4 Haziran 2012 Pazartesi

X40’lar Boğaz’da uçacak



Extreme Sailing Series 2012’de sıra nihayet İstanbul’a geldi. Euroasia Sports organizasyonuyla 7-10 Haziran’da yapılacak serinin üçüncü ayağında sekiz takım karşı karşıya gelecek: Alinghi, GAC Pindar, ZouLou, Groupe Edmond de Rotschild, Oman Air, Red Bull Sailing Team, SAP Extreme Sailing Team ve The Wave, Muscat. 40 feet’lik hız makineleri X40’ların parkuru bu kez Ahırkapı açıkları olacak. Geçtiğimiz yıl Haliç’te yapılan yarışlar rüzgârın devamlılığı ve sürprizlere yer vermeyecek kararlılıkta olması nedeniyle buraya taşındı. Bu yılın bir sürprizi de Boğaz yarışı olacak. Ekipler, yarışların bir günü İstanbul Boğazı’nda karşı karşıya gelecek. Yarışa günler kala Naviga dergisi için The Wave, Muscat’tan Leigh McMillan, Oman Air’den Morgan Larson ve SAP Extreme Sailing Team’den Jes Gram-Hansen’le röportaj yaptım. Röportajlardan bir bölümünü aktarıyorum. Tamamı derginin haziran sayısında.


Leigh McMillan/The Wave, Muscat

“En büyük rakibimiz Groupe Edmond de Rotschild”

Serinin overall sıralamasında birinciliğini koruyan The Wave, Muscat’ın genç dümencisi Leigh McMillan tam anlamıyla “çok gövdeli uzmanı”. Serinin de en eskilerinden. 2006’dan bu yana X40’larda yarışan 32 yaşındaki İngiliz yelkenci ve takımı seriyi 2009’da birinci, 2010’da üçüncü olarak tamamladı. Ülkesini Olimpiyatlarda iki kez Tornado sınıfında temsil etti.

Extreme Sailing Series’deki en deneyimli yarışçılardan birisiniz. X40’la yarışmak nasıl bir şey?
X40’lar son yıllarda katıldığım en başarılı seri. Bir kere bu tekneler çok güçlü dolayısıyla rüzgâr sertleştiğinde adrenalin de doğru orantılı olarak artıyor. Bana göre bunun kadar heyecanlı başka bir seri yok. Bu tekneler dar alanlarda kullanmaya ve sınırları zorlamaya çok uygun.

Size göre 2012 serisindeki en güçlü rakibiniz kim?
Bu sezon filo gerçekten çok kuvvetli. Groupe Edmond de Rothschild en iddialı rakiplerimizden. Dolayısıyla onların yarattığı tehlikenin farkındayız. Diğer yandan Oman Air de birinci ayaktan beri oldukça iyi performans gösterdi. Red Bull Sailing gittikçe daha da iyi oluyor ve şu an podyuma oynuyor.  Bu üç takım bizim en güçlü rakiplerimiz diyebilirim.

Extreme Sailing Series’de daha ne kadar yarışmayı düşünüyorsunuz? Gelecek için hedefiniz nedir?
Extreme Sailing Series harika bir organizasyon. Dolayısıyla bunu bırakmak için gerçekten özel bir şeyin karşıma çıkması gerekiyor. Öncelikli hedefim bu yıl seriyi birincilikle tamamlamak. Daha ilerisi için ise America’s Cup ve MOD70’te yarışmayı hedefliyorum. Yani çok gövdelilere devam.


Morgan Larson/Oman Air

“Gerçekten odaklanırsak birinci oluruz”

Oman Air serinin eski takımlarından. Ancak dümencisi Morgan Larson’ın ilk senesi. ABD’li yelkencinin özgeçmişinde dört America’s Cup yarışı, üç Maxi Dünya Şampiyonası birinciliği var. Tek gövdelilerde deneyimli yelkenci bu yıl çok gövdelilere transfer oldu ve X40’larda yarışmaya başladı. Ancak daha ilk yarışında birincilik elde etmeyi başardı. Ekibiyle birlikte ilk ayak Umman’da o kadar iyi yarıştı ki  “serinin bugüne kadar en iyi çıkış yapan skipper”ı olarak ilan edildi. Takım şu an genel sıralamada ikinci.

İlk yarışınız olmasına rağmen Umman’daki müthiş başarınızı neye bağlıyorsunuz. Sadece şans olamaz değil mi?
Aslında Umman’daki başarımız için çok iyi bir reçetemiz var. Kendini en iyi şekilde yelken yapmaya adamış bir grup deneyimli yelkencinin bir araya gelmesi ve çok sıkı antrenman olarak açıklayabilirim bu reçeteyi. Serinin tümüne baktığınızda en iyi yarışan takım biz değildik. Ama o çok iyi mücadele ettik ve herhalde yeteneklerimizi diğer takımlara göre daha iyi kullandık. Her zaman bir parça şanstan da bahsedebiliriz ancak o etapta 29 yarış yapıldı. Yarış sayısının bu kadar çok olması şans faktörünü ortadan kaldırıyor diye düşünüyorum.

Kazandığınızda ne hissettiniz?
Çok büyük bir mutluluktu tabii ki. Bu mutluluğumuzun nedeni sadece kazanmak değil, daha ilk ayakta elde ettiğimiz başarıydı. Bu sezon iyice odaklanırsak birinci olacağımızı düşünüyorum.

Bu, İstanbul’daki ilk yarışınız olacak. Heyecanlı mısınız?
İstanbul’un hayatımda özel bir yeri var. Çünkü dayım İstanbul’da büyümüş ve bana burayla ilgili inanılmaz hikayeler anlatmıştı. Özellikle Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlaması bana çok ilginç gelmişti. Boğaz’da yarışacak olmak da çok heyecanlı. Burada çok güçlü akıntı ve rüzgârların olduğunu biliyorum. Dolayısıyla çok zorlu bir etap olacak



Jes Gram-Hansen/SAP Extreme Sailing Team

“X40’lar geleceğin yelken yarışçılığı arenası”

SAP Extreme Sailing Team için “sıfır kilometre takım” demek yanlış olmaz. Bu ilk sezonları. Hem tekneleri yeni hem de ekip. Serinin bugüne kadarki ilk ve tek Danimarkalı takımı. Takımın dümencisi Jes Gram-Hansen ve taktisyen Rasmus Kostner’in geçmişinde World Match Racing Tour yer alıyor. İkili 32. America’s Cup’ta da Mascalzone Latino’da yarıştı. Takımın kuruluş hikayesi ise bir azim hikayesi. 

Serinin yenilerindensiniz. Takım olarak bir araya gelişinizin hikayesini anlatır mısınız?
Rasmus ve ben America’s Cup deneyiminden sonra RC44 ve Farr 40 gibi farklı yelken sınıflarında yarıştık. Ama hayalimiz hep kendi takımımızı kurmaktı. Hangi yarışın bizim için uygun olacağını düşünürken America’s Cup ve Extreme Sailing Series arasında gidip geldik. En sonunda Extreme sınıfında yarışmaya karar verdik ve tüm mal varlığımızı bu tekneyi satın almak için harcadık. Bilişim markası SAP’ı da arkamıza aldık.  Bir yıldan fazla sürdü tüm bunlar. Bizim için zorlu bir süreçti ama başardık.

Niçin X40’ları seçtiniz?
Aslında uzun bir karar süreciydi. Öncesinde uzun süre araştırma yaptık ve farklı sınıfları karşılaştırdık. Ama en sonunda markaların tanıtımı için çok iyi bir reklam platformu olan Extreme Sailing Series’de karar kıldık. Sporcu bakış açısıyla baktığımızda da X40’ların, geleceğin profesyonel yelkencilik arenası olduğunu düşünüyoruz.

Bu İstanbul’daki ilk yarışınız mı olacak?
Geçtiğimiz yıl Farr 40 Avrupa Şampiyonası’nda UNO’yla yarışmıştım. Dolayısıyla ikliminizi ve denizinizi tanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder