29 Nisan 2013 Pazartesi

Rekora bağımlı





Özgeçmişine birçok rekoru sığdıran Francis Joyon, yeni bir tanesine daha hazırlanıyor. Tek başına Atlantik geçiş rekoru kırmaya hazırlanan Joyon, birkaç gün içinde denize açılacak. Fransız yelkenci bunu başarırsa, bu rotada tek başına ikinci kez hız rekoru kıran ilk yelkenci olacak.

Atlantik geçişi (New York-Lizard Point rotası) hız rekoru denemeleri bundan 108 yıl öncesine dayanıyor. Bu rekoru ilk kıran, aynı zamanda üç kez America’s Cup birincisi teknelerin skipper’lığını üstlenen (Columbia, Shamrock II ve Reliance) İskoç denizci Charlie Barr’dı. Geçişini 1905 yılında Atlantic isimli uskunayla 12 gün dört saatte tamamlayan Charlie Barr’a bu denemesinde 50 kişi eşlik etmişti. Rekoru 75 yıl sonra Barr’ın elinden alan kişi ise Eric Tabarly oldu. Bu deneme aynı zamanda çok gövdeliyle kırılan ilk rekordu. Tabarly, Paul Ricard isimli alüminyum trimaranla geçişini 10 gün 5 saatte tamamladı. Rekoru solo olarak kıran ilk kişi ise1994 yılında Laurent Bourgnon oldu. Fransız denizci Primagaz adlı trimaranla bu rotayı7 gün 2 saatte geçti.


Bu, Joyon ilk Atlantik geçiş rekor denemesi değil. Fransız denizci 2005 yılında bu rotayı 6 gün 5 saatte tamamlayarak Bourgnon’un rekorunu geçmişti. Rekoru elde eden son isim ise Thomas Coville oldu. Coville, 2008 yılında ortalama 20 knot hızla bu rotayı 5 gün 19 saatte tamamladı. New York-Lizard Point rotasında tek başına hız rekoru sadece bu üç yelkenciye ait.

Joyon’un şimdiki hedefi Coville’in süresini aşmak.


Francis Joyon 29,70 metre uzunlukta ve 16,50 metre genişlikteki maksi trimaranı IDEC’le New York’taki Ambrose Feneri’nden start alacak, İngiltere’nin güneyindeki Lizard Yarımadası’nda finiş verecek. Eğer Coville’in rekorunu geçerse bu rotada tek başına ikinci kez hız rekoru kıran ilk yelkenci olacak.

Francis Joyon halen dünyanın etrafını tek başına en hızlı dönen yelkenci unvanını elinde bulunduruyor. Trimaranı IDEC’le 2007 yılında dünyanın etrafını 75 gün 13 saatte tamamlamıştı. Öte yandan 668 milde ortalama 27.83 knot hıza ulaşan IDEC, 24 saatte en yüksek hıza ulaşan tekne unvanına da sahip.


26 Nisan 2013 Cuma

IMOCA 60’larda değişiklik

 
Son nesil IMOCA 60 Macif

En son yarışını Vendee Globe’la yapan IMOCA 60’larda yeni sınıf kuralları belirlendi. IMOCA sınıfı üyeleri ve skipper’lar geçen hafta Paris’te toplandı. Amaç hem yeni nesil IMOCA’larda yapılacak kural değişikliği hem de 2013-14 sezonu yarış programının belirlenmesiydi.

Sınıfın teknik ekibi zaten iki yıldır yeni kurallar üzerine çalışıyordu. Ekibin hedefi, yarışçı özelliğini kaybetmeden teknelerin dayanıklılığını artırmak ve masrafları azaltmaktı. Çalışmanın sonunda Paris’teki toplantıda verilen kararla yeni nesil IMOCA 60’larda tek tip direk ve salma olmasına karar verildi. Teknenin boyunda bir değişiklik yok: Boyu yine 60 feet, gönder ise 1,8 metre uzunluğunda olacak. Salmanın ise karbon-demir alaşımı (Inox) ve tek parça olması kararlaştırıldı. Kural, yeni teknelerin hepsinde geçerli olacak. Halen kullanılan tekneler ise 2012 kurallarına göre yaşamına devam edecek.

Bu arada 2013-14 yarış programı da belli oldu. Buna göre bu yıl IMOCA 60’lar ağustosta Fastnet Race, ekimde de Transat Jacques Vabre’da (La Havre-Itajai) yarışacak.

Önümüzdeki sene de baharda iki kişilik trans Atlantik, yaz aylarında 1.000 millik bir yarış düzenlenecek. Ekimde Route du Rhum, 31 Aralık’ta da Barcelona World Race’te yarışacak.

24 Nisan 2013 Çarşamba

Team Korea’nın AC72’si yalan mı oldu?

Team Korea'nın AC45'i

34. America’s Cup’a kesin kayıtlar 1 Ağustos 2012’de sona ermiş ve kupa sahibi Oracle Racing USA’in karşısına çıkmak üzere dört takımın kapışacağı açıklanmıştı: Yeni Zelandalı ETNZ, İsviçreli Artemis, İtalyan Luna Rossa ve Koreli Team Korea.

34. Kupa’ya sadece birkaç ay kaldı, takımlar kupa için yarışacakları AC72’lerini suya indirdi. Hatta kimileri ikincisiyle antrenmanlarını bile tamamladı. Tüm bu sürede sadece tek bir takımdan ses çıkmadı, Team Korea’dan. Durum V.Sail editörü Pierre Orphanidis’in de dikkatini çekmiş ve konuyu sitesinde gündeme getirmiş.

Orphanidis yazısının başında Eylül 2012’ye geri dönüyor ve Team Korea’nın 34. Kupa’ya Nathan Outteridge skipper’lığında resmen katılacağını açıklamasından tam üç ay sonra takımın teknik direktörü Brett Bakewell-White’la görüşmesini anlatıyor. Bakewell-White’a, takımın AC72’sinde son durumu sorduğunu söyleyen Orphanidis, e-posta olarak gelen yanıtta zaman kısa olduğu için sadece tek bir AC72’lerinin olacağının, onun da inşa halinde olduğunun ve takımın çok yoğun bir şekilde çalıştığının belirtildiğini kaydediyor.

Ancak ortada büyük bir yalan olduğunu savunan V.Sail editörüne göre Team Korea’nın AC72’sine hiç başlanmadı. Gerekçesi ise yarışlara sadece birkaç ay kalmasına rağmen takımdan hala hiçbir ses çıkmaması. Haklı mı bilemiyoruz ama ortada bir tuhaflık olduğu kesin. Kokusu yakında çıkacaktır...

Bu arada ilk AC72’si talihsiz bir kazaya kurban giden ve stresli günler yaşayan Oracle Team USA, bir sır gibi sakladığı ikinci AC72’sini de suya indirdi. Böylece takım için yeni bir dönem başladı. Takım, yeni AC72’leriyle antrenmanlarına bu hafta başlayacak.

22 Nisan 2013 Pazartesi

İtalyan milli yelken takımı ondan sorulacak



İtalya’daki temsilcimiz Alp Alpagut’tan güzel bir haber gelmişti geçen günlerde. Alp, Facebook’taki sayfasından İtalya Laser Standart Milli Takımı’nın antrenörlüğüne getirildiğini duyurmuştu. 2004’te yılından bu yana yaşadığı İtalya’da yarışçılıkla başladığı kariyerini antrenörlükle sürdüren Alp’ten gelen bu haber herkesi sevindirdi. 1998 Laser Radial Avrupa Kupası’nın Fransa, Hollanda, Danimarka’da yapılan üç etabında da birincilik, genel klasmanda da Avrupa birinciliği, 2001 yılında Barselona’da düzenlenen ve 35 ülkeden 235 sporcunun katıldığı Laser Radial Dünya Şampiyonası’nda dördüncülük, iki kez aldığı yılın yelkenci ödülü Alp Alpagut’un 30 yıllık yelken kariyerine sığdırdığı başarılardan sadece birkaçı. Bugüne kadar 300 kez milli olan yelkenci şimdi de İtalyan milli laser standart takımından sorumlu olacak. Halen Çağla Dönertaş’ın da antrenörlüğünü sürdüren Alp’e İtalya macerasıyla ilgili birkaç soru sordum.

İtalya’da yaşadığın son dokuz yılda neler yaptın?
2004 yılında İtalya'ya ilk geldiğimde çalıştırdığım genç sporcu Pierre Collura, laser standart sınıfına yeni başlamıştı. Ben de başlangıçta ona hem antrenör hem partner oldum. Bu şekilde hem gözlemleyerek hem de çalışarak daha hızlı gelişti. İlk başlarda beni arkadan takip ederken sonra beni geçmeye başladı sonrasında ben onu geçemez oldum. Yarı Finlandiyalı olan Pierre, 2008 Olimpiyat seçmesini kazanarak Finlandiya adına yarışlara katıldı. Ben de yarışçılığımın devam ettiği o ilk sene 2005’ te Laser Standart’ta İtalya şampiyonu oldum. Şu anda İtalya’nın önde gelen Lasercilerinden Marco Gallo’ya da bir süre koçluk yaptım. Marco, özellikle 2012 ve 2013 Miami yarışlarında yelkencilik hayatının en iyi derecelerini aldı. Son iki sene sürekli  çalıştırdığım bir diğer İtalyan Alessio Spadoni ise 2012 İtalya şampiyonu oldu. 2009 ve 2012 yıllarında katıldığım her iki Master’lar (35 yaş üstü)  İtalya Şampiyonası’nda birinci oldum.


Sence bu önemli göreve neden seçildin?
2008 Olimpiyatları’nda Finlandiya ve Malezya, 2012 Olimpiyatları’nda da Belçika antrenörü olarak bulunmam, diğer derecelerim ve sporcularımın aldığı başarılı sonuçlar şu anki göreve getirilmemde etken oldu diye düşünüyorum. Yoksa İtalya tarihinde yelken federasyonunda çalışmış yabancı antrenör pek yok. Ünlü olimpiyat dereceli Rus finn’ci Valentin Mankin İtalya’ya yerleşip yıllarca antrenörlük yapmış ve halen federasyonda görev almaya devam ediyor. Ondan sonra İtalyan Yelken Federasyonu’nun görev verdiği ikinci yabancı antrenör ben olacağım. Umarım ben de Mankin gibi başarılı olurum.

Seninle nasıl iletişime geçtiler?
İtalya uzun yıllardır yelkende her olimpiyat madalyalar kazanmış bir ülke. İlk defa Londra 2012'den madalyasız döndüler. Bunun üzerine federasyonda değişiklikler oldu. Yeni bir sportif direktör göreve başladı. O kişi de Garda’da yaşıyor ve benimle temasa geçti, projelerini anlattı. Çeşitli kaynaklardan aldığı bilgiler doğrultusunda beni Laser antrenörü olarak teknik kadroda görmek istediğini söyledi. Ben de kariyerim icin ileriye dönük önemli bir adım olan böyle bir görevi fazla düşünmeden kabul ettim.

Senin sorumluluğun ne olacak?
İtalya Laser milli takımı için öne çıkmış 5-6 sporcu var. Bunların hepsini zaten tanıyorum. 2-3’ü daha deneyimli. 25-27 yaş arasında diğerleri ise 18-20 yaş grubunda genç sporcular. Bunun dışında İtalya’da şu an aktif bine yakın Laser sporcusu var. 100-150 civarı Laser standart, 250-300 Radial, 400 adet de Laser 4.7. Benim sorumluluğum olimpik sınıf olan Laser Standart olacak.


Takımın bu seneki planları neler?
Bu seneki hedef yarışlarımız Mersin'de yapılacak Akdeniz Oyunları, İrlanda'daki Avrupa Şampiyonası ve Umman’daki Dünya Şampiyonası olacak.

Daha önce böyle bir görev üstlenen Türk yelkenci var mı?
Yelkende baska bir ülkenin antrenörlüğünü yapan ilk Türk bildiğim kadarıyla benim. Zaten yurtdışında yelken sporunda antrenörlük yapan ilk kişi bendim. Bu benim için zorlu ve önemli bir görev. Başarılı olmak ve Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek için elimden geleni yapacağım.

Neler hissediyorsun?
Türk gençleri için böyle bir göreve gelebilmenin mümkün olduğunu gösterdiğim için çok mutluyum. Artık onlar da kendilerine benzer hedefler koyabilirler.

21 Nisan 2013 Pazar

Oracle Team USA şaşırtmadı



America’s Cup World Series 2013’ün sonucunu belirleyen Napoli ayağı bugün sona erdi ve zafer Oracle Team USA Slingsby’nin oldu. Napoli ayağının birinciliğini ise evsahibi takım Francesco Bruni dümenciliğindeki Luna Rossa Swordfish, match race liderliğini de Oracle Team USA Slingsby aldı.

Bugün ilk önce, Luna Rossa Swordfish ile Oracle Team USA Slingsby arasındaki match race yapıldı. Oldukça heyecanlı geçen match race’in sonucunu belirleyen an ise ikinci maçtaki rüzgaraltı kapısında Luna Rossa’nın Oracle tarafından geçilmesi sırasında oldu. Değişken rüzgarların hakim olduğu yarışta Slingsby yeteneğini konuşturdu ve doğru taktikle en küçük esintileri bile yakalayarak zaferi kazandı. Kaybeden Bruni, “O ana kadar her şey çok iyi gidiyordu. Ancak birkaç büyük hata yaptık. Rüzgar çok belirsizdi ve biz de yanlış manevralarla teknenin durmasına neden olduk” dedi.


Ardından filo yarışlarına geçildi. Günün iki filo yarışında Luna Rossa Swordfish önce ikinci sonra da birinci oldu ve birinciliği aldı. Louis Vuitton Cup ve final yarışlarında Luna Rossa Challenge’ın taktisyenliğini üstlenecek olan Bruni bu kez mutluydu. Sabah yaptıkları hataları ancak bu zaferin unutturabildiğini söyledi.

34. America’s Cup’ya hazırlık amacıyla yapılan America’s Cup World Series, Napoli ayağıyla sona erdi. Şimdi tüm dikkatler temmuz ayında yapılacak ve kupa sahibi Oracle Team USA’e meydan okuyacak takımın belirleneceği Louis Vuitton Cup ile 34. Kupa’nın sahibini bulacağı America’s Cup final yarışlarında.


ACWS Napoli ayağı sonuçları

1. Luna Rossa Swordfish (Francesco Bruni) – 80 puan
2. Oracle Team USA (Tom Slingsby) – 80 puan
3. Emirates Team New Zealand (Dean Barker) – 71 puan
4. Luna Rossa Piranha (Chris Draper) – 70 puan
5. J.P. Morgan BAR (Ben Ainslie) – 65 puan
6. Energy Team (Yann Guichard) – 58 puan
7. Artemis Racing White (Charlie Ekberg) – 40 puan
8. HS Racing (R. Hagara/H.S. Steinacher) – 36 puan
9. China Team (Mitch Booth) – 30 puan

2012-2013 America’s Cup World Series sonuçları

1. Oracle Team USA Spithill/Slingsby – 245 puan
2. Luna Rossa Piranha – 191 puan
3. J.P. Morgan BAR – 181 puan
4. Emirates Team New Zealand – 171 puan
5. Energy Team – 160 puan
6. Artemis Racing White – 160 puan
7. Luna Rossa Swordfish – 151 puan
8. Team Korea – 105
9. Oracle Team USA Coutts – 98
10. Artemis Racing Red – 90
11. China Team – 73
12. HS Racing – 36

Yelkenin gülen yüzü hayatını kaybetti



Volvo Ocean Race’in efsane yarışçılarından İsveçli yelkenci ‘Mange’ lakaplı Magnus Olsson, 64 yaşında hayatını kaybetti. Bugüne kadar altı kez Volvo Ocean Race’te yarışan Olsson, son olarak Volvo Ocean Race 2014-15’te yarışacak kadınlar takımı Team SCA’in antrenörlüğünü yapıyordu. Geçen hafta kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılan Magnus Olsson, dün Lanzarote’deki hastanede hayatını kaybetti.

Fotoğraf: Stephen Munday
1949 yılında Stockholm’de doğan Olsson, sekiz yaşındayken Malaren Gölü’nde yelken yapmaya başladı. İsveç Ulusal Yelken Şampiyonası’ında üç kez 505s sınıfında birinci oldu. 1976’da Sverige teknesiyle America’s Cup’ta yarıştı. Ardından Whitbread/Volvo Ocean Race’e transfer oldu. Altı kez Volvo Ocean Race’le dünyayı dolaşan yelkenci, 1985-86’da Drum, 1989-90’da The Card, 1993-94’te Intrum Justitia, 1997-98’de EF Language, 2001-02’de Assa Abloy ve 2008-09’te Ericsson 3 teknelerinde yarıştı.

Olsson’la 1993-94 yarışında Intrum Justitia teknesinde yarışan Volvo Ocean Race CEO’su Knut Frostad, Olsson’un ölümünün ardından “Mange, benim akıl hocamdı. Yelken dünyasının bir daha onun kadar güler yüzlü bir yelkenci göreceğini sanmıyorum” dedi.

19 Nisan 2013 Cuma

ACWS Napoli’de lider Oracle



America’s Cup  World Series’in son ayağı Napoli dün dokuz takımla start aldı. İlk günün takımı Ben Ainslie’nin J.P. Morgan BAR’ı oldu. Çok iyi performans gösteren takım iki filo yarışında üçüncü ve birinci olarak 21 puan aldı ve günü lider olarak kapattı. Yarışları birinci ve dördüncü olarak bitiren Dean Barker skipper’lığındaki ETNZ de JP Morgan BAR’ın bir puan gerisindeydi. 8-12 knot havada yapılan ilk gün yarışlarının sonunda da 18 puanla Chris Draper’ın Luna Rossa Piranha’sı üçüncü oldu.

Performansları merakla beklenen Tom Slingsby ve Roman Hagara ise acemiliklerinin kurbanı oldu. Bu yarışta ilk kez dümene geçen Tom Slingsby ve takımı Oracle Team USA ile ilk kez yarışa katılan Roman Hagara skipper’lığındaki HR Racing, parkur sınırlarını aştıkları gerekçesiyle ceza aldı. Slingsby “İlk yarışta gayet iyi gidiyorduk. Fakat çaylaklıktan olsa gerek sınırı fark edemedim ve dediklerine göre aşmışım. Ceza aldıktan sonra ekiptekilere bundan böyle bana sınırları hatırlatmalarını istedim.”


28 yaşındaki Avustralyalı skipper Slingsby ikinci gün ise kendini gösterdi. Oracle Team USA Slingsby, günün iki filo yarışını birincilik ve ikincilikle tamamladı ve puan sıralamasında liderliği ele geçirdi. Günün yıldızı diğer takım da Yann Guichard skipper’lığındaki Fransız Energy Team’di. Takım ilk yarışta ikinci, diğerinde de birinci oldu. Guichard yarışı şöyle değerlendirdi: “Dün parkuru anlamak daha zordu çünkü rüzgar çok değişkendi. Ancak bugün rüzgar oldukça stabildi. Dolayısıyla tekneyı hızlı tutmaya ve starta odaklanabildik. Ama tabii esas olay Pazar günü.”

Bu arada ikinci günün en önemli olayı match race esnasında ETNZ ve Luna Rossa arasındaki çarpışma oldu. Kış boyunca Auckland’da AC7’leriyle birlikte antrenman yapan iki takım bu kez karşı karşıyaydı. Ancak yarışta şamandıra dönüşü esnasında katamaranlar çarpıştı ve Luna Rossa pruvanın sancak tarafından, ETNZ de kıç taraftan hasar aldı. Yarışı kazanan takım ETNZ oldu. İlk filo yarışını üçüncülükle tamamlayan Luna Rossa ise kaza nedeniyle günün ikinci filo yarışına katılamadı.

Napoli ayağında Cumartesi günü iki filo yarışı ve match race yarı finalleri yapılacak. Pazar günü yapılacak final yarışıyla da hem ACWS Napoli ayağının birincisi ve hem de 2013 serisinin lideri belli olacak.

 İkinci gün sonunda puan durumu şöyle:

1.Oracle Team USA (Tom Slingsby) – 38
2.Energy Team (Yann Guichard) – 36
3. Emirates Team New Zealand (Dean Barker) – 36
4. J.P. Morgan BAR (Ben Ainslie) – 35
5. Luna Rossa Piranha (Chris Draper) – 33
6. Luna Rossa Swordfish (Francesco Bruni) – 23
7. Artemis Racing White (Charlie Ekberg) – 21
8. HS Racing (R. Hagara/H.S. Steinacher) – 17
9. China Team (Mitch Booth) – 14

Fotoğraflar: Gilles Martin-Raget



18 Nisan 2013 Perşembe

ACWS’de sona gelindi



Geçen yıl start alan ve temmuz ayında San Fransisco’da yapılacak 34. America’s Cup’a hazırlık niteliğindeki America’s Cup World Series’de dananın kuyruğu Pazar günü yapılacak final yarışlarıyla kopacak. 2013 serisinin son ayağı bugün Napoli’de, antrenman yarışlarıyla başladı. Bu kez start hattında dokuz takım yer alacak.


İlk kez yarışacak olan takım, Extreme Sailing Series’den tanıdığımız olimpik madalyalı Roman Hagara skipper’lığındaki HS Racing. Yarış öncesi açıklama yapan Hagara, America’s Cup’a katılmayı hep planladığını söyledi ve şöyle devam etti: “Napoli yarışı dünyaya ve rakiplerimize nasıl yarıştığımızı göstermek için büyük bir fırsat olacak. Umarım ileride biz de America’s Cup’ta yer alacağız. Bu da öncesinde büyük bir adım bizim için.”

Seride halen Tom Slingsby dümenciliğindeki Oracle Team USA lider durumda. AC45’lerin mücadelesi bu ayakla sona erecek ve meydanı AC72’lere bırakacak.

Puan durumunu hatırlarsak...

ORACLE TEAM USA (Slingsby)-165
Luna Rossa Piranha (Draper)-121
Artemis Racing White (Ekberg) -120
J.P. Morgan BAR-116
Energy Team-102
Emirates Team New Zealand-100
Luna Rossa Swordfish-71
China Team-43
HS Racing-0

17 Nisan 2013 Çarşamba

İddialı skipper’a iddialı ekip

 

Son Vendee Globe’un ‘kahramanı’ Jean Pierre Dick, kendisi için yeni bir dönem başlattığını söylediği 'dev' çocuğu MOD 70 Virbac-Paprec 70’ini geçenlerde Lorient’de suya indirmişti. Bugün de, bu dev trimaranda Jean Pierre Dick’le birlikte yarışacak ekip açıklandı. Dick dışında altı kişiden oluşan ekipte özellikle dikkat çeken iki isim var. Göz atalım...

İlki; Route du Rhum, Solitaire du Figaro, Transat AGR2, Transat Jacques Vabre, Vendee  Globe’da derecelere sahip Roland Jourdain. 48 yaşındaki yelkenci son olarak 2010 Route du Rhum ve 2011 Rolex Fastnet Race’te çok gövdeliler kategorisinde MOD 70’i Veolia Environnement ile birinci oldu.

Bir diğer isim de Vincent Riou. Son olarak Vendee Globe’da yarışan başarılı yelkenci, teknesi PRB denizde bir cisme çarptığı için gövdesi hasar görmüş ve yarışı iyi bir şekilde götürmesine rağmen çekilmek zorunda kalmıştı. Daha önce iki kez Vendee Globe’a katılan Riou, 2004-2005 yarışının birincisi. Onun dışında 2012 Europa Warm’up, 2011 ve 2009 Rolex Fastnet Race birincilikleri var. 2005’te yılın yelkencisi seçildi.

Ekibin diğer üyelerine gelince. 43 yaşındaki Thierry Duprey Du Vorsent daha önce Banque Populaire V’te dümenci ve trimcilik yaptı. Her ikisi de sıkı bir match race’çi olan Fred Guilmin ve Thierry Douillard, Alpari Dünya World Match Dünya Şampiyonası’nda yarışıyordu. Son olarak Guillaume Le Brec de MiniTransat’tan gelme bir yarışçı. 2006-2011 arası aralıksız olarak MiniTransat’ta yarışan 33 yaşındaki yelkenci, 2011’de dördüncü oldu. Ayrıca Mini Fastnet, Demi Cle’nin de aralarında bulunduğu birçok yarışta dereceleri var.

Ekibin hedefi şimdi hızla yeni trimaranlarına alışıp önlerindeki ilk mücadele olan, haziranda yapılacak Tour of Europe’da rakiplerine meydan okumak.

16 Nisan 2013 Salı

Geriye kaldı 30 mil

Fotoğraf: Christophe Breschi/Ricochets 17


Yelken yarışlarının kalbi Fransa’nın Atlantik kıyısındaki temsilcimiz Tolga Pamir’den haber var. Geçtiğimiz günlerde 13 Ekim’de start alacak MiniTransat 2013 öncesi programını duyuran Tolga, sezonun ilk yarışını tamamladı. İkincisi için ise bu hafta sonu start alacak.

MiniTransat 2013 için 180 deniz millik eksiği olan Tolga, Sinan Küçükkutlu ile katıldığı 150 millik duo yarış Demi Cle’yi tamamladı ve geriye sadece 30 deniz mili eksiği kaldı. Pamir ve Küçükkutlu yarışı genel sıralamada 44’üncü sırada tamamladı. 65 yarışçının start aldığı mücadelede 63 tekne yarışı tamamlamayı başardı.

Tolga’yı şimdi 300 deniz millik solo yarış Pornichet Select 650 bekliyor. Sezonun en zorlu mücadelesi olarak bilinen bu yarışa üçüncü kez katılacak olan Tolga Pamir, geçen yıl parkuru terk etmek zorunda kalmıştı. 20 Nisan Cumartesi günü 76 tekneyle start alacak yarışın rotası, iki farklı ada ve kayalıklar arasındaki geçişler ve gelgitin yarattığı akıntı oyunları nedeniyle oldukça zor. Geçen yıl yarışı 80 tekneden sadece 15’i bitirebilmişti. Tolga, dört gün sürmesi beklenen bu yarışta finişe ulaşabilirse MiniTransat 2013 kalifikasyonunu da tamamlamış olacak.


Yarışı http://www.ecoledevoilecnbpp.fr/pornichet-select-650-2013-accueil linkinden canlı olarak takip edebilirsiniz.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Alinghi’den sürpriz çıkış



Extreme Sailing Series’in Singapur’daki ikinci ayağı İsviçreli Alinghi’nin gösterisine sahne oldu. Bu kez Ernesto Bertarelli yerine ABD’li Morgan Larson’ın skipper’lığını üstlendiği takım neredeyse ‘hatasız’ yarıştı ve geçen yıldan bu yana podyuma kancasını atan The Wave Muscat’ın liderliğini elinden aldı.

Serinin ikinci ayağı 11-14 Nisan tarihleri arasında Singapur’da yapıldı. Hafif hava, parkurun etrafındaki yüksek binaların neden olduğu değişken rüzgarlarla birleşince takımlar için gerçek bir oyun oldu. Start hattında yedi takımla birlikte ‘wild card’ kontenjanından yerel takım Team Aberdeen Singapore da yerini almıştı. Alinghi’nin dümeninde bu kez Ernesto Bertarelli yerine, geçen sezon Oman Air’in skipper’lığını üstlenen Morgan Larson vardı. İlk gün ilk yarışı alan ekip daha sonra birinciliği Leigh McMillan ve ekibi The Wave Muscat’a kaptırdı. Filonun en genç skipper’ı Will Tiller’lı GAC Pindar da bir sürpriz yaptı ve günü üçüncülükle bitirdi. Filonun çömezi, ancak D35’lerden geldiği için çokgövdeli uzmanı Jerome Clerc skipper’lığındaki İsviçreli diğer takım RealTeam de ilk günkü çıkışıyla kendinden bekleneni gösterdi ve dördüncü sırada yer aldı. Gölde yarışmaya alışkın Clerc parkuru şöyle değerlendirdi: “Gölde yarışmaktan çok daha zor. Özellikle Singapur parkurunun etrafındaki yüksek binalar rüzgar tahminlerimizi zorlaştırıyor. Rüzgarın yönü çok hızlı değişiyor.”

İkinci güne gelindiğinde Alinghi tam formuna ulaşmıştı ve nitekim güne damgasını vurdu. Yedi yarışın üçünü kazanarak günün birincisi oldu. İkinci gün The Wave Muscat için pek de güzel geçmemişti. Çünkü takım günün sonuna gelindiğinde Alinghi’nin 12 puan gerisine düşmüş ve ikinci sırayı almıştı. Gözünü podyuma diken GAC Pindar da üçüncü sırada yer alan, serinin kurtlarından Roman Hagara’lı Red Bull Sailing Team’le aynı puana sahipti.


Üçüncü gün Alinghi ve The Wave Muscat arasındaki fark 27puana yükselmişti. Bu durum Morgan Larson’ı bir nebze olsun rahatlatsa da bir önceki ayağı hatırlatan ABD’li skipper durumun ne kadar değişken olabildiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Normalde 27 puan farkla çok rahat olmam gerekir ama hatırlarsanız Red Bull Sailing Team de, Muskat ayağında son güne kadar lider durumdaydı. Ancak The Wave Muscat son gün rakibini ters köşeye yatırdı ve liderliği kaptı. Evet mutluyum ama yine de son ana kadar beklemek gerek.”

Son gün Singapur’un ayağın tümüne hakim olan hafif havası sadece bir yarışın yapılmasına izin verdi. Bu durum ciddi bir puan farkıyla lider durumda olan Alinghi’ye avantaj sağladı. Zaten lider olan takım o günün tek yarışını da alarak genel sıralamada birinciliğe yerleşmeyi başardı. Günün ikincisi Red Bull Sailing Team, genel sıralamada da ikinciliğe yerleşti. Serinin en eskilerinden Roman Hagara, Alinghi’nin birinciliği için “İsviçreliler çok iyi çalıştı ve bu birinciliği sonuna kadar hak etti” dedi.

Son gün en güzel sürpriz ise seriye geçen yıl katılan Danimarkalı SAP Extreme Sailing Team’in ilk kez podyumda yer almasıydı. The Wave Muscat’ı dahi geride bırakarak üçüncü olan takımın taktisyeni Rasmus Kostner, bu derecenin kendileri için bir kilometre taşı olduğunu söyledi. Takım böylece genel sıralamada da dördüncülüğe yerleşti.

Serinin en başarılı takımı The Wave Muscat ise genel sıralamada üçüncülüğe düştü ve Singapur, takım için tam bir hayalkırıklığı oldu.

Extreme Sailing Series’in bir sonraki ayağı 2-5 Mayıs’ta Çin’in Qingdao kentinde. Sonra da bir kez daha İstanbul’da. İkinci ayak sonrası genel sıralamada puan durumu şöyle: 

1. Alinghi 18 puan
2.   Red Bull Sailing Team 18 puan
3.  The Wave, Muscat 16 puan
4.  SAP Extreme Sailing Team 12 puan
5.  Team Korea 11 puan
6.  Team X 10 puan
7. Realteam 10 puan
8. GAC Pindar 9 puan


12 Nisan 2013 Cuma

Kaliforniya güneşi



Yelken yarış dünyası nurtopu gibi 45ft’lik hydrofoil’li yeni bir yarış katamaranına daha sahip oldu. Adı California 45. Tasarımı Morrelli&Melvin ofisinin kaleminden çıkma. Tekneyi inşa edecek firma da; yarış tekneleriyle ünlü McConaghy Boats. Tasarımcılar Gino Morelli ve Pete Melvin, AC72 sınıf kurallarının hazırlanmasına yardımcı olmuştu. Ayrıca ETNZ ve Luna Rossa’nın AC72’lerinde de imzaları var. Dolayısıyla iki tasarımcı bu projelerden gelen deneyimlerini California 45’te konuşturmuş. Amaç America’s Cup heyecanını herkese yaşatmak.

13,46 metre boya ve 6,47 metre genişliğe sahip California 45, benzerlerinden farklı olarak küçük kamarası ve mutfağıyla uzun rotalı yarışlar için de uygun. Foil’ler sayesinde en ufak esintide bile hızlı seyirler sunuyor. Elektrikli vinç ve ergonomik güverte planı da sadece profesyonel yelkencilerin değil amatörlerin de rahat kullanmasını sağlıyor. Ayrıca konteynırla rahatlıkla taşınabiliyor.

11 Nisan 2013 Perşembe

Yelken yüzünden işimden kovuldum



2009 Moth Foiler Dünya Şampiyonu Bora Güları geçen ay İstanbul’daydı ve yeni yarış teknesi Bolt 37’yi ziyaret etmişti. Biz de Naviga olarak teknenin üretildiği Tuzla’daki CSC Composites ziyareti ve ABD’ye dönüş yolu arasındaki birkaç saatlik sürede Güları’yı yakalamış ve sohbet etmiştik. Kendisini zaten uluslararası basından takip ediyoruz. Görüşmemize, yelken kariyerinde önemli bir role sahip babası Erdoğan Güları’yla gelen Bora’yı yakından tanımak ise başka bir deneyim oldu. Bir saatlik röportajın sonunda kendisine dair aklımda kalan, ne kadar heyecan ve adrenalin bağımlısı bir insan olduğuydu. Özetle söylemek gerekirse Bora’nın tek derdi yelken yapmak. Nerede ya da nasıl olduğu değil... Hem yelken kariyerini hem de Bolt 37’yi konuştuğumuz Güları’nın röportajından bazı notlar aşağıda. Röportajın tamamı Naviga’nın nisan sayısında.

- Bu yıl ekim ayında Hawaii Honolulu’da yapılacak 2013 Moth Failer Dünya Şampiyonası’na katılacağım. 2009’da dünya şampiyonu olduktan sonra bu unvanı 2010’da Simon Payne, 2011’de Nathan Outteridge, geçen yıl da  Joshua McKnight’a kaptırdım. Çok sıkı rakiplerim var ve işim kolay değil. Hedefim tabii ki yine dünya şampiyonluğunu almak, kaybetmeyi hiç sevmiyorum.

- Moth, ABD’de de çok yaygın bir sınıf değil. Bildiğim kadarıyla ABD’de yaklaşık 50 Moth yarışçısı var. Çoğu da henüz başlangıç aşamasında. Aslında bu durum işi daha da heyecanlı ve zevkli kılıyor. Avrupa’da biraz daha yaygın.


- Bu sınıfı seçmemdeki en önemli sebep, bu teknelerin olağanüstü süratlere ulaşması. Çünkü tam bir hız bağımlısıyım. Ayrıca yarışçıyı özgür kılan ve yelkencinin kendini geliştirmesine açık bir sınıf.

- Aslında ekstrem sporlar kategorisinde değerlendirebiliriz Moth’u. Öğrenme aşaması çok zor ancak işi bir kez kaptınız mı her şey çok zevkli hale gelmeye başlıyor. Donanımıyla sadece 30 kilogram ağırlığında bu tekneler ve bu sayede en küçük bir esinti bile sizi inanılmaz hızlara ulaştırıyor. Motoru olmayan bir uçak gibi.

- Ben bugüne kadar en yüksek 32 knot’a ulaştım. Miami’de, bir fırtınadan hemen önceydi.

- Moth, Melges 24 ve TP52’de yarışıyorum ancak eğer günün birinde sadece birini seçmek zorunda kalsaydım bu Moth olurdu. Bunun sebebini yine hızı seviyor olmama bağlayabilirim. Bir de sanırım yalnız yarışmayı daha çok seviyorum.

- Detroit’teki aile şirketinde çalışıyordum ama yarışlar yüzünden çok işe gidemediğimden en sonunda patronum (babam) beni işten kovdu. Artık hayatımda sadece yelken yarışları var.


- Geçen yaz Team Sanya’nın VO70’iyle Savannah’dan Miami’ye seyir yapma fırsatım oldu. Beni Mike Sanderson davet etmişti. Yaklaşık 500 millik bir seyirdi. 24 saat süren bu seyirde sekiz saat boyunca dümen tutmama bile izin verdiler. Ve ben tabii ki dümeni hiç bırakmak istemedim. Bir gün Volvo Ocean Race’te yarışmak istiyorum.

- Türkiye’de hiç yelken yapma fırsatım olmadı. Yarışları bazı yelkenci Türk arkadaşlarım sayesinde Facebook üzerinden takip ediyorum. Extreme Sailing Series’in İstanbul ayağında ilk kez bir Türk takımının yarışacağını duydum. X40’lar gerçekten çok heyecan verici tekneler. Türkiye’den yarışmak için teklif gelse çok mutlu olurdum.

- Hepimizin başarılı işleriyle tanıdığımız Jason Ker, Bolt37’de de iyi bir iş çıkarmış. Bence gelecek vaat eden bir tekne. Birçok yarışçının ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Ziyaret etmeden önce Scuttlebutt, Seahorse, Sailing Anarchy gibi birçok uluslararası yayında Bolt 37’le ilgili haber görmüştüm. Haberlerin altındaki yorumlar da şimdiden ilgi çektiğinin bir göstergesi. Ben de performansını merakla bekliyorum.

10 Nisan 2013 Çarşamba

Laser gitti, Torch geldi


 Küçük ama önemli bir haber. Buna göre dünyada en yaygın dingi sınıflarından Laser artık Kirby Torch olarak anılacak. Nedeni ise Laser’in Kanadalı tasarımcısı Bruce Kirby ile üretici firma Laser Performance arasındaki anlaşmazlık. Hikayeye gelince... 

Laser’in tasarım hakkı Bruce Kirby’nin elinde. Ancak logo ve isim hakkı ise Laser Performance’a aitti. Ayrıca Avrupa ve Amerika’ya dağıtım hakkı da. Firma, tasarımın sahibi Bruce Kirby’ye düzenli olarak ücret ödüyordu. Ancak firma ücret ödemeyi kesince tasarımcı ve firma arasında anlaşmazlık doğdu. Bunun üzerine Bruce Kirby, tasarımını çekti ve Laser olarak bilinen ismini Torch olarak değiştirdi. Eski Laser, yeni Kirby Torch’lar artık başka bir firma tarafından üretilecek. Kimin üreteceği henüz belli değil. Kanada, Avustralya ve Hollanda ismi geçen ülkeler arasında.

Kirby’nin 1971 yılında tasarlayarak suya indirdiği Laser’den bugün dünyanın farklı ülkelerinde 200 bin adet bulunuyor.

9 Nisan 2013 Salı

Tam da rüzgarı yakalamışken…



Mayorka Adası’nda geçtiğimiz günlerde tamamlanan Prenses SofiaDünya Kupası Yarışları’nda yelkencilerimizin elde ettiği başarıları hem Turksail’den hem de ucaseyelken.com’dan okuduk. Yaklaşık bir hafta süren dünya kupasında; laser radial’de Pınar Kaynar 18’inci, Finn’de Alican Kaynar 17’inci, 470’de Deniz ve Ateş Çınar 20’inci olmuştu. İlk defa yurtdışında bir şampiyonaya katılan bedensel engelli sporcularımız Refik Aktuğ ve Mehmet Murat Etler de başarılı sonuçlar elde etmişti.

Dünya Kupası’nda en dikkat çekici sporcularımızdan biri de laser radial’de yarışan Çağla Dönertaş’tı. 2012 Londra Olimpiyatları öncesi Naviga çekimi için tanıştığım Çağla Dönertaş, çok hırslı ve tutkulu bir sporcu. Karadaki zamanlarını çoğunlukla spor salonunda geçiren Çağla, sosyal medyadan da takip ettiğim kadarıyla hedefe odaklı. Nitekim Çağla bu çalışmalarının sonuçlarını almaya başladı ve beş etaptan oluşan Dünya Kupası’nın üçüncü ayağı olan Prenses Sofia Dünya Kupası’nda madalya yarışını 10’nculukla tamamlayarak ISAF’ın yayınladığı dünya sıralamasında iki basamak yükselerek dördüncü sıraya ulaştı. Dünya Kupası’nın bir sonraki ayağı bu ay Hyeres’te yapılacak. Ancak Çağla, bu önemli yarışa maalesef katılamayacak. Nedeni, Çağla’nın antrenörü Alp Alpagut’un Başüstü için yazdığı ve sporcumuzun Mayorka’daki performansını anlatan aşağıdaki yazısında saklı.


“Ocak ayından beri Çağla Dönertaş’a koçluk yapıyorum. Çağla’yla Miami’de dünyanın önde gelen laser radial’cileriyle kamp yapmış ve hemen ardından katıldığı ilk dünya kupası yarışında dokuzuncu olmuştu. Şubat ayında bu kez Danimarkalı ve İngiliz milli takım sporcularıyla İspanya’da Gran Canaria’da 10 günlük kamp yaptık. Özellikle Miami ve İspanya’da üst seviye sporcularla yapılan kampın ardından Çağla’nın kendine güveni artmış, birebir çalışmamız sayesinde eksiklerininin çoğunu kısa sürede giderme fırsatımız olmuştu. Palma’daki yarış öncesi yine beş günlük kamp yaptık. Aslında ilk gün 25-30 knot esen rüzgar Çağla’nın pek alışık olmadığı şartlardı. Özellikle pupada zorlandı fakat sonraki günler performansını giderek artırdı. 25 ülkeden 66 laser radial’cinin mücadele ettiği yarışların başında 30’uncu sırada yer aldı ancak elemeler sonunda 17’inciliğe yükseldi ve böylece ilk yüzde 50 dilimindeki 33 sporcunun yer aldığı altın grupta yarışmaya hak kazandı.

Finallerin ilk günü müthiş bir performansla birinci yarışı kazandı, ikinci yarışta orsa şamandırasını yine birinci döndüğü yarışı beşinci bitirdi. Finallerdeki çok başarılı ilk iki yarıştan sonra üçüncü yarışta Çağla kötü start etti, biraz da yorulmuştu ve yarışı 20’nci bitirdi. Sonuçta genel klasmanda 10’unculuk derecesiyle son gün en iyi 10 yelkencinin katıldığı madalya yarışlarında yer almaya hak kazandı.  


Rio 2016 Olimpiyatları’nda uygulanmak üzere bu sene başından beri denenen yeni yarış formatında çift puanlı hesaplanan, atılması mümkün olmayan ve birincinin 0 puan aldığı iki madalya yarışı yapıldı. 12-18 knot rüzgarda gercekleşen madalya yarışlarına ise Çağla biraz şanssız başladı. Fransız sporcuyla birlikte startta sarı bayrak almasıyla ceza dönüşünü yaptı ve başlangıçta geri kaldığı ilk yarışı sekizincilikle bitirdi. Günün ikinci madalya yarışında ise starttan itibaren ön grupta yer aldı ve üçüncülüğe kadar yükseldi, dördüncü sırada finiş hattını geçti. Bu sonuçlara rağmen genel klasman derecesi değişmedi ve 10’uncu olarak şampiyonayı bitirdi.

Bundan sonraki dünya kupası yarışı bu ay Fransa’nın Hyeres şehrinde yapılacak. Ekim ayında ise Çin’de yapılacak son etapla tamamlanacak. Avrupa’da yapılan Palma ve Hyeres  Dünya Kupası yarışları en çok katılımlı ve zorlu yarışlar olarak dikkat çekiyor. Ancak Avrupa’da güzel bir yakalayan Çağla, Hyeres etabına katılamayacak. Çünkü TYF daha önce Palma ve Hyeres’e sporcu göndermeyeceğini bildirip aynı tarihlere seçme yarışı niteliğinde bir ulusal yarış koymuştu. Tam iyi bir form yakalamışken Avrupa’daki tüm rakiplerinin katılacağı Dünya Kupası’nda yarışamaması onun için bir dezavantaj olacak. Ayrıca Akdeniz Oyunlar öncesi Fransız, İspanyol, İtalyan, Hırvat rakipleriyle kendini test edemeyecek.”