12 Temmuz 2013 Cuma

VO70 Black Betty İstanbul’da



Geldi geliyor derken Türkiye’nin  ilk VO70’i Black Betty nihayet Türkiye’de. Mayıs ortasında İngiltere’nin Portsmouth Limanı’ndan palamarları çözen Black Betty, 22 Haziran’da İstanbul’a ulaştı. 2005-2006 Volvo Ocean Race’te Mike Sanderson dümenciliğindeki ABN Amro One’la rekorlara imza atan Juan K. tasarımı Black Betty’nin Türkiye’de ilk olarak bugün start alan Aşağı Yarışı’nda boy göstermesi planlanıyordu. Ancak İngiltere’den Türkiye’ye seyri tahminlerden uzun süren 70 feet’lik tekne, İstanbul’a ulaşması gecikince Aşağı Yarışı’na da kayıt yaptıramadı. Black Betty şu an Pendik Marina’da, alışkın olmadığı sularda yeni maceralar için sırasının gelmesini bekliyor. Sahiplerinden Duran İzgi, 3000 millik seyirleriyle ilgili birkaç sorumu yanıtladı.

Yolculuk ne kadar sürdü?
Yolculuğumuz planladığımızdan daha uzun sürdü. 16 Mayıs’ta İngiltere Portsmouth’tan yola çıktık, bazı zorunlu duraklamalarımız oldu. 25-26 gün kadar sürer diye düşünüyorduk ama 22 Haziran’da ancak gelebildik.

Rotanız nasıldı?
Okyanusta fazla alternatif yok zaten. Portsmouth’tan çıktıktan sonra ilk durak noktası Biskay Körfezi’nin güney tarafındaki İspanya’nın La Coruna Limanı oldu. Sonra Portekiz, Lizbon girişindeki Cascais. Buradan da doğrudan Fas’ın Tangeria Limanı’na gidildi. Akdeniz’e girdikten sonra daha kısa etaplarla devam ettik. Sırasıyla Gibraltar, Cartagena, Palma De Mallorca, Calgiari, Messina, Patras, Korint geçişinden sonra doğrudan Bozcaada ve oradan da İstanbul.


Bu seyir tekneyi öğrenmenize yardımcı oldu mu?
Olmaz mı, Hem de nasıl.. Bir tekneyle 3000 mil yol yapmak, o tekne üzerinde size anlatılan pek çok şeyden daha faydalı bir eğitim oluyor..

Ekip kaç kişiydi? VO70 deneyimi olan var mıydı?
Ekipte bazı etaplarda kişiler değişse de 6-8 kişiden oluşuyordu. İngiltere’den yola çıkarken Black Betty’nin eski takımından da birilerini ekibe dahil etmeyi planlamıştık ancak çıkıştaki gecikmemiz, yaz sezonu öncesi herkesin işlerinin yoğun olması gibi sebeplerle bunu yapamadık. Yani bu uzun yolda biz bize kaldık.. Ama belki de daha iyi oldu, pek çok şeyi deneyerek öğrendik.

Yelkenleri ne kadar kullandınız?
Rüzgarın izin verdiği her fırsatta kullandık. Zaden sadece motorla seyir çok daha yavaş oluyor.


Alışkın olmadığınız türden bir tekne. Zor oldu mu?
Tekne sadece yarış düşünülerek dizayn edilmiş ve üretilmiş olduğu için her türlü ihtiyacı karşılayacak minimum düzen var. Bu da bazı arkadaşlarımızın daha önce alışık olduğu bir şey değil tabii. Bu nedenle teknede duş, tuvalet, buzdolabı, yemek vs. gibi konularda sıkıntılı zamanlarımız oldu. Bunun dışında özellikle meteorolojik şartlarda oldukça şanslıydık fırtına denebilecek bir havaya yakalanmadan geldik. Genellikle rüzgarın tam gideceğimiz doğrultudan gelmesi (kafadan gelmesi.. hep böyle olur ya zaten) pek hoşumuza gitmediyse de çok bir sıkıntı yaşamadık.
Ha, aklıma gelen bir şey, Cascais’te akşam karanlığında sularında çekilmeye başladığı saatlerde Portekizli bir balıkçının marina girişine attığı ağın salmamıza takılmasıyla yaşadığımız manevra sıkıntısını, daracık marina girişinde, yandan gelen 22-25 knot rüzgar altında bir tek palamar botu yardımıyla (bir ara o da ağlara takılmıştı) nasıl içeriye kendimizi atabildiğimizi anlatmaya unutmuşum.. Hava soğuk olmasına rağmen teknedeki herkes boncuk boncuk terlemişti. J Bizden sonra gelen tekneler de aynı ağ yüzünden bayağı bir sıkıntı yaşamışlardı.

Tekne nerede duracak?
Geldiğimizde doğrudan Pendik Marintürk Marina’ya girdik ve orada Marintürk’ün de sponsorluk desteğini alarak sözleşmemizi yaptık.

Bundan sonraki plan nedir? İlk hangi yarışa katılacak?

Tekneyi getirmeden önce bu sene için pek çok planımız vardı. Ancak gelirken gecikmemiz nedeniyle bu senenin önemli yarışlarını kaçırdık. Zaten gördük ki bu sene birkaç fazla yarışa girmektense tekneye daha özenli bir bakım yapıp, disiplinli, bilgili bir ekip oluşturmak daha doğru bir karar olacak. Yine de bazı uzun rotalı yarışları hedefleyebiliriz. Bu konuda yeniden bir planlama yapmak gerekiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder