22 Şubat 2012 Çarşamba

Yasemin’in hedefi net: Solo açıkdeniz yarışçılığı


Aralık ayında, teknesi Filizim’le Atlantic Rally for Cruisers’a (ARC) katılan ve ekibiyle sınıfının üçüncüsü olan Mustafa Miharbi’yle çok keyifli bir röportaj yapmıştım. Miharbi hayalini gerçekleştirmiş ve bu yarışla jübilesini yaparak parkurlardan çekildiğini söylemişti. Anlattıkları hem eğlenceli hem de heyecanlıydı. Ekipleri 10 kişiden oluşuyordu. Takımda bir de kadın yelkenci vardı: Yasemin Akyıl. O zaman, bu macerayı bir de kadın gözüyle Yasemin’den dinlemeyi istemiştim.
Aslında Yasemin’i yelkenciler arasında tanımayan yok. İzmir’de yaşıyor, burada ortağı Nicolas’la birlikte yelken dersleri veriyor. Ama yarışçılıktan da kopamıyor. Türkiye’deki yarışların yanında geçtiğimiz yıl Uno Farr 40 takımıyla European Circuit’e katılan Yasemin bu yıl da aynı ekiple Amerika’da yapılacak yarışlarda mücadele edecek. Tam anlamıyla offshore yarışı tutkunu. Hedefi günün birinde açıkdenizlerde solo yarışmak. Bunun için deyim yerindeyse canını dişine takmış bir şekilde mücadele ediyor. Gerisini, belki de fırsat verilirse ileride Türkiye’nin ilk solo kadın yelkencisi olacak Yasemin’den dinleyelim.

Filizim ekibine nasıl dahil oldun?
Offshore yarışlara tutkumu bilen TAYK Komodoru Serdar Kısadere, Atlantik geçişine hazırlanan Mustafa Miharbi’yle tanışmamı önerdi. Ben de Mustafa Abi’yle telefonla konuştum ve yelken geçmişimi anlatan bir e-mail gönderdim. Yüz yüze bile görüşmeye fırsat bulamadan kendimi Danimarka’dan Kanarya Adaları’na 2 bin deniz millik tekne transferinde buldum. Buradaki performansıma göre takıma dahil oldum.
Daha önce okyanus geçmiş miydin?

Hayır ama 2010’da Mini Fastnet Yarışı için Fransa’nın Atlantik Okyanusu kıyısında 300DM antrenman yapmıştım. Fastnet Yarışı ise 600DM idi. Şimdi açıkça söyleyebilirim ki Mini Fastnet Yarışı benim için Atlantik Rallisi’nden daha zorluydu. Çünkü orada 5 gün boyunca 2 kişi 35kt rüzgarda yarıştık. Tuvalet ve motoru olmayan 6.5 metre bir tekneden bahsediyoruz. Otopilot kullanmadan dönüşümlü dümen tuttuk.


Ekipteki tek kadın olmak nasıldı?

1994 yılından beri yelken yapıyorum ve birçok ulusal ve uluslararası yarışta milli takımda yer aldım. Kız sporcular çok az olduğu için hep erkeklerle veya erkeklere karşı yarıştım. Dolayısıyla bu alışık olduğum bir durum. Tercihim tabii ki kadın rakiplerle yarışmak ama şu an ekiplerde kadınlara şans verilmiyor. İtiraf edeyim Atlantik Yarışı öncesi Danimarka transferinde bana bulaşık yıkatıp yemek yaptıracaklarından korkmadım değil. Ancak RYA eğitmenlerinden Martin'in, herkese eşit işbölümünün yapıldığı “mother watch” sistemini ekibe anlatmasıyla bu sorun çözüldü.

Hazırlık kısmı nasıldı?

Bizim için en büyük hazırlık teknenin transferiydi. O seyahatte birbirimizi tanıdık. Asıl zor olan 10 kişinin teknede anlaşıp uyumlu bir şekilde hareket etmesiydi. Zaman zaman sinirler gerilse de kritik anlardan hep beraber çıktık. Bir de işin içine yarış girince gecede 3 kavança attığımız, balon değişimi yaptığımız, yırtılan yelkenleri dikmekten hiç dinlenemediğimiz zamanlar oldu.
 


Seni en çok zorlayan neydi?
Rüzgarın sert olması nedeniyle dümen tutarken sırtımın ve kollarımın çok ağrımasıydı. Hatta bir ara sakatlanacağımdan korktum. Diğeri de watermaker’ın yaptığı suydu. İçebilmek için içine limon sıkıyordum.

Peki en güzel an?

İlk günlerden birinde, gece geç saatte kavança attık fakat tekne tam toparlanamamıştı. Tam o sırada iskele tarafta denizde birşey oynadı tekrar bakınca bir balina olduğunu gördük. Ve biz nerdeyse 2 metre yanından 25kt havada balonla fişek gibi geçtik. Ona çarpmadığımız için çok sevindim.

Bu aralar neler yapıyorsun?

Geçtiğimiz hafta Southampton'da Royal Yachting Association’ın (RYA) Yachtmaster sınavına girdim. Yılın en soğuk zamanında bunu yaptığım için kendime kızdım tabii. Dışarıda kar yağarken biz sınava hazırlanıyorduk. Sınav pratik olduğu için 1 hafta boyunca denizdeydik.

En son Mini Transat’a katılmayı planlıyordun. Ne oldu?

Hedefim solo yarışmak. Bunun için de en ucuz tekne olan Mini 6.5’u seçmiş ve en önemli yarışı olan Mini Transat’ı hedef koymuştum. Amacım 2011 yarışına katılmaktı. Sponsorluk için destek aradım ancak olmadı. Bir tekne alabilecek ve Fransa’da hazırlıkları sürdürebilecek imkanım olsaydı bunu kesinlikle gerçekleştirmiştim. Çünkü o dönemle Fransa'da kendi imkanlarımla antrenman yapıp Mini Fastnet Yarışı'nda 19. olmuştum. Artık bilgi birikimimin yeterli olduğunu düşünüyorum. Fiziksel olarak da hep antrenmanlıyım. Bundan sonraki hedeflerim de hep aynı; solo offshore yarışmak. Bunu da Mini 6.5 , Figaro veya Class 40 tekneleriyle yapabileceğimi düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder