Bir kadının
Dona Bertarelli gibi bir hemcinsini kıskanması için her türlü koşul mevcut. Bir
kere çok varlıklı. Ailesi geçen yıl Forbes dergisinin yaptığı ‘dünyanın en
zengin aileleri’ sıralamasında 94. sırada yer aldı. Sadece kendisi 4,2 milyar
dolarlık servete sahip. Ağabeyi Ernesto Bertarelli, 32. ve 33. America’s Cup’ı
kazanan Alinghi’nin sahibi. Üstelik Dona, çok alımlı bir kadın. Ancak onun
bunca servete rağmen alışverişe ayıracak vakti yok. Çünkü pahalı mücevherler ya
da kıyafetler hiçbir zaman Bertarelli’nin ilgi alanına girmemiş. Onun tek
tutkusu yelken, özellikle de çok gövdeliler.
Decision
35’lerin (D35) yarıştığı Vulcain Trophy’de 2010 yılında Bol d’OR Mirabaud
ödülünü kazanarak 75 yılık yarış tarihinde bu başarıyı elde eden ilk ve tek
kadın skipper olan Dona Bertarelli’nin son gözdesi, bir yıl önce satın aldığı
dünyanın en büyük trimaranı Spindrift 2 (eski Banque Populaire V). Bertarelli,
milyarlarca dolarlık servetine rağmen 13 erkekle birlikte yarıştığı teknenin
tuvaleti ve duşu bulunmayan kamarasında kalarak dünya rekorlarına imza atıyor.
Yann Guichard’la birlikte dümenciliğini üstlendiği Spindrift 2’nin ilk başarısı
geçen yıl suya indikten sadece bir ay sonra oldu. Rolex Fastnet Race’te finişe
ilk ulaşan takım, bu başarısından üç ay sonra da 3.885 deniz millik Keşif
Rotası’nı altı günde tamamlayarak ilk dünya rekorunu kırdı. Halen Route du
Rhum’a hazırlanan maksi trimaran iki kişinin yarışabilmesi için optimize
ediliyor. Aynı zamanda üç çocuk annesi 46 yaşındaki Dona Bertarelli sorularımı yanıtladı.
Bahsedildiği
gibi gerçekten sıradışı bir kız çocuğu muydunuz?
Evet aslında
hiçbir zaman diğer kızlar gibi olmadım. İtalya’da doğdum, eğitimimi İsviçre’de
aldım sonra da üniversite için ABD’ye gittim. Dolayısıyla çocukluğum bu üç ülke
arasında geçti. Babam iş seyahatleri nedeniyle çok gezerdi. Bazen onunla
birlikte tatil yapardık. Vakitimiz oldukça beraber İtalya’da yelkenlimizle
denize açılırdık. Babam çok iyi bir yelkenciydi. Ancak ailem İsviçre’ye
taşındıktan sonra denizden biraz uzaklaştım, daha çok kayak ve tırmanış yaptım.
Küçükken daha çok erkek çocuğu gibiydim. Diğer kızlar gibi duygusal değildim.
Alp Dağları’nın eteklerinde benden büyük erkeklerle yarışırdım.
İlk
teknenizi ne zaman aldınız? Yarışmaya ne zaman başladınız?
İlk aldığım
tekne bir Decision 35 (D35) olan Ladycat’ti. 35 feet’lik karbon kompozit bir
katamaran. Ladycat’i 2007’de aldım ve sonra Cenevre Gölü’nde yapılan one design
yarış Vulcain Trophy’ye katılmaya başladım. Sadece kadınlardan oluşan
ekibimizle 11 takıma karşı mücadele veriyoruz. Oldukça da başarılıyız. Kadınlar
ekibi olarak D35 serisine yeni bir konsept getirdik aslında. Gelecek yıl
Ladycat’le Vulcain Trophy’deki sekizinci sezonumuz olacak.
Dona Bertarelli Ladycat'in dümeninde |
2010
yılında, Vulcain Trophy’de Bol d’OR Mirabaud ödülünü kazanarak yarışın 75
yıllık tarihinde bu ödülü kazanan ilk ve tek kadın skipper oldunuz. Neler
hissettiniz ve sırrınız neydi?
Evet bu
gerçekten büyük bir başarıydı. Üstelik yarıştan sadece birkaç gün öncesine
kadar ekibimde eksikler vardı. Hatta start aldığımda net bir hedefim bile
yoktu, sadece start hattına gelebildiğim için şükrediyordum. Hava çok hafif
olmasına rağmen yarışın başından itibaren lider durumdaydık ve bu pozisyonu hiç
kaptırmadık. İşin sırrına gelince… Tabii ki bu yolda yıllardır verdiğimiz emek.
Ayrıca çok çalışmak, ekip arasındaki uyum ve asla vazgeçmemek. Ben çok sıkı bir
Katolik eğitimden ve tipik bir İtalyan ailesinden geliyorum. Bizim ailede baba
çok önemli bir figürdür. Disiplinli çalışmayı babamdan öğrendim.
Ağabeyiniz
Ernesto Bertarelli de sizin gibi yelken bağımlısı. Birbirinizi destekliyor
musunuz?
Aslında
bağımlılıktan çok tutku kelimesini kullanmayı tercih ederim. Biz Ernesto’yla
hep birbirimizin yanında olduk. 10 yıllık America’s Cup kampanyası süresince
ben hep onun yanında oldum ve destek verdim. Aynı şeyi şimdi o yapıyor ve
Spindrift Racing ile planladığımız projeleri destekliyor. İkimiz çok yakınız
ancak işler yarış sırasında değişiyor. Ernesto da Alinghi takımıyla Vulcain
Trophy’de yarışıyor ve çok sıkı birer rakibiz. Dolayısıyla yarış esnasında
aramızda çok sert bir rekabet yaşanıyor.
Bildiğim
kadarıyla Alinghi’nin isim annesi sizsiniz. Bu ismin hikayesi nedir?
Aslına
bakarsanız Alinghi benim çocuklarla oynarken kullandığım bir kelime.
Ernesto’yla küçükken aramızda uydurduğumuz bir hayali arkadaşın ismiydi.
Ernesto da America’s Cup kampanyası için isim olarak bu kelimeyi seçti.
Dona, anne Maria Iris ve Ernesto Bertarelli |
Alinghi
takımının kuruluş aşamasında aktif rol aldınız mı?
Fazla rol
aldığım söylenemez. Ben sadece takımın coşkulu bir hayranıydım. O tamamen
Ernesto’nun projesiydi. Bu yüzden hiçbir kararına da müdahale etmedim.
Bertarelli
ailesi olarak çok gövdelilere tutkunuzun sebebi nedir?
Kendi adıma
yanıtlarsam, çok gövdelileri seviyorum çünkü hız, hassas denge ve sıkı bir
performansın bir araya geldiği gerçek bir adrenalin kaynağı. Bana göre çok
gövdeliler asla ölmeyecek. Olimpiyat Oyunları’ndan çıkarıldığında da bu kararı
çok tuhaf bulmuştum. Ayrıca bana göre çok gövdeliler kadınların erkeklere karşı
yarışması için mükemmel bir platform.
Ladycat’te
tamamen kadınlardan oluşan bir ekiple yarışıyorsunuz. ‘Kadın gücü’ne inanıyor
musunuz?
Aslında
Ladycat kurulurken yelkende kadının gücüne vurgu yapılması gibi bir şey
amaçlanmamıştı. Hâlâ da böyle düşünüyoruz. Amacımız sadece kadınlara da bu
seride yarışma hakkı tanımaktı çünkü biz yapmasak bu mümkün olmayacaktı. Ben
yelkende kadın ya da erkek ayrımının olduğuna inanmıyorum. Eğer bir şeyi
başarıyorsan, sadece başarıyorsundur. Bunun kadını ya da erkeği olamaz. Sadece
ekip arkadaşı vardır. Spindrift 2’de 13 erkekle birlikte yarışıyorum ve onları
yönetiyorum. Benim sözümü dinliyorlar çünkü ben de onlar gibi elimin
kirlenmesinden çekinmiyorum.
Bugün
yelken yarışlarında kadının rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugün diğer
kadın yelkencilere yol açan birçok başarılı sporcu bulunuyor. Bu kadın
sporcuların diğerlerine de büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum.
Yeni nesil kadın yelkenciler arasında gerçekten çok iyileri var. Yani daha da
iyileri geliyor. İşin bir de sponsor kısmı var tabii. Eskiden sponsorlar kadın
yelkencilere yeterince güvenmezdi ama artık durum değişti. Artık sponsorlar
sadece kadınlara kampanya yapıyor; Vendee Globe’daki Sam Davies ya da Volvo
Ocean Race’teki Team SCA örneğinde olduğu gibi.
Spindrift 2 |
Yaklaşık
bir yıl önce 130 feet’lik maksi trimaran Spindrift 2’yi satın aldınız. Bu
tekneyi alırken amacınız neydi?
Yol
arkadaşım Yann Guichard ve ben, yelken tutkumuzu ve deneyimimizi bir araya
getirebileceğimiz bir proje arayışındaydık. Bu amaçla ilk önce 2011’de
Spindrift Racing adını oluşturduk. Sonra da dünyanın en büyük çok gövdelisi,
efsane trimaran Spindrift 2’yi satın aldık. Biliyorsunuz bu tekne, dünya
etrafını en hızlı şekilde dolaşmayı amaçlayan Jules Verne Trophy’de rekoru
elinde tutuyor. Ardından amaçladığımız gibi rekor denemelerine başladık.
Spindrift
ekibinden bahseder misiniz?
Spindrift
Racing, tamamen çok gövdelilere adanmış profesyonel bir yarış takımı. Üç
teknemiz var: Maxi Spindrift 2, MOD 70 ve D35 Ladycat. Spindrift takımında
aralarında kıyı ekibinin de bulunduğu 30’dan fazla kişi görev yapıyor. Hepsi de
Spindrift ruhunu benimsemiş, titizlikle çalışan insanlar. Hedefimiz de tek:
Daha iyi performans.
Yann
Guichard’la ilişkiniz nasıl?
O yanımda
olmasaydı bunları başaramazdım. Gerçek bir profesyonel ve inanılmaz bir insan.
Ondan çok şey öğrendim ve onun seviyesine ulaşmak için çok çalışmam lazım.
Sadece onu izliyorum ve risk alıyorum.
Dona Bertarelli ve Yann Guichard |
Bugün
çok gövdeliler için rekabetin en yüksek olduğu arena belki de America’s Cup.
Çok gövdelilere tutkun rekabetçi bir yarışçı olmanıza rağmen America’s Cup’a
neden katılmıyorsunuz?
34.
America’s Cup’a katılmak açıkçası aklımızın ucundan dahi geçmedi. Ancak yine de
Yann, America’s Cup World Series’te mücadele eden Fransız takım Energy Team’in
AC45’inde Loick Peyron ile birlikte dümencilik görevi üstlendi. Bu Yann için
çok iyi bir deneyim oldu. Eğer ileride America’s Cup için bir fırsatımız olursa
neden olmasın.
Yelken
yarışçılığının yanı sıra aktif bir işkadınısınız ve üç çocuk annesisiniz. Tüm
bunları bir arada yürütmek zor oluyor mu?
Planlı ve
organize olduğunuz sürece her şey gayet kolay. Ayrıca tüm bu işlerin altından
tek başıma kalkmıyorum. Etrafımda sonuna kadar güvendiğim iş arkadaşlarım var.
Ancak tüm bunları sıralamaya koymam gerekirse tabii ki hayatımın en önemli
parçası çocuklarım. Onlar da yelken maceramda beni tüm kalpleriyle
destekliyorlar. Aslında duygusal bir insan değilim ama kızım da doğduktan sonra
işler biraz değişti ve onları yalnız bırakmayacağıma söz verdim. Umarım günün
birinde benimle gurur duymalarını sağlayabilirim.
Aynı
zamanda Bertarelli Vakfı’nın da yönetimindesiniz. Vakıf olarak yelkenle ilgili
projeleriniz var mı?
Bertarelli
Vakfı olarak yelkende birçok proje yürütüyoruz. Yelken ödülleri sponsorluğumuz
var. Ayrıca İsviçre’de özellikle olimpik yelken takımını destekliyoruz. Bunun
dışında genç ve engelli yelkenciler için de programlarımız var. Bir de
kıyıların korunmasıyla ilgili bir proje yürütüyoruz. Belize gibi birkaç Karayip
ülkesinde kıyıların temiz kalması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Fotoğraflar:
Eloi Stichelbaut/Spindrift Racing
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder