, Groupe Edmond de Rothschild; dünyanın en büyük trimaranı rekortmen Spindrift 2 ve ORMA 60’lar... Bu saydığım isimler sadece bazıları. 11,80 metre boy ve 8,54 metre genişliğindeki Pleione’de daha önce Roland Jourdain, Jean Le Cam yarıştı.


Bozburun Yacht Club’da bir F20 ve F40 katamaranı bulunan Dirvana, bu trimaranın orta gövdeyi de havalandırmayı başarmış ilk çokgövdeli olduğunu söylüyor ve “Maalesef bizim katamaranla yarışabilecek kimseyi bulamadığımdan kendi kendime rakip olacak tekne aldım” diyor.

İtalya ve Yunanistan üzerinden bol bol konaklayarak 17 günlük seyirle Bozburun’a ulaşan üçlünün trimaranla seyri kolay olmamış: “Aslında bayağı yorucu bir yolculuk oldu zira teknenin içi pek konforlu değil . Mesela tuvalet yok. Kova kullanıyoruz ama neyse ki yıllarca Seddülbahir’le yaptığımız yolculuklardan sonra bayağı konforlu sayılabilir. Tekne bayağı hava kaldırıyor ama gene de risk almak istemedik, sakin sakin gelelim dedik. Hem de etrafı gezdik.”



Biz esas teknenin performansını merak ediyoruz Edhem de şöyle anlatıyor: “Biz gelirken en yüksek 23 knot'a ulaştık ama açıkçası henüz tam yüklenemedik çünkü bir sürü malzeme vardı teknede ekstra yelkenler falan. Ama bir ara cenoayla 18 knot yaptık. Dahası Toulon’dan gelirken ikinci gece acayip bi hava çıktı kafadan 25 knot ve 2-3 metre dalgalar geldi. Full camadanlı yelkenle orsasına 10 knot gidiyorduk o dalgalarda dahi. Katamarana kıyasla inanılmaz orsa çekiyor. Tek gövdelilerden daha dik gidiyor namussuz. Bir de çok oturaklı, öyle katamaran gibi ani kalkışları yok, sağa sola hep dengeli gidiyor çok şükür. Haa bu arada bu teknenin eski sahipleri 28 knot yapmışlar en yüksek, hatta yarıştığı yıllarda 38’leri görmüş deniyor. Bozburun’un düz sularında sürat denemeleri yapağız inşallah.”

24 Kasım 2013 Pazar

TJV’de IMOCA 60’ın lideri PRB


Derginin işlerinin yoğunlaştığı, ayın 20’li günlerinde blogdan bir parça kopmak zorunda ben, Transat Jacques Vabre’dan da pek bir bilgi aktaramadım. Ancak en azından Multi 50 ve IMOCA 60’ların finişe yetişebildim. Önce kısaca önceki günlere göz atalım. Sadece iki teknenin yarıştığı ve sıkı bir match race’e sahne olan MOD 70 sınıfının birincisi 18 Kasım’da Itajai’ye ulaşan Groupe Edmond de Rothschild oldu. Ondan 5 saat 15 dakika sonra da Oman Air Musandam geçti finiş hattını.

21 Kasım Perşembe günü de IMOCA 60 filosunun en iddialı ikilisi ve lideri Michel Desjoeaoux ve François Gabart’ın yarıştığı Macif’in direği kırıldı. Olayı anlatan Gabart, Vendee Globe’dan sonra teknenin direğini daha hafifiyle değiştirdiklerini, bunun bir öncekine göre daha kırılgan olduğunu ve TJV’nin zorlu koşullarına dayanamadığını söyledi. Her ikisi de haliyle büyük bir hayalkırıklığı içerisindeydi ama tesellileri kırılma anında güvertede olmamalarıydı. Zira bu çok daha kötü sonuçlara yol açabilirdi. Profesör ve öğrencisi, takımın kara ekibinin de ulaşmak üzere hareket ettiği Salvador de Bahia’a doğru yöneldi. Vincent Riou ve Jean Le Cam’in yarıştığı PRB’yle kapışan Macif ekibi böylece savaşı kaybetti.

Cuma günü Multi 50’lerden ilk finiş haberi geldi. Sabah 05:00 sularında Itajai’ye ulaşan FenêtréA-Cardinal’s’in ekibi Erwan Le Roux ve Yann Ellies sınıflarının birincisi olmayı başardı. Ekip yarışı ortalama 16.6 knot hızla 14 gün 17 saatte tamamlamayı başardı. Aynı gün Multi 50 sınıfının ikincisi de belli oldu. Kito de Pavant ve Yves le Blevec’in yarıştığı  Actual, birinciden yaklaşık beş saat sonra finişe ulaştı.


Bu arada IMOCA 60’lardan hala bir finiş yoktu. Ta ki bu sabaha kadar. En yakın rakibi Macif’in direğini kırması üzerine liderliği ele geçiren PRB, filonun liderliğini sürdürüyordu. İkincilik için yarışan Maitre CoQ ve Safran arasında da sadece beş mil fark vardı. Ve bugün öğlen 12:00 sularında Itajai’ye ulaşan PRB, IMOCA 60 sınıfının da birincisi oldu. Dümen palaları kırılan ve tamir etmek için Madeira’da verdikleri molaya rağmen birinciliği elde eden Riou ve Le Cam, ikinciye 50 deniz mili fark atmıştı. Bu arada küçük ve anlamlı bir not: İkilinin yolları ilk olarak 2009 Vendee Globe’da kesişmişti. Riou, Cape Horn açıklarında teknesi alabora olarak ters dönen Le Cam’in hayatını kurtarmıştı. Artık sıkı birer dost olan Riou ve Le Cam, bu yarışta büyük bir zafere de imza attı.

İkincilik için ise aynı saatlerde her ikisi de VPLP tasarımı olan Safran ve Maitre CoQ arasında sert bir mücadele vardı. Mücadelenin galibi Marc Guillemot ve Pascal Bidegorry ikilisinin yarıştığı Safran oldu. Saat 16:00 sıralarında finiş hattını geçen Safran, ikincilik için savaştığı Maitre CoQ’tan sadece yarım saat önce yarışı tamamlamayı başardı.

19 Kasım 2013 Salı

Mini Transat yarışçısı ölümden döndü


Mini Transat’ın altıncı gününde korkunç bir kaza meydana geldi. Prototip sınıfından Fransız yarışçı Vincent Busnel’in teknesi Dephemerid’eux dün sabaha karşı Kanarya Adaları’ndaki Punta del Banquete’de karaya oturdu ve parçalandı.  

Pazartesi sabaha karşı 04:00 sıralarında İspanyol Sahil Güvenlik ekiplerine acil durum sinyali  ulaştı. Mini Transat filosundaki prototip sınıfı bir teknenin skipper’ı yerini bildiriyordu. Çağrı üzerine Las Palmas’taki kurtarma koordinasyon merkezi olay yerine hemen bir helikopter ve yardım  botu sevk etti. Yardım ekibi olay yerine ulaştığında tekneyi parçalanmış halde buldu.  Busnel de ters dönmüş tekne gövdesinin üzerinde baygın bir şekilde yatıyordu. Yarışçıyı yardım botuna alan ilk yardım ekipleri Busnel’e hipotermi teşhisi koydu ve hızlıca Naos Limanı’nda bekleyen ambulansa ulaştırdı. Dün bütün gün hastanede tedavi edilen Fransız yarışçının sağlık durumunun iyi olduğu, olayı sadece sıyrıklarla atlattığı bildirildi. Gelen ilk bilgilere göre olay, tekneyi otopilota alan Busnel uyuduğu sırada meydana geldi.


Bu arada filodaki teknelerden sürekli hasar haberleri gelmeye devam ediyor. Arıza bildiren yarışçılar güvenli limanlara demirleyerek teknelerini tamir ediyor. David Genest’in teknesi Bingo’nun da direği kırıldı. Yarış merkezinden yardım istemediğini belirten yarışçı direğinin bir kısmının hala yerinde durduğunu söyledi ve Lanzarote’ye doğru yöneldi.

Filonun liderleri Kanarya Adaları’nı geçerken yarışı bırakanlarla birlikte yarışan tekne sayısı 62’ye düştü.



 Fotoğraflar: Spanish Maritime Safety Agency

15 Kasım 2013 Cuma

Mini’lerin iki günlük hasar listesi



Çarşamba günü start alan Mini Transat filosu Atlantik’te oldukça zor koşullarda yarışı sürdürmeye çalışıyor. Mücadelenin daha ikinci gününde arka arkaya hasar ve terk haberleri gelmeye devam ediyor.

Starttan sadece birkaç saat sonra Sebastien Picault ve Yann Le Pautremat teknelerinde hasar meydana geldiğini bildirerek tamir etmek üzere güvenli bir limana sığındı.İlk gece filo güneye doğru oldukça zor koşullarda seyir yaptı. Birçok tekneden hasar haberi geldi. Kiminin dümeni arızalandı kimi fena broş yedi kimi salmasıyla ve dümen palasıyla problem yaşadı.  Ama en kötü haber haber direğini kıran Ian Lipinski’den geldi. Lipinski bir başka yarışçı olan Eric Cochet’nin yardımıyla yarış merkezini durumuyla ilgili bilgilendirdi. Yardım gelmesini bekleyen Lipinski yakınından geçen bir yük gemisi tarafından kurtarıldı. Bu arada yarışın daha ilk saatlerinde teknesinde hasar bildiren Sebastien Picault, oldukça geniş çaplı bir onarım gerektiğinden yarıştan çekildiğini bildirdi.


Yarışın ikinci günü ikinci bir direk kırma haberi daha geldi. Skipper Yannick Clech, yardım istemediğini bildirdi ve direğini geçici olarak tamir ederek Lizbon’a doğru yöneldi. Filo oldukça hızlı ilerliyordu. Bazı tekneler 15 knot hıza ulaştıklarını bildiriyordu. Bu arada Yann Le Pautremat’dan da yarışı terk ettiği haberi geldi. Aynı gece salmasında problem yaşayan Gwenole Gahinet yönünü bir balıkçı teknesinin yardımıyla Portekiz kıyılarına doğru çevirdi. Bu arada filodan hasar haberleri gelmeye devam ediyor ve yarışçılar teknelerindeki arızaları tamir etmek üzere güvenli kıyılara yanaşıyordu. Gilles Avril denizde yüzen bir ağaç kütüğüne çarpınca teknesi su almaya başladı. 

Starta gelmeyen ve yarışı bırakan teknelerle birlikte 84 teknelik filo şu an 66’ya düştü.

Şanssız Coville pes etmiyor


Kötü talih, yelken dünyasının belki de en şanssız isimlerinden biri olan Thomas Coville’in peşini yine bırakmadı.

Altı yıldır Francis Joyon’un 57 gün 13 saatlik “dünyanın etrafını en kısa sürede tek başına dolaşma” rekorunu geçmeye çalışan Coville, üçüncü denemesi için 31 metrelik maksi trimaranı Sodebo’yla salı günü Brest’ten yola çıktı. Ancak yola çıktıktan sadece 1,5 gün sonra, tramola esnasında yelkenin orta gövdenin pruvasındaki pulpiti kırması üzerine geri dönüşe geçmek zorunda kaldı. Zira burası Coville’in teknenin bu bölümünde güvenli bir şekilde çalışmasını sağlayacak parçaydı ve olmazsa olmazdı. Thomas Coville halen start aldığı Brest’e doğru geri dönüş yolunda. 45 yaşındaki yelkencinin yarın öğle saatlerinde marinaya ulaşması bekleniyor.


Daha önce yedi kez çok gövdeli ve tek gövdeli teknelerle dünyayı yedi kez dolaşan Thomas Coville, Joyon’un rekorunu geçmek için ilk olarak 2008 yılında Sodebo’yla tek başına denize açıldı. Turunu 59 günde tamamlayan Coville, sadece iki günle rekorun kıyısından döndü. Üç yıl sonra aynı amaçla bir kez daha yola çıktı. Hatta bu denemesinde Manş Denizi’ndeki İngiliz Kanalı’nda takla atmanın eşiğinden döndü. Ancak bu kez turu  Joyon’un üç gün gerisinde kaldı.



Tüm bu başarısız denemelerin en sinir bozucu kısmı hiç kuşkusuz okyanusta aylarca tek başına mücadele ettikten sonra sadece birkaç günle rekoru kaçırmak. Fakat pes etmek Coville’in kabul ettiği bir cümle değil. Fransız yelkenci, teknesindeki hasarı giderdikten sonra hava koşulları izin verdiği an –muhtemelen önümüzdeki hafta- bir kez daha okyanuslara açılacak.

14 Kasım 2013 Perşembe

Bosphorus Cup, dünyanın en iyileri arasında


Yelken yarış dünyasının en önemli isimleri bir kez daha World Racing Forum’da bir araya gelecek. İsveç’in Göteburg şehrinde, 10-11 Aralık’ta yapılacak forumun yarış sponsoru bu yıl da Bosphorus Cup. Yarışın dünyaya açılması için büyük önem taşıyan forumda konuşma yapacak olan ORG Sports Genel Müdürü Orhan Gorbon, yelken yarışının ünlü isimlerine Bosphorus Cup’ı anlatacak.

İki günlük forum çok önemli isimleri ağırlıyor. İngiliz yelkenci Ben Ainslie, Volvo Ocean Race CEO’su Knut Frostad, OC Sport Genel Müdürü Mark Turner, Farr Yacht Design Yönetim Kurulu Başkanı Pat Shaughnessy, tasarımcı Juan Kouyoumdjian, Oracle Team USA üyesi Manolo Ruiz de Elvira, Team SCA’in menajeri Richard Brisius, IMOCA Sınıfı Başkanı Luc Talbourdet, François Gabart, Ken Read, Ian Walker bunlardan bazıları. Yelken yarışçılığının ve yat endüstrisinin gelişmesini sağlamayı amaçlayan foruma bu yıl yarış dünyasından, 400’den fazla kişinin katılması bekleniyor. Forum süresince düzenlenecek panellerde; yelken yarış sponsorluğu; sponsor, sporcu ve organizatörün rolü; tekne üretimindeki yenilikçi çözümler gibi birçok konu masaya yatırılacak. 

Orhan Gorbon, organizasyonun ilk günü düzenlenecek panelde; Extreme Sailing Series’in organizatörü OC Sport Genel Müdürü Mark Turner ve Vendee Globe 2012-13’ün birincisi François Gabart’la birlikte konuşacak.


13 Kasım 2013 Çarşamba

Mini Transat filosu açık denizde


Bir aylık ertelemenin sonunda Mini Transat 2013 nihayet bugün İspanya’nın Sada şehrinden start aldı. Uzun zamandır bu anı bekleyen Mini 6.50 filosu bu sabah, finiş hattı olan Guadeloupe’un Pointe-a-Pitre kıyısına ulaşmak Atlantik Okyanusu’na doğru açıldı. 9 knot havada start alan filonun öncüleri prototip sınıfında yarışan Ludovic Mechin ile Seri sınıfından Alberto Bona’ydı. İki yarışçının daha start hattına gelmemesi üzerine yarışan tekne sayısı 75’e düştü. Filo Sisargas Adaları’nı döndükten sonra Cape Finisterre’ye doğru yol alacak. Oldukça uygun rüzgar koşullarının beklediği filoda, daha hızlı olan Prototip’lerin en fazla dört günde Kanarya Adaları’na 17-18 günde de finiş hattında olmaları bekleniyor. Seri sınıfının da onu takip eden 48 saat içinde Goudeloupe’a ulaşacağı tahmin ediliyor. Eğer bu senaryo gerçekleşirse Mini Transat tarihinin en hızlı Atlantik geçişi olacak. Filoda öncülüğü şu an Prototip sınıfında Nicolas Boidevezi, Seri'de de Jonas Gerkens sürdürüyor.