30 Ocak 2012 Pazartesi

Vendee Globe tarihinden anekdotlar

Hiç yardım almadan durmaksızın Güney Okyanusu’nda dünyanın etrafını dönmeyi amaçlayan yarış dünyanın en zorlu mücadelelerinden biri olarak kabul ediliyor. Ekip yok, sadece bir tek skipper var. Fransa’dan yola çıkan yarışçılar Atlantik Okyanusu boyunca güneye doğru iniyor ve Antarktika kıtası etrafında saat yönünde dönerek dünyanın etrafında dolaşıyor. Sonra Avustralya açıklarından kuzeye dönüp yine Atlantik Okyanusu üzerinden, yarışın başlangıç noktası olan Les Sables d’Olonne’a ulaşıyor.

Vendee Globe’da diğer yarışların aksine neredeyse hiç kural yok. Finiş hattına ilk ulaşan tekne birinci oluyor. Yarışı cazip kılan noktalardan biri de bu.
1992 yılından bu yana her dört yılda bir düzenleniyor ve rota hiç değişmiyor. Yarışın bu yıl yedincisi düzenlenecek. Vendee Globe'un tarihiyle ilgili bazı ilginç anekdotlara gelince…
·         Yarışın kurucusu Fransız yelkenci Phillipe Jeantot. Kendisi, şimdiki adı Velux 5 Ocean Race olan BOC Challenge’da iki kez birinci oldu. Vendee Globe’da da iki kez yarıştı, finiş hattına ulaşmayı başardı ancak hiç birinci olamadı.

·         Her bir yarışta, teknelerin neredeyse yarısı yarışı tamamlayamıyor. Bugüne kadar en yüksek katılım bir önceki yarış olan 2008-09’da oldu. 30 tekne katıldı ancak sadece 11’i yarışı tamamlayabildi.

·         Bugüne kadar yarışta iki kişi hayatını kaybetti. 1992-93’te tekneden düşen İngiliz yelkenci Nigel Burgess’in cesedi Cape Finisterre açıklarında bulundu. 1996-97’de denize düşen Kanadalı yelkenci Gerry Roufs’un cesedi ise hiçbir zaman bulunamadı. Teknesi Groupe LG2, kaybolduktan altı ay sonra Şili sahillerinde ortaya çıktı.

·         Aynı yarışta Fransız yelkenci Raphael Dinelli’nin teknesi Güney Okyanusu’nda alabora oldu. Dinelli’yi, yakınlarında seyreden İngiliz yarışçı Pete Goss kurtardı. Goss yarışı sondan ikinci olarak tamamladı ama bu cesur hareketinden dolayı Fransızların kahramanlık madalyası Legion d’Honneur’a layık görüldü.
·         1996-97'de ilk kez bir kadın yelkenci yarışı bitirmeyi başardı. Yarışı sonuncu olarak tamamlayan Fransız Catherine Chabaud, 140’ıncı gününde finiş hattındaydı.

·         İki kez birinci olan tek yelkenci Michel Desjoyeaux. İki kez katıldı ikisinde de kupayı kaldırdı. Desjoyeaux, ikinci yarışı olan 2000-2001’de teknesi Foncia’yla rekor kırdı ve 84 gün 3 saat’le finiş hattına en kısa sürede ulaşmayı başaran yarışçı oldu.

·         2000-2001'de bugüne kadarki en genç yarışçı katıldı, üstelik bir kadındı: 24 yaşındaki İngiliz Ellen McArthur. Yarışı, teknesi Kingfisher’la Desjoyeaux’tan sadece bir gün sonra tamamladı.

29 Ocak 2012 Pazar

Vendee Globe’dan son haberler

Dünyanın en zorlu yarışlarından biri olan Vendee Globe’un startına aylar kaldı. Dört yılda bir düzenlenen ve bu yıl yedincisi yapılacak yarış 10 Kasım’da Fransa’nın Les Sables d’Olonne kentinden start alıyor. Yarışla ilgili haberler ve dedikodular da kulağımıza bir bir ulaşıyor.
Yarışa şu ana kadar 16 skipper katılacağını açıkladı. Bir bu kadar da aday var. İsimler çok güçlü: Jeremie Beyou, Jean Pierre Dick, François Gabart, Armel le Cleac’h, Kito de Pavant, Arnaud Boissieres, Jean Baptiste Dejeanty, Alessandro di Benedetto, Mike Golding, Marc Guillemot, Vincent Riou, Javier Sanso, Bernard Stamm, Alex Thomson, Dominique Wavre. Samantha Davies kesin kayıt yaptıran tek kadın yelkenci. Bir diğer kadın yelkenci Dee Caffari ise adaylar arasında.

Yarışa geri sayım devam ederken yelkenciler de bir yandan hazırlıklarına devam ediyor. Son olarak Transat B to B’deki birinciliğiyle rüştünü ispatlayan Michel Desjoyeaux’un öğrencisi 29 yaşındaki François Gabart, Vendee Globe’a katılacağını resmen açıklar açıklamaz hazırlıklara girişti. Ancak Gabart, önce Mayıs ayındaki Europa Race’e katılacak.

Yarışa üçüncü kez katılacak olan Alex Thomson’un Hugo Boss’u geçtiğimiz bakım ve onarımdan geçirilmek üzere karaya çekildi. Son olarak Transat Jacques Vabre ve Transat B to B’de yarışan tekne baharda suya indirilecek.

Vendee Globe için Saveol’u arkasına alan Samantha Davies, Roland Jourdain’in eski Veoila’sıyla yarışacak. Halen refitte bulunan ve yeni sponsorunun renkleriyle boyanan bu teknenin de baharda suya inmesi planlanıyor.

Vendee Globe için yarışlara bir yıllık mola veren Vincent Riou ve ekibi de çalışmalarını son sürat sürdürüyor. PRB’nin bakımı iki hafta önce başladı. Dokuz hafta boyunca güverte donanımından hidroliklere, motordan elektroniklere her şey baştan aşağı yenilenecek. Riou ve ekibinin hedefi PRB’yi 15 Mart’ta suya indirmek ve Europa Race’e katılmak.

Bakım için karaya çekilen bir başka tekne de Kito de Pavant’ın Groupe Bel’i. Tekne mart ayının sonunda yeniden suya indirilecek. Bu arada teknenin karada olmasını fırsat bilen Pavant’ın vücudunu fiziksel olarak geliştirmek amacıyla spor salonuna kapandığı belirtiliyor. 

27 Ocak 2012 Cuma

Arap kadınların yelken devrimi

Son yıllarda yelken sporundaki ataklarıyla dikkat çeken Arap ülkeleri, bu sularda düzenlenecek ilk uluslararası regatta “Sailing Arabia-The Tour 2012”ye (SATT-2012) hazırlanıyor. 12 Şubat’ta Bahreyn’in başkenti Manama’dan start alacak yarışın sürprizi ilk kez Arap kadın yelkencilerin yer aldığı bir takımın boy gösterecek olması. Başüstü'nün sorularını yanıtlayan takımın skipper’ı ünlü İngiliz solo kadın yelkenci Dee Caffari, böylesine cesur bir projede yer almaktan gurur duyduğunu söyledi.

Sailing Arabia aslında ilk olarak geçtiğimiz yıl, Fransızların ünlü yarışı Tour de France à la Voile örnek alınarak düzenlenmiş. Bu yıl ise uluslararası boyut kazanmış. Oman Sail’in organizatörlüğünde ikincisi yapılan yarışa şu ana kadar altı ülke katılacağını açıkladı. Bahreyn, Katar ve Umman’dan takımların yanı sıra geçen yılın Tour de France birincisi Team New Caledonia da yarışta mücadele edecek. Arap sporculardan oluşan takımların bazılarına Cedric Pouligny, Bertand Pace, Daniel Souben gibi Fransız yelkenciler skipper’lık yapacak.

27 Şubat’ta Muscat’ta tamamlanacak 760 DM’lik yarışta ekipler yedi limana uğrayacak, yedi kişiden oluşan ekipler Mumm 30’larla yarışacak.

Yarışın en büyük sürprizi ilk kez Arap kadın yelkencilerin yer aldığı bir takımın da mücadele edecek olması. Takımın adı Al Thuraya Bank Muscat. İlk tohumları geçtiğimiz yıl ekim ayında oluşturulan ve Ummanlı kadınları yelkenle tanıştırmak amacıyla kurulan Oman Sail’s Women’s Programme’la atıldı. Programa katılacak kadınların belirlenmesi için iki günlük eleme yapıldı. Kimilerinin ilk kez tekneye bindiği bu elemelerde kadınların takım çalışmasına uyumları ve problem çözme yetenekleri test edildi. 70 kadının katıldığı elemelerde 40’ı program için seçilerek üç haftalık temel yelken eğitimine alındı. Ardından aynı gruba altı aylık ileri yelken eğitimi verildi. Bu gruptan en başarılı bulunan dördü ise Sailing Arabia’da yarışacak tek kadın ekibe katılma şansı edindi. Yarış ekibi denizde karşılaşacakları zorlu koşullara hazırlıklı olmaları amacıyla çok sıkı bir eğitimden geçirildi.


Takımın skipper’ı İngilizlerin en önemli kadın solo yelkencilerinden Dee Caffari. Takımla ilgili sorularımızı yanıtlayan Caffari, ülkesinde yelken sporunu geliştirmek için uzunca bir süredir çalışmalar yapan Oman Sail’in The Women’s Programme’da çalışması için kendisiyle iletişime geçtiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor. Kadınlardan oluşacak ekibi eğitmem ve yönetmem için bana teklif getirdiklerinde hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Çünkü bu bir ilkti ve böylesine harika bir projede çalışmanın çok büyük bir şans olduğunu düşündüm.”

Bu proje, sosyal yaşamda kısıtlı olarak yer bulduğu Arap ülkeleri için hiç kuşkusuz bir devrim niteliğinde. Bu durumun takımın oluşturulmasında bir handikap oluşturup oluşturmadığını sorduğumuz Dee Caffari şöyle yanıtlıyor:

“Bu, bölge için çok gözüpek bir proje. Bu cesur Ummanlı kızlar daha ileriye gitmek için çok çalışıyor. Ve çabalarıyla akranlarına örnek oluyor. Arap kadınların kültürleri ve gelenekleri çok farklı. Tüm bunlara uyum sağlamak ve ailelerinin desteğini almak bizim için çok önemliydi. Aynı zamanda yaptıkları iş konusunda kızları motive etmemiz ve mutlu olmalarını sağlamamız gerekiyordu. Ben her konuda bir şekilde uzlaşma sağlanabileceğini düşünüyorum. Nitekim çabalarımız sayesinde geleneklerine ait hassas konularda gayet güzel bir denge sağladık. Ve şu an hepimiz için aynı hedef için çalışıyoruz. Böylesine cesur bir projenin parçası olduğum için gurur duyuyorum.”

Sailing Arabia, takımın ilk yarış deneyimi olacak. Caffari’nin de bu sulardaki ilk yarışı. Takımının performansını değerlendiren İngiliz yelkenci, rakiplerinin çok sıkı olduğunu söylüyor ve “Ancak biz de hiç fena değiliz” diyor. Caffari sözlerine şöyle devam ediyor:

Ekibin tümü çok tutkulu ve heyecanlı.  Başarmaya odaklanmış durumdalar. En iyisini yapabilecek performansa sahibiz. Yarış çok farklı ve zorlu bir deneyim. Her ne kadar onları bu koşullara hazırlamaya çalışsak da beklemedikleri şeylerle mutlaka karşılaşacaklar. Ama bir yandan da yarışı sonuna kadar başarıyla götüreceklerine inanıyorum.”

22 Ocak 2012 Pazar

Kürekle okyanus geçen beş kadın

Yine bir başarı ve yine bir kadın haberi. Bu seferki İngiltere’den. Yaşları 22 -31 arasında spor tutkunu beş kadın 45 gün önce Kanarya Adaları’ndan yola çıktı. Hedefleri sadece kas gücüyle Atlantik Okyanusu’nu aşarak Barbados’a ulaşmak ve bu sayede dünyadaki insan ticaretine dikkatleri çekmekti. Amaçlarından biri de bu ticarete son vermek için kampanyalar düzenleyen The A21 ve ECPAT UK (End Child Prostitution, Pornography and Trafficking) için bağış toplamaktı.
Kendilerine “Row for Freedom” yani “Özgürlük için kürek çek” adını veren takım, yaşları 22-31 arasında değişen her biri aktivist ve spor tutkunu beş kadından oluşuyor: Julia Immonen, Debbie Beadle, Kate Richardson, Katie Pattinson-Hart  ve Helen Leigh. Okyanusta, sadece kürek çekerek geçen 45 günün ardından ekip bugün hedefleri olan Barbados’a ulaştı ve böylece “Bir okyanusu kürek çekerek geçen ilk kadın takımı” olarak tarihe geçti.
Ekibi Barbados’ta aileleri ve arkadaşları karşıladı. Hepsi yorgundu ancak böyle bir amaç için başardıkları zafer nedeniyle çok mutlulardı.
Takımın skipper’ı Debbie Beadle “Yorgunuz ama bu zorlu görevi başardığımız için artık içimiz rahat” diyor ve ekliyor: “45 gün boyunca denizden, yunuslardan başka bir şey görmedik. Dolayısıyla sevdiğimiz insanlarla yeniden birarada olmak harika bir duygu.”
Beadle seyirin çok yorucu geçtiğini söylüyor: “Hepimiz çok yorulduk. Ellerimize artık kramp girmişti. Sürekli aynı pozisyonda oturmaktan sırtımız neredeyse sakatlanıyordu. 45 gün boyunca sadece kuru yiyecekler yedik ve denizden arıttığımız suyu içtik. Şu an lezzetli bir yemek yemek ve rahat bir yatakta uyumak için sabırsızlanıyoruz.”
İnsan ticaretine karşı kurulan ECPAT UK’in gençlik kolu koordinatörü olarak görev yapan Beadle, bugüne kadar korkunç yollarla suistimale uğramış birçok gençle tanıştığını belirterek çok önemli bir  noktaya dikkatleri çekiyor: “45 gün boyunca çektiğimiz zorluk, suistimale uğramış insanlarınkiyle karşılaştırılamaz bile.” 
Takım lideri Julia Immonen ise amaçları uğruna böyle bir mücadelenin üstesinden gelmenin gurur verici olduğunu söylüyor. “Denizdeyken ne zaman umutsuzluğa düşsem kendilerine bir eşya gibi davranılan insanları ve yaşadıkları zorlukları kendime hatırlattım. Böylece kendimi daha güçlü hissettim ve kürek çekmeye devam ettim. Eğer bir kurbanın dahi hayatını değiştirebilirsek buna değer.”
Kaynak: The Independent

21 Ocak 2012 Cumartesi

Dekker rekoru kırdı

Ve Laura Dekker bugün hedefi olan St. Martin Adası’na ulaşarak “Dünyanın etrafını tek başına dolaşan en genç yelkenci” unvanını elde etti.
Laura, 38ft’lik teknesi Guppy’le 17 bin millik macerası sırasında fırtınalarla, dev dalgalarla, korsan tehlikesiyle ve yalnızlıkla mücadele etti. Bir yandan da eğitimini online olarak sürdürmeye çalıştı. Bugün hedefi olan Karayipler’deki St. Martin Adası’na ulaşan Laura’yı burada büyükannesi, büyükbabası, anne ve babası ile kız kardeşi karşıladı.
Hollandalı yelkenci, 2010’da 17 yaşını doldurmasına birkaç gün kala aynı rekoru kıran Avustralyalı Jessica Watson’ı altı ay geçmiş oldu.
Ancak maalesef Laura’nın bu rekoru kayıtlara geçmeyecek. Laura ilk kez 13 yaşındayken rekoru kırmak için denize açılmak istemişti. Ancak Hollanda mahkemeleri bu kadar küçük yaşta böylesine tehlikeli bir yolculuğa izin vermemişti. 14 yaşına geldiğinde itirazı sonucu mahkeme bu kararı bozarak inisiyatifin, Laura’nın ebeveynlerine ait olduğunu açıklamıştı. Kararın hemen ardından Laura denize açılmıştı. Guinness Rekorlar Kitabı da bu tartışmalar üzerine bu tip tehlikeli yolculukların önüne geçmek için bundan böyle “en genç denizci” rekorlarını tanımayacağını açıklamıştı.

16 Ocak 2012 Pazartesi

Rekora az kaldı

14 yaşındayken yelkenli teknesiyle tek başına dünyayı turlamak isteyen, tartışmalar üzerine Hollanda mahkemesinin engellemesine rağmen karara itiraz ederek 15 yaşındayken denizlere açılan Laura Dekker’in hayalini gerçekleştirmesine çok az kaldı. 500 günden fazla zamandır dünyanın etrafını dolaşan Dekker’in Ocak ayı sonunda seyahatini tamamlaması bekleniyor. Böylece Dekker, dünyanın etrafını tek başına dolaşan en genç yelkenci olacak.
Laura, 1995 yılında yelken sevdalısı Hollandalı bir çiftin tekneyle dünya turu yaptığı sırada Yeni Zelanda’da dünya geldi. Hayatının ilk dört yılını denizde geçirdi. Altı yaşındayken ilk teknesine sahip oldu ve bununla kendi kendine yelken yapmayı öğrendi. 10 yaşına geldiğinde bu kez bir Hurley 700’ü vardı. 2009 yılında bu tekneyle Hollanda’dan İngiltere’ye tek başına seyir yaptı.
Bu seyahatin ardından Laura hedefini büyüttü ve tek başına yelkenle dünya turu yapmayı kafasına koydu. Hazırlıklara başladı. Seyahat için 38ft’lik bir Jeanneau Gin Fizz aldı ve Guppy adını verdiği teknesini dünya seyahatine uygun hale getirdi. Ancak bu sırada Hollanda’da tartışmalar alevlendi. Bu kararı hem medya hem de Hollanda hükümeti tarafından tepkiyle karşılandı. Hollandalı yetkililer bu yaştaki bir genç kızın böylesine tehlikeli bir macera için destekleyen ailesini suçladı ve seyahatin engellenmesi için dava açtı. Nitekim çıkan karar sonucu Laura seyahatini gerçekleştiremedi. Ancak Laura inatçıydı. Ailesiyle birlikte karara itiraz etti ve bu azmi sonucu yetkililer pes ederek seyahat kararının tamamiyle genç yelkencinin ailesine bağlı olduğunu karara bağladı. Laura’nın açıklaması ise gecikmedi, birkaç hafta içinde yola çıkacağını söyledi.
Ve Laura 21 Ağustos 2010’da İspanya’nın Gibraltar Limanı’ndan teknesi Guppy’le yola çıktı. Atlantik’te güneye doğru indi ve ardından batıya yönelerek Panama Kanalı’nı geçerek Büyük Okyanus’a açıldı. Büyük Okyanusu da sorunsuz bir şekilde geçen Laura şu günlerde seyahatinin son noktası olan St. Marteen’e ulaşmak üzere. Dünya seyahatini tamamlamasına sadece günler kaldı. Laura’nın ocak ayı sonunda finişe ulaşması bekleniyor.
Blogunda seyahatini aktaran Laura, son yazdığı yazıda seyahatinin sorunsuz bir şekilde devam ettiğini, böyle devam ederse hedefine tahmininden de önce ulaşacağını yazıyordu.  Laura, tahmin ettiği tarihte finiş noktası olan St. Marteen’e ulaşabilirse seyahatini, 16 yaşını dört ay, 15 gün geçe tamamlamış olacak ve “dünya etrafında yelkenle dolaşan en genç denizci” olarak tarihe geçecek. Ayrıca bu unvanı,  17 yaşını geçmesine çok kısa bir süre kala seyahatini tamamlayarak elinde tutan Avustralyalı yelkenci Jessica Watson’ın da elinden alacak. Laura, bu seyahati Jessica’ya göre yedi ay önce tamamlamış olacak.

14 Ocak 2012 Cumartesi

Başlarken

Yedi yıl önceydi... Boğaz Köprüsü'nden geçerken, Kadıköy sahilinde yürürken yarışan yelkenlileri görür için için kıskanırdım. O teknelerin üstünde olmaktı isteğim ama bir türlü cesaret edemezdim. Sonra ilk adımı attım, yelken derslerine başladım. Yelkenli bir tekneyle denize ilk açılışımın ardından artık hayat benim için daha farklıydı. En büyük dileğim bu alanda bir iş yapmaktı. Meslek gazetecilik olunca yapılabilecek tek iş doğal olarak bir yelken dergisinde çalışmaktı. Uzak bir ihtimal olarak görmeme rağmen çok yakın bir arkadaşımın Motor Boat&Yachting dergisinde çalışmaya başlaması bu fırsatı ayağıma getirdi. En sonunda 2010'da bu dergide editör olarak çalışmaya başladım. Bu arada yelkeni daha fazla hayatımın içine sokmak için imkanlarımı zorlamış en sonunda bir yarış ekibine bile dahil olmayı başarmıştım.

Ancak bu dergideki maceram sadece 1.5 yıl sürdü. Hiç ummadığım bir anda işten çıkarılana kadar... Hayatımda ilk işten çıkarılışım tam da sevdiğim alanı bulduğumda başıma gelmişti. Ben bu işi sevmiştim. Şimdi ne yapacaktım? Arayışım beni bu blogu kurmaya yöneltti.

Başüstü; yelken ve deniz dünyasından haberler vermek isteyen, herhangi bir iddiası bulunmayan sadece sahibinin tatmin olmasına olanak sağlayan naçizane bir blog. Sahibinin teknedeki görevi nedeniyle bu ismi aldı. Bir yerlerle gelebilirse ne ala... Yoksa uygun rüzgar bulana kadar yola devam.