Yedi yıl önceydi... Boğaz Köprüsü'nden geçerken, Kadıköy sahilinde yürürken yarışan yelkenlileri görür için için kıskanırdım. O teknelerin üstünde olmaktı isteğim ama bir türlü cesaret edemezdim. Sonra ilk adımı attım, yelken derslerine başladım. Yelkenli bir tekneyle denize ilk açılışımın ardından artık hayat benim için daha farklıydı. En büyük dileğim bu alanda bir iş yapmaktı. Meslek gazetecilik olunca yapılabilecek tek iş doğal olarak bir yelken dergisinde çalışmaktı. Uzak bir ihtimal olarak görmeme rağmen çok yakın bir arkadaşımın Motor Boat&Yachting dergisinde çalışmaya başlaması bu fırsatı ayağıma getirdi. En sonunda 2010'da bu dergide editör olarak çalışmaya başladım. Bu arada yelkeni daha fazla hayatımın içine sokmak için imkanlarımı zorlamış en sonunda bir yarış ekibine bile dahil olmayı başarmıştım.
Ancak bu dergideki maceram sadece 1.5 yıl sürdü. Hiç ummadığım bir anda işten çıkarılana kadar... Hayatımda ilk işten çıkarılışım tam da sevdiğim alanı bulduğumda başıma gelmişti. Ben bu işi sevmiştim. Şimdi ne yapacaktım? Arayışım beni bu blogu kurmaya yöneltti.
Başüstü; yelken ve deniz dünyasından haberler vermek isteyen, herhangi bir iddiası bulunmayan sadece sahibinin tatmin olmasına olanak sağlayan naçizane bir blog. Sahibinin teknedeki görevi nedeniyle bu ismi aldı. Bir yerlerle gelebilirse ne ala... Yoksa uygun rüzgar bulana kadar yola devam.
turksail.com da haberin kaynağında gördüm blogunuzu
YanıtlaSilbundan sonra takipçinizim:)
Teşekkür ederim :)
YanıtlaSil