İngiliz Merfyn
Owen “ideal bir performas yelkenli tasarımcısı” olarak nitelendiriliyor. Yarış
dünyasının en önemli isimleri onun tasarladığı teknelerde yarışıyor. Sadece
tasarlamakla kalmıyor aynı zamanda yarışıyor. Owen, iki kez Cape Horn’u geçmiş,
1996/97 BT Global Challenge’da dümenciliğini üstlendiği tekneyle dünyayı
dolaşmış, 2005’te de Transat Jacques Vabres’da “co-skipper” olarak yarışmış. 10
Kasım’da start alacak Vendee Globe’da Javier Sanso’nun yarışacağı, dünyanın ilk yüzde 100 yenilenebilir
enerjiyle çalışan okyanus yarış teknesi Open 60 Acciona’nın da tasarımcısı.
Özgeçmişinde çokgövdelilerden tutun da Mini 6.50’ye, VOR70’den Wally Cento’ya
kadar geniş bir deneyime sahip. Naviga’dan Deniz Bora, geçtiğimiz haftalarda
Metyx Kompozit Günleri için İstanbul’a gelen Owen’la uzunca bir röportaj yaptı.
Bora ve Owen bu uzun röportajda Türkiye’deki tekne üreticilerinden tutun da
AC72’lere ve VOR70’lerdeki hasarlara kadar birçok şeyi konuştu. Konumuza uygun
olarak röportajın America’s Cup ve Volvo Ocean Race bölümünün bir kısmını
Başüstü’ne taşıdım. Tamamı Naviga’nın ağustos sayısında...
Volvo Ocean Race’te yaşanan kırılma ve
delaminasyon problemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ana problem
yelkencilerin çok hızlı gitmek istemeleri. VOR70’ler rüzgarüstü seyirde
ortalama 12, apaz seyrinde 20kt hız yapıyorlar. 30kt’a da çıkabiliyorlar. Bu da
tamam ama Abu Dhabi’nin teknesi Auckland-Itajai etabında hasar almadan hemen
önce tam 41.6kt yapıyordu! 12-20kt seyir hızındaki bir teknenin bu süratte
kırılmaması mümkün değil. Hatta böyle bir tekneyi tasarlamak mümkün değil. Bu
oyunda bazen sınırları aşıyorlar. Her kırılmanın nedeni bu değil tabii ki.
Sınırları zorlamak bazen problemin bir parçası oluyor, bazen de sorunun ta
kendisi.
İddialı olmasına rağmen Puma kırılmadı. Onlar
neyi doğru yaptılar?
Puma’da
yarışan arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla Güney Okyanusu’nda temkinli
ilerlemeyi seçtiler. Ken Read’in teknesi geçen yarışta ciddi hasar almıştı.
Şimdi ona aklı şunu diyor bence: Tekneyi kırmazsam birinci olabilirim. Her
etabı ilk sırada değil ama iyi bir dereceyle bitirebilirsem kazanabilirim.
America’s Cup’ın çokgövdelilere yönelmesini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çokgövdeliler
beni çok heyecanlandırıyor. Haliyle America’s Cup’ın çokgövdelilere dönmesi
beni heyecanlandırdı. Ancak kalbim böyle söylese de aklım diyor ki
“Tekgövdelilere geri dönmeliler.” Çok büyük kanat yelkenleriyle, bu boylardaki
tek gövdelilerden çok çok daha pahalılar. Çok gövdelilerle çok ısrar
edemeyeceklerini düşünüyorum çünkü sadece dört tekne var yarışta. AC45
kesinlikle harika, X40’lar da öyle ama 72ft ve dört takımla olmaz. America’s
Cup’ın doğası milletlerin birbiriyle yarışı. Dört ülke pek heyecan verici
değil. America’s Cup tam bir çokgövdeli felaketi oldu.
Yeni VOR65’lerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ayrıca bu yeni teknenin önceki yarışlardaki gibi box rule yerine one design’a
geçmesini ve Juan Kouyoumdjian’ın eleştirileriyle ilgili ne diyorsunuz?
Teknenin one
design olduğunu duyduğum anda, tabiri caizse Volvo Ocean Race benim ilgil
alanımdan çıktı. Bu harika teknelerden tasarlayamayacak olmak beni kesinlikle
hayalkırıklığına uğrattı. Juan K.’nın eleştirilerini henüz okumadım. Ancak yeni
teknenin tasarımını yapacak kişi olarak onun yerine, iskele-sancak hareket
edebilen salma (canting keel) tasarlamaya başladıklarından beri, Volvo’nun
önceki üç yarışı için yaptıkları teknelerin başarısızlığına rağmen Farr Yacht
Design’ın seçilmesi nedeniyle mutsuz olmakta haklı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder