Bir haftadır
bloguma pek uğrayamadım. “Bugün kaç kişi girmiş de yazılarıma bakmış” merakıyla
bir günde defalarca tıkladığım istatistiklere dahi bakamadım. Esas sebep
yoğunluktan. Bir de yazı girmediğim sürece –haliyle- azalan rakamları görmek
istemememden.
Yoğunluğumun,
bir haftadır tek bir haber bile giremememin sebebine gelince... Bendeniz Naviga
dergisinde çalışıyorum belki bilirsiniz. Her ayın üçüncü haftası, dergi
bitirmemiz sebebiyle blogumdaki tempo da biraz azalır. Bir hafta ara verdiğim ise
hiç olmamıştı. Ancak bu ay dergi bitirmemizin yanı sıra büyük bir
organizasyonumuz da vardı: Cup’ışalım mı? Yelken Yarışı...
‘Cup’ışalım
mı?’ yarışını yelkenciler arasında bilmeyen yoktur. 10 yıldır Naviga dergisi
tarafından aynı heyecanla düzenleniyor. İki gün verdiği kahvaltısıyla yarış
öncesi yelkencileri bir araya getirir, partisi çok eğlencelidir, hediyesi
boldur, asıl amacı yarışçılara keyifli bir mücadele fırsatı sunmaktır. Bunları
ben değil, yarış süresince röportaj yaptığımız, 10 yıldır bu yarışa katılan
yelkenciler söylüyor. Yakında Naviga TV’de de görebilirsiniz.
Aslında burada
yarışı anlatmak, kim kimi ne zaman geçti, finişe ilk kim ulaştı gibi bilgileri
aktarmak değil niyetim. Meraklıları zaten takip etti, sonuçları öğrendi. Asıl
amacım organizasyonun arkasında yaşananları aktarmak. Çünkü bu kez, daha önce
yarışçı olarak katıldığım bu organizasyonun bir parçasıydım. Yani masanın diğer
tarafındaydım.
Yarışın
hazırlıkları aylar öncesinden başladı. Özellikle de reklam ve pazarlama
ekibinin çalışmaları. Ekipteki iki arkadaşımız aylar öncesinden yarışçılara en
güzel hediyeleri vermek için markalarla bağlantı kurdu, yarışın masraflarını
azaltabilmek için ana sponsor arayışına girdi. Sancılı bir süreçten sonra
markalar bir araya getirdiler ve yarışın overall birincisi ekibe toplam 35 bin
liralık hediye toplamayı başardılar. Ana sponsor ise son dakika talihsizliği
sebebiyle olamadı. İlk başta bu duruma üzülsek de durumu kabullenip yolumuza
devam ettik.
Yarış
yaklaştıkça Naviga ofisinde neredeyse adım atacak yer yoktu. Bir yanda dereceye
gireceklerin hediyeleri, bir yanda kahvaltıda ve ekiplere kumanya olarak verilecek kekler, bisküviler, yine tüm
ekiplere verilecek çantalar, hediyeler ve bir köşede de geceleri bize ve
bizimle birlikte bekleyerek uykusuz kalan arkadaşlara yatak hizmeti veren, kahvaltıda
yerlere atacağımız kocaman minderler.
Yarışa
birkaç gün kala organizasyon çalışmalarına yazı işleri ekibi de katıldı.
Yapılması gereken çok şey vardı: kahvaltıda ekiplere verilecek, içinde
hediyelerin olduğu çantalar hazırlanacak, yarış için videolar montajlanacak,
ofise gelen giden misafirler ağırlanacak, bir yandan da dergiye yetişmesi
gereken haberler toparlanacak, zamanında piyasada olabilmek için formalar
baskıya gönderilecek.
Yarış
başladığında ise bu kez işimizin önemli bir kısmı denizdeydi. Ekibin bir kısmı
karadaki organizasyonu yürütürken bir kısmı da botlara binerek en güzel
görüntüleri yakalamaya çalıştı, yarış haberi için bilgileri topladı ve
yarıştaki gelişmeleri sosyal medyadan anında takipçilere aktarmak için uğraştı.
Yarış bittikten sonra da ofise dönüldü çünkü bitirilmesi gereken bir de dergi
vardı. Minicik bir botta, güneşin altında saatlerce bekleme sonucu tutulan
vücutlar nedeniyle yükselen “Ah, of” sesleri arasında gün boyu çekilen binlerce
karelik fotoğraflardan en güzelleri seçilmeye çalışıldı. Saatlerce montaj
masasında oturularak gün boyunca cekilen video görüntülerinden klip hazırlandı.
Özetle... İki
günümüz koşuşturmacayla geçti. Kimi zaman üzüntüyle ama çoğunlukla kahkahayla. Ofis
gelen gidenlerle doldu, arkadaşlar yalnız bırakmadı. Moralimizi bozan, canımızı
sıkan çok şey oldu. Kahvaltıda meyve olmadığı için eleştirilmekten tutun da, üretici firma yetiştiremediğinden ekiplerin bir kısmına tişörtleri ikinci gün
vermek zorunda kaldığımız için “rezil olduğumuzu” söyleyenlere kadar. Bizde
saklı kalmasını tercih ettiğimiz “son dakika golleri”ne ise hiç girmiyorum.
Biliyoruz ki bunlar her organizasyonun cilvesi. Şikayet etmiyoruz...
Şimdi sırada
Perşembe akşamı İstanbul Yelken Kulübü’nde yapılacak ödül töreni için yapılacak
hazırlıklar var. O da bitti mi Naviga ekibi normal hayatına geri dönecek...
ilk gün yapılan yarışta OCS olsakta herşeyiyle dört dörtlük bir organizasyon olarak aklımızda kaldı. Tüm naviga ekibinin ellerine sağlık. 2013 yarışını heyecanla bekliyoruz.
YanıtlaSil