Geldi geliyor derken Türkiye’nin ilk
VO70’i Black Betty nihayet Türkiye’de. Mayıs ortasında İngiltere’nin Portsmouth
Limanı’ndan palamarları çözen Black Betty, 22 Haziran’da İstanbul’a ulaştı. 2005-2006
Volvo Ocean Race’te Mike Sanderson dümenciliğindeki ABN Amro One’la rekorlara
imza atan Juan K. tasarımı Black Betty’nin Türkiye’de ilk olarak bugün start
alan Aşağı Yarışı’nda boy göstermesi planlanıyordu. Ancak İngiltere’den
Türkiye’ye seyri tahminlerden uzun süren 70 feet’lik tekne, İstanbul’a ulaşması
gecikince Aşağı Yarışı’na da kayıt yaptıramadı. Black Betty şu an Pendik
Marina’da, alışkın olmadığı sularda yeni maceralar için sırasının gelmesini
bekliyor. Sahiplerinden Duran İzgi, 3000 millik seyirleriyle ilgili birkaç sorumu
yanıtladı.
Yolculuk ne kadar sürdü?
Yolculuğumuz planladığımızdan daha uzun sürdü. 16 Mayıs’ta İngiltere Portsmouth’tan
yola çıktık, bazı zorunlu duraklamalarımız oldu. 25-26 gün kadar sürer diye
düşünüyorduk ama 22 Haziran’da ancak gelebildik.
Rotanız nasıldı?
Okyanusta fazla alternatif yok zaten. Portsmouth’tan çıktıktan sonra ilk
durak noktası Biskay Körfezi’nin güney tarafındaki İspanya’nın La Coruna Limanı
oldu. Sonra Portekiz, Lizbon girişindeki Cascais. Buradan da doğrudan Fas’ın
Tangeria Limanı’na gidildi. Akdeniz’e girdikten sonra daha kısa etaplarla devam
ettik. Sırasıyla Gibraltar, Cartagena, Palma De Mallorca, Calgiari, Messina,
Patras, Korint geçişinden sonra doğrudan Bozcaada ve oradan da İstanbul.
Bu seyir tekneyi öğrenmenize
yardımcı oldu mu?
Olmaz mı, Hem de nasıl.. Bir tekneyle 3000 mil yol yapmak, o tekne üzerinde
size anlatılan pek çok şeyden daha faydalı bir eğitim oluyor..
Ekip kaç kişiydi? VO70 deneyimi olan
var mıydı?
Ekipte bazı etaplarda kişiler değişse de 6-8 kişiden oluşuyordu. İngiltere’den
yola çıkarken Black Betty’nin eski takımından da birilerini ekibe dahil etmeyi
planlamıştık ancak çıkıştaki gecikmemiz, yaz sezonu öncesi herkesin işlerinin
yoğun olması gibi sebeplerle bunu yapamadık. Yani bu uzun yolda biz bize
kaldık.. Ama belki de daha iyi oldu, pek çok şeyi deneyerek öğrendik.
Yelkenleri ne kadar kullandınız?
Rüzgarın izin verdiği her fırsatta kullandık. Zaden sadece motorla seyir
çok daha yavaş oluyor.
Alışkın olmadığınız türden bir
tekne. Zor oldu mu?
Tekne sadece yarış düşünülerek dizayn edilmiş ve üretilmiş olduğu için her
türlü ihtiyacı karşılayacak minimum düzen var. Bu da bazı arkadaşlarımızın daha
önce alışık olduğu bir şey değil tabii. Bu nedenle teknede duş, tuvalet,
buzdolabı, yemek vs. gibi konularda sıkıntılı zamanlarımız oldu. Bunun dışında
özellikle meteorolojik şartlarda oldukça şanslıydık fırtına denebilecek bir
havaya yakalanmadan geldik. Genellikle rüzgarın tam gideceğimiz doğrultudan
gelmesi (kafadan gelmesi.. hep böyle olur ya zaten) pek hoşumuza gitmediyse de
çok bir sıkıntı yaşamadık.
Ha, aklıma gelen bir şey, Cascais’te akşam karanlığında sularında çekilmeye
başladığı saatlerde Portekizli bir balıkçının marina girişine attığı ağın
salmamıza takılmasıyla yaşadığımız manevra sıkıntısını, daracık marina
girişinde, yandan gelen 22-25 knot rüzgar altında bir tek palamar botu yardımıyla
(bir ara o da ağlara takılmıştı) nasıl içeriye kendimizi atabildiğimizi
anlatmaya unutmuşum.. Hava soğuk olmasına rağmen teknedeki herkes boncuk boncuk
terlemişti. J Bizden sonra
gelen tekneler de aynı ağ yüzünden bayağı bir sıkıntı yaşamışlardı.
Tekne nerede duracak?
Geldiğimizde doğrudan Pendik Marintürk Marina’ya girdik ve orada Marintürk’ün
de sponsorluk desteğini alarak sözleşmemizi yaptık.
Bundan sonraki plan nedir? İlk hangi
yarışa katılacak?
Tekneyi getirmeden önce bu sene için pek çok planımız vardı. Ancak gelirken
gecikmemiz nedeniyle bu senenin önemli yarışlarını kaçırdık. Zaten gördük ki bu
sene birkaç fazla yarışa girmektense tekneye daha özenli bir bakım yapıp,
disiplinli, bilgili bir ekip oluşturmak daha doğru bir karar olacak. Yine de
bazı uzun rotalı yarışları hedefleyebiliriz. Bu konuda yeniden bir planlama
yapmak gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder