31 Ekim 2014 Cuma

Açık artırma başladı!


Volvo Ocean Race’te yarışan Team Alvimedica’nın bir parçası olmak ister misiniz? Hem de bir yandan kalp hastası çocuklara destek olarak...

İki seçeneğiniz var: Ya yeni bir ayağın startında bir süre takımla yarıştıktan sonra denize atlayan kişi olabilir ya da her ayakta yapılan Pro-am Race (amatör ve profesyonel yelkencilerin bir araya geldiği) mücadelesine katılabilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken ise her ayak öncesi ww.teamalvimedica.com sitesinde gerçekleştirilecek ve geliri çocuk kalp hastaları için çalışan yerel bir sivil toplum örgütüne bağışlanacak açık artırmaya katılmak.

Takımlar yarışın ilk limanı Cape Town’a ulaşmak üzere. Dolayısıyla bu ayakta yapılacak yarışlara katılabilmek için açık artırma açıldı, bağışlar da gelmeye başladı. Siz de katılmak isterseniz açık artırmayı www.teamalvimedica.com/auction/ adresinden takip edebilirsiniz. Açık artırmadan elde edilecek gelir yerel sivil toplum örgütü Güney Afrika Pediatrik Kardiyoloji Derneği’ne bağışlanacak.

Hatırlarsanız projenin başlangıcı Alicante startında Alvimedica CEO’su Cem Bozkurt tarafından gerçekleştirilmişti. Cem Bozkurt, Team Alvimedica adına, kalp hastası çocuklar için hizmet veren İspanyol Menudos Corazones Vakfı’na 10.000 euro bağışlamış ve startta tekneden denize atlayan kişi olmuştu.


30 Ekim 2014 Perşembe

91 skipper Route du Rhum’a hazır



1978 yılından bu yana her dört yılda bir düzenlenen solo Atlantik geçişi yarışı Route du Rhum’un 10’uncusu 2 Kasım Pazar günü saat 14:00’te Fransa’nın St. Malo şehrinden start alacak. Dokuz farklı ülkeden (Fransa, İtalya, İngiltere, Güney Afrika, İspanya, Portekiz, İsviçre, Belçika ve Finlandiya) 91 skipper Guadeloupe’un Point-a-Pitre Limanı’na doğru yelken basacak. Yarışta; Ultimate (60 feet ve üstü çok gövdeli), Multi50, IMOCA 60, Class40, Multihull Rhum (39 feet ve üstü çok gövdeli) ve Rum Monohulls olmak üzere altı farklı sınıfta tekneler mücadele edecek. En kalabalık sınıf 42 tekneyle Class40’lar.

Robin Knox-Johnston
Filonun en dikkat çekici ismi ise elbette İngilizlerin efsane yelkencisi Sir Robin Knox-Johnston. 75 yaşına gelmesine rağmen solo Atlantik yarışına girmekten kaçınmayan Johnston, Rhum Class Monohulls’ta yarışacak. 45 yıl önce dünyanın etrafını hiç durmadan tek başına dolaşan ilk yelkenci Johnston, yaşından korkmadığını söylüyor ve “Kendimi 45 yaşında hissediyorum. Yıllar sonra yeniden parkurlara döndüğüm için çok mutluyum. Buranın havası bir harika” diyor. En son 67 yaşındayken, 2006’daki Velux 5 Ocean Race’te Open 60’la tek başına yarışan Johnston, yarışı dördüncü sırada tamamlamıştı.

Yann Guichard
Filoya bir de büyük teknelerden başlayarak göz atalım. Maksi trimaranlardan oluşan Ultimate sınıfında gözler en çok Yann Guichard’ın üzerinde. Fransız yelkenci, dünyanın en büyük trimaranı Spindrift 2’yle yarışa katılıyor. Birçok rekora imza atan 100 feet’lik dev trimaran aylardır solo yarışa uygun olacak şekilde modifiye ediliyordu.

Dünya turu rekoru kırmak üzere birkaç kez yola çıkan ancak sadece birkaç gün sonra geri dönmek zorunda kalan Thomas Coville de teknesi Sodebo’yla St. Malo’daki start hattında yerini alacak. Rekorunu bir türlü geçemediği ezeli rakibi Francis Joyon da start hattında yerini alacak.

Armel Le Cleac'h ve Loick Peyron
Yarıştan kısa bir süre öncesine kadar sarı trimaran Birch’le yarışa katılmayı planlayan Loick Peyron ise Banque Populaire VII’yle yarışa katılacağını duyurarak takipçilerini şaşırttı. Bu son dakika kararının sebebi ise trimaranın asıl skipper’ı Armel Le Cleach’ın elini sakatlamasıydı.

Paprec Recycling’le Yann Elies, Musandam-Oman Sail’le Sidney Gavignet, Edmond de Rothschild’la Sebastien Joss ve Prince of Britain’le Lionel Lemonchois filonun en hızlı sınıfının diğer skipper’ları.

IMOCA 60 sınıfı da oldukça zengin. Son Vendee Globe’un rekortmen birincisi François Gabart tabii ki Macif’le mücadelede yerini alıyor. Yine Vendee Globe’dan Jeremie Beyou (Master Cock), Tanguy Lamotte (Initiatives Heart), Marc Guillemot (Safran), Vincent Riou (PRB) IMOCA 60 sınıfının diğer güçlü isimleri.

Jean Galfione
Class 40 sınıfının –bana göre- en dikkat çekici ismi ise Serenis Consulting teknesiyle yarışacak olan Jean Galfione. İlginç olmasının sebebine gelince… Fransız Galfione aslında olimpiyat madalyalarına sahip bir atlet. 17 yıl boyunca atlet olarak yarışan 43 yaşındaki Galfione sadece yedi yıl önce –ikinci tutkusu olan- yelkenciliğe başladı. 2007 yılında America’s Cup’ta K-Challenge takımında yarışmaya başlayan Galfione ardından Figaro sınıfına yöneldi. 2012 yılında da Pogo 40’la yine bir Atlantik geçişi yarışı olan Solidaire du Chocolat’a katıldı.


29 Ekim 2014 Çarşamba

Agresif 'sör'


Doğru mu bilemeyiz, bizler İngiliz The Telegraph Gazetesi’nin yalancısıyız. Denen o ki küçük bir çocukken bir cilt hastalığı olan Ben Ainslie, oldukça asosyal bir çocuktu. Okuldan nefret eder, kimseyle konuşmaz ve çoğunlukla tek başına vakit geçirirdi. Tek kaçışı da sekiz yaşındayken başladığı ve yalnız kalmak için büyük fırsat olarak gördüğü yelken sporuydu. “Yaşadığımız yere birkaç mil uzaklıkta bir pub vardı. Ben 10 yaşlarındayken bir yılbaşı sabahı babam, bütün aile orada buluşacağımızı söyledi. Ben de tek başıma tekneyle gelmek zorunda kaldım. Oraya ulaşmayı başardığımda her şeyi kontrol edebildiğimi gördüm ve bu benim için bir dönüm noktası oldu.” İşte Ainslie’nin yelkendeki başarısının temelini de çocukken yaşadığı bu problem oluşturuyordu.

Ben Ainslie’nin kim olduğunu klasik olarak açıklamak gerekirse, “Olimpiyatlarda dört kez aldığı altın madalyayla tüm zamanların en başarılı yelkencisi” diyebiliriz.  Ancak başarılı yelkenciliğinin yanında agresifliği ve bitmek tükenmek bilmeyen hırsı sebebiyle de bolca takipçisi olan bir isim Ben Ainslie. Siniriyle ilgili hafızalara kazınan görüntülerinden biri ise 2012’de Avustralya’da yapılan ISAF Şampiyonası’nda kendisini engellediği gerekçesiyle, bulunduğu bottan ‘uçarak’ bir gazeteciyi tartakladığı anlar hiç kuşkusuz. Bu olay Ainslie’nin ilk vukuatı değildi, 2004’teki bir yarışta da benzerini yapmıştı. Ceza almaktan kurtulan Ainslie, “Yaptıklarımdan dolayı pişmanım. Normalde sakin bir insanımdır ama bazen içimdeki rekabetçi ruh ortaya çıkıveriyor” diyordu. Nitekim bu yaşananlar son olayı da olmamıştı. İngiliz yelkenci, bu olaydan birkaç ay sonra da Mayorka’daki yarışlarda kendisine protesto veren rakiplerini “Pişman olacaklar” diye tehdit etti.

Ainslie 2012 Londra Olimpiyatları’nda aldığı altın madalyanın ardından finn sınıfında yarıştığı olimpiyatlarda jübilesini yaptı ve en büyük ikinci hayali olan 34. America’s Cup’ta, Oracle Team USA’de yarıştı.Yarışmakla kalmadı takımla birlikte büyük bir başarıya imza atarak kupayı aldı ve ‘Sir’ unvanına layık görüldü. Sir Ben Ainslie’nin önündeki hedefi, bu kez ülkesini temsil edeceği 35. America’s Cup’ta kupayı İngiltere’ye götürmek. Şimdilerde mücadelesinin önemli bir kısmını karada veren Ainslie, ekibi oluşturmak ve gerekli parayı toplamanın yanı sıra Extreme Sailing Series’de J.P. MorganBAR ile birlikte mücadele etmekle meşgul.


İstanbul’a ilk gelişiniz mi?
Evet ilk gelişim. Henüz şehri gezme fırsatım olmadı ama uçakla inerken şehrin büyüklüğünü görünce çok şaşırdım. Çok etkileyici bir şehir ve burada bulunduğum için gerçekten çok mutluyum. Özellikle Boğaz’da yelken yapmak için sabırsızlanıyorum.

Extreme Sailing Series filosu bu yıl siz, Dean Barker, Franck Cammas gibi isimlerle daha da güçlendi. Nasıl gidiyor yarışlar?
Evet bu yıl dediğiniz gibi filo gerçekten çok güçlü. Özellikle 35. America’s Cup’a hazırlanan Team New Zealand, Team France’ın katılımıyla Extreme Sailing Series daha da heyecanlı ve rekabetçi hale geldi. Ben de bu yüzden kendimi çok şanslı görüyorum.Yarışlar birbirine çok yakın ve zorlayıcı geçiyor. Şimdiden kendimi daha güçlü hissediyorum.

Takımınız J.P. Morgan BAR sıralamada oldukça geride. Ekibinizin performansı hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Açıkçası bizim için çok parlak geçmiyor çünkü hâlâ öğrenme aşamasındayız. Biz daha seride çok yeniyiz ve bu bizim için çok farklı bir yarış türü. İlk üç tekne arasına girmek için sanırım biraz daha yolumuz var. Daha çalışmamız gerek.


Extreme Sailing Series’in 35. America’s Cup’a hazırlanmak için iyi bir platform olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu soruya ‘gerçekten iyi bir platform’ diyemeyeceğim. Bazı açılardan evet ama tam anlamıyla değil. Ancak America’s Cup’taki gibi çok gövdelilerle bu kadar yakın yarışabileceğimiz başka bir yarış yok. Ayrıca yeni insanlarla birlikte yelken yapmak ve yeteneklerini geliştirmek için çok büyük bir fırsat. Evet, oldukça iyi bir platform olduğunu söyleyebilirim. Benim açımdan son derece tatmin edici.

34. America’s Cup’ta takıma dahil olduktan sonra ETNZ karşısında 8-1 yenik durumda olan ve kupayı kaybetmeye kılpayı kalan Team Oracle USA arka arkaya tüm maçları alarak 34. America’s Cup’ı elde etmeyi başardı. Ve bunlar siz takıma katıldıktan sonra olduğu için kupanın ‘süperstar’ı oldunuz. Üstelik çok gövdelilerde ilk deneyiminiz olmasına rağmen. Siz bu başarıyı bekliyor muydunuz?
Hayır kesinlikle beklemiyordum. Aslında benim takımdaki rolüm sadece skipper James Spithill’i desteklemekti. Ve yarışta tek yaptığım James’in yanında durmaktı. Ayrıca takıma çok geç girmiştim. Üstelik olimpiyatlardan henüz çıkmıştım. Açıkçası hiçbir başarı beklentim yoktu. Yarışa dahil olduğumda aldığım rol normalde alışkın olduğum ve bildiğim bir görev değildi. Ancak çok şanslıydım çünkü ekip çok iyiydi ve onlar sayesinde kısa sürede kendimi geliştirmeyi başardım. Teknede yarış sırasında yapılan modifikasyonlar sayesinde de takımın performansı çok dikkat çekici bir hızla arttı. Ve bu da bir taktisyen olarak benim işimi kolaylaştırdı. Ayrıca takım arasında iletişim de çok kuvvetliydi. Tüm bunların takımı zafere taşıdığını ve benim açımdan çok ayrıcalıklı bir durum olduğunu düşünüyorum.

Ben Ainslie ve James Spithill
Oracle Team USA’in başarısı, sizin başarınız gibi yansıtıldı medyada. Sanırım siz zaferin bu şekilde yansıtılmasından pek hoşlanmadınız.
Ben takıma girmeden önce taktisyenlik görevini üstlenen John Kostecki’nin görevinde başarılı olamadığı söylendi. Ancak ben buna katılmıyorum ve John’un yanlış bir şey yaptığını düşünmüyorum. Ben dahil olmadan önce 8-1 yenik durumdaki ekipte ortam gerçekten çok gergindi ve herkesin morali çok bozuktu. Birilerinin taze fikirlerle gelmesi gerekiyordu. O da ben oldum. Pozitif olarak ekibin moralini düzeltmeye çalıştım. Oracle’ın kupayı almasının benim başarım gibi gösterilmesinden hiç hoşlanmıyorum. Buna inanmak çok safça olur zaten. Bu zafer, karada çalışanlarla birlikte büyük bir takım çalışmasının sonucu.

35. America’s Cup’ta tamamen İngiliz yelkencilerden oluşan bir takımla bu kez kendi ülkenizi, İngiltere’yi temsil edeceksiniz. Bu size daha büyük bir sorumluluk hissettiriyor mu?
Kesinlikle bu kez kendimi daha ağır bir yükün altına girmiş hissediyorum. Bir takıma liderlik yapmak ve o takımı oluşturacak gerekli unsurları bir araya getirmek hiç kolay bir iş değil. Yapılacak çok fazla iş var. Bu yıl takıma uygun olabilecek doğru isimleri bulma konusuna odaklanmış durumdayız. Yöneticiler, tasarımcılar, yelkenciler... Ve tabii işimizin en önemli kısmı maddi desteği bulmak. Açıkçası yelken yapmak bu yıl öncelikli hedeflerimden biri değil. Extreme Sailing Series’te yarışmak da aslında bu bütünün bir parçası. Yelkene biraz daha az zaman ayırıyorum bu aralar.

35. America’s Cup’ta yarışacak takım ne aşamada? Biraz bilgi verir misiniz?
Takımı kurma çalışmalarına bir yıl önce, 34. America’s Cup’tan hemen sonra başladık. Şu ana kadar aralarında tasarımcı, tekne üreticisi ve yelkencilerin yer aldığı 50 kişi olduk. İngiliz Hükümeti bize büyük bir destek veriyor. Yeni teknemizin tasarımı ve üretimi için de çalışmalara başladık. Ancak hâlâ somut bir şey yok. Takımımız yapım aşamasında diyebilirim. Çalışmalarımızı netleştirmek ve hızlandırmak için 35. America’s Cup’ın nerede ve ne zaman yapılacağının netleşmesi lazım. Bunları öğrendiğimizde hazırlıklarımızı tamamlayabileceğiz.


34. America’s Cup’ta maddi ve dolayısıyla teknolojik açıdan çok güçlü bir takımdaydınız. Bir sonraki mücadelenin daha zor olacağını düşünüyor musunuz?
America’s Cup benim için gerçekten çok zor bir görev. Dediğiniz gibi bir sonraki daha da zor olacak. Bence en zor işlerden biri başka insanlarla birlikte çalışmak. Ve America’s Cup da gerçek bir takım mücadelesi. Ekiptekilerin yeteneği ve birbirleriyle uyumu çok önemli. Koşullar hiç de kolay değil. Umarım başaracağız.

Olimpiyatlar ve America’s Cup’ta yarışmak bir yelkencinin en büyük hayali ve belki de son noktası. Siz bunları fazlasıyla gerçekleştirdiniz ve bir sonraki America’s Cup’ta skipper olarak yarışacaksınız. Daha ilerisi nedir sizin için?
Önceki röportajlarımda hedeflerimin olimpiyatlarda ve America’s Cup’ta yarışmak olduğunu söylerdim. Her ikisini de gerçekleştirdim. Bunların ardından okyanus yarışları olacak sanırım. Aslında yeni bir mücadele her zaman için var. Dünyanın çevresinde, hiç durmadan yarışmak fikri her zaman hoşuma gitmiştir. Özellikle de Jules Verne Trophy’de olduğu gibi tam bir ekiple birlikte.

25 Ekim 2014 Cumartesi

Keyif 60’a sürpriz ödül



60 knot’lara çıkan hava yüzünden filodaki birçok takım gibi Rolex Middle Sea Race’ı bırakmak zorunda kalan Keyif 60 ekibi, açıkdeniz yarışından önce yapılan koyiçi mücadelede elde ettiği üçüncülük ödülünü bugün aldı.


Fırtına sebebiyle sığınmak zorunda kaldığı Pantelleria Adası’ndan, Liquigas Xplane  teknesinde yarışan diğer Türk yelkenci Enes Çaylak’ı da alan ekip bu sabah erken saatlerde Malta’ya ulaştı. Ardından üçüncülük ödülünü almak üzere ödül törenine gitti. Burada ekibi bir sürpriz bekliyordu...


Yarış sırasında rastladıkları deniz kaplumbağalarını videoya çekerek sosyal medyada paylaşan ekip, bu videoyla The Biological Conservation Research Foundation isimli, bilimsel araştırma yapan bir vakıf tarafından özel ödüle layık görüldü. 15 yıldır Rolex Middle Sea Race’le işbirliği içinde çalışan dernek çalışmalarına yardımcı olması için, yarış sırasında yunus, balina ve deniz kaplumbağalarına rastlayan ekiplerden fotoğraf ve videolarını çekmelerini ve ayrıca rastladıkların yerin koordinatlarıyla, rüzgar durumunu da bildirmelerini istiyor. Bu görevi yerine getiren ekiplerden seçtiği birine de ödül veriyor.

Bu arada start alan 122 tekneden sadece 49’unun yarışı tamamlayabildiği öğrenildi.

23 Ekim 2014 Perşembe

Rolex Middle Sea Race filosu darmaduman

Bristolian teknesi
Bu yıl 35’incisi düzenlenen ve Keyif 60’ın yanı sıra Türk yelkenci Enes Çaylak’ın yarıştığı 600 deniz millik Rolex Middle Sea Race, tarihinin en fırtınalı mücadelesini yaşadı. Dün 60 knot’lara ulaşan fırtına nedeniyle aralarında Keyif 60’ın da bulunduğu birçok tekne ilk bulduğu güvenli limana bağlanmak zorunda kaldı.

Black Pearl teknesi
Yarışta ilk finiş veren 100 feet’lik maksi Esimit Europa 2 oldu. Salı akşamı saat 22:00’de finişe ulaşan tekne ‘line honour’ unvanının da sahibi oldu. Niklas Zennstrom’un maksi 72’si Ran V ise Esimit Europa 2’den üç saat sonra finişe ulaştı. Tarihinin en büyük fırtınasını yaşayan yarışta şu ana kadar 34 tekne finişe ulaşırken 25 tekne ise mücadeleyi bırakmak zorunda kaldı. Neyse ki hiçbir tekneden can kaybı ya da yaralanma haberi gelmedi. Halen onlarca tekne Sicilya’nın koylarına sığınmış durumda. Bu arada yarışa devam edenler de var.

Pantelleria'da son durum
Bu arada Keyif 60 hala filodan beş tekneyle beraber Pantelleria Adası’ndaki balıkçı barınağına bağlı durumda. Enes Çaylak’ın yarıştığı Liquigas Xplane teknesi de Pantelleria Adası’na bağlandı. Keyif 60 ekibi yarın havanın biraz hafiflemesiyle Malta’ya doğru yola çıkacak. Ancak fırtınaya rağmen ekipte keyifler yerinde. Devamını Elif Gümrük anlatıyor:


Scarlett Oyster
 “Bugün bağlı olduğumuz yere Scarlett Oyster teknesi geldi. Onların da dün sabah saat 09:00’da dümen palası kopmuş. Bir süre anayelken ve cenova geldikten sonra başka bir tekneden dümen niyetine takılacak bir aparat almışlar. Bu sabah bulunduğumuz barınağa geldiler. Diğer teknelerden yelkenciler halatla tekneyi içeri çektiler. Bulunduğumuz yer güvenli ancak mendireğin dışında hala 5 metreyi bulan dalgalar var.”



Elif Gümrük, Özge Atçı ve Merve Kaynar

Fırtınada demleme çay keyfi (!)

Keyif 60 yarıştan çekildi

Rolex Middle Sea Race'de yarışan Keyif 60 ekibi yarışı terk ettiğini bildirdi. Dün fırtınada hem anayelkeni hem de cenovası yırtılan takım Pantelleria Koyu'na sığınmıştı. Ancak hava raporlarına göre fırtına daha devam edecek. Halen finişe 210 deniz millik yolu olan takım şu açıklamayı yaptı:

"Bugun 11.12 itibariyle Rolex Middle Sea Race'ten resmi olarak cekildik. Bu sabah hava raporlarına tekrar baktığımızda gün içinde 30 knot'larda olan havanın gece tekrar 40-50 knot'lara çıkacağını görünce şu anda olduğumuz noktadan finiş hattına dek olan 210 millik rotada teknemizi ve yelkenlerimizi daha fazla hırpalamamaya karar verdik.

Yarın sabah 25 knot'lara inen hava ile doğrudan Malta'ya 120 millik rotamıza çıkmayı planlıyoruz. Bu sene şimdiden bütün ekipçe çok fazla tecrübe edindik, umarız önümüzdeki sene bu yarışta finişi görebiliriz"

Açıkdeniz yarışından önce yapılan koyiçi yarışta, sınıfında üçüncülük elde eden takım, cumartesi günü yapılacak ödül töreninde podyuma çıkacak.